Mesajı Okuyun
Old 20-02-2012, 22:07   #898
tiryakim

 
Varsayılan CHP, Anayasa Mahkemesi'ne gidiyor

CHP, MİT Kanunu'nda değişiklik yapan kanunu, bu hafta Anayasa Mahkemesi'ne götürecek.


CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda değişiklik yapan kanunu, bu hafta içinde Anayasa Mahkemesine götüreceklerini bildirdi.



Hamzaçebi, TBMM'deki basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nda değişiklik yapan kanunu, hiç beklemeden onaylamasını doğru bulmadıklarını söyledi.



Yasaya ilişkin itirazlara kulak vermeden, tereddütler giderilmeden, demokraside olmaması gereken karanlık alanlar ortadan kaldırılmadan, yasanın süratle onaylanmasını, ''milletin iradesine'' aykırılık şeklinde değerlendiren Hamzaçebi, AK Parti'nin çoğunluğunun, milletin iradesi olmadığını ifade etti.



Bu yasayla, çok ''vahim'' yanlışlıkların yapıldığını savunan Hamzaçebi, 1983'ten beri yürürlükte olan MİT Yasası'na göre, MİT'in görev alanının son derece belirli olduğuna işaret etti. Hamzaçebi, MİT'in, devletin varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, anayasal düzene karşı faaliyetler nedeniyle ulusal istihbarat ağını oluşturmakla yükümlü olduğunu dile getirerek, MİT'in görevlerini sıraladı.



Yaklaşık 30 yıldır yürürlükte olan MİT Yasası'nın, Başbakan'a MİT'e doğrudan görev verme yetkisini vermediğini ifade eden Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:



''Görevler, belirttiğim çerçevede verilebilir. Bunun dışında MİT'e, adı ister özel, ister belirli olsun, Sayın Başbakan'ın herhangi bir görev verme yetkisi, son yasal düzenlemeye kadar yoktu. Son düzenlemeyle, artık Başbakan, MİT'e, karanlık bir alanda, bilinmeyen alanlarda özel görevler verebilecektir. MİT'in, amacı dışına çıkabilmesinin, daha doğrusu siyasiler ve hükümetler tarafından MİT'in ana görevleri dışında kullanılabilmesinin yolu açılmıştır. Sayın Başbakan, bu yasal düzenlemeyle MİT'e, bugüne kadar yasalarla tarif edilmiş görevlerin dışında, kendisi tarafından bir görev verildiğini dolaylı olarak kabul etmiştir. Bir demokraside bunun kabul edilmesi mümkün değildir. 'Özel' kelimesinin, 'belirli' ile yer değiştirmesi sonucu değiştirmemektir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne bakıldığında 'özel' kelimesinin karşılığının 'belirli' olduğu görülecektir.''



'MİLLETİN VİCDANINDA KABUL GÖRMÜYOR'

Hamzaçebi, bugüne kadar MİT mensuplarının, Başbakan'ın izni alınmaksızın, çeşitli kovuşturma ve yargılamalara tabi tutulduğunu belirterek, Kaşif Kozinoğlu'nun bunlardan biri olduğunu, Erzincan'daki soruşturma nedeniyle iki MİT mensubunun Başbakan'ın izni olmaksızın tutuklandığını anımsattı. Hamzaçebi, tutuklamaların, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinin, savcıya verdiği yetkiyle olduğuna işaret ederek, bu yetki ortadayken, böyle düzenleme yapmanın, demokrasi ve hukuka aykırı olduğunu kaydetti. Hamzaçebi, bunun, Başbakan'ın karanlık bir alanda manevra yapabilmesinin imkanının yaratılması olduğunu savundu.



Akif Hamzaçebi, ''Cumhurbaşkanı onaylamış, yürürlüğe girmiş, cumhuriyet savcıları soruşturmaya son vermiş olabilir ama biz bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne süratle götüreceğiz. Bu yasa, Anayasa Mahkemesinin kararı ne olursa olsun, milletin vicdanından dönecektir. Milletin vicdanında kabul görmeyen bir yasa vardır'' dedi. Hamzaçebi, yasa için bu hafta içinde Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacaklarını ifade ederek, kanunların genelliği ilkesini bir kenara bırakarak, bir kuruma, belirli kişilere özel düzenleme yapmanın, anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyledi.



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, MİT Yasası bağlamında, ''seçilmişleri, atanmışlara kurban etmeyeceği'' yönünde değerlendirmede bulunduğunu anımsatan Hamzaçebi, bunu, yasama, yürütme, yargı organlarının görev tariflerini ortaya koyarak yaptığını söyledi.



Hamzaçebi, ''Başbakan'ın bu cümlesini şöyle anlamak isterim: Hangi anlamda kullandı bilemiyorum muhtemelen benim anladığım anlamda kullanmadı; millet iradesi önemlidir, herkes saygı göstermek zorundadır. Millet iradesine rağmen 8 milletvekili cezaevinde. Yargı, milletin iradesini bir kenara atmıştır. Yapılması gereken, bu iradenin TBMM'ye yansımasını sağlamaktır. Sayın Başbakan, bu anlamda cümlesini kurmadıysa, bu şekilde yorumlamasını rica ediyorum. Diğer anlamda kullanıyorsa, 'MİT Yasası nedeniyle soruşturulan bürokratlar, seçilmişlerin talimatlarıyla hareket etmiştir, bu bürokratlar hakkında kovuşturma yapmak, seçilmişler hakkında kovuşturma yapmaktır. Dolayısıyla ayağınızı denk alın' Bu anlamda bir açıklamaysa ayrı bir değerlendirme konusu'' diye konuştu.



Hamzaçebi, MİT Yasası’nda yapılan düzenlemenin, seçilmişlerin, herhangi bir şekilde korunmasını sağlamadığını ifade etti.



‘BAŞBAKAN KONUŞTUKÇA DURUM DAHA KÖTÜLEŞİYOR’

Erdoğan'ın dünkü açıklamasında dindar gençlik tartışmasına girdiğini belirten Hamzaçebi, Erdoğan'ın ''modern dindar gençlik'' dedikten sonra, Necip Fazıl'ın gençliğe hitabından, ''Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik'' şeklinde alıntı yaptığını söyledi.



Atatürk'ün gençliğe hitabesinin kaldırılması tartışmalarında bir arka plan olduğunu ifade eden Akif Hamzaçebi, ''Necip Fazıl'ın bu cümlesinin hemen devamındaki, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' cümlesini eleştiren bir ifadeyi, Başbakan ne zaman okuyacak, merak ediyorum. Başbakan'a, dindar gençlik tartışmasından çıkmasını tavsiye ediyorum. Konuştukça durum daha kötüleşmekte. Başbakan keşke Cemal Süreya'nın Üvercinka, Göçebe, Sezai Karakoç'ın Mona Roza'sından dizeler okusaydı. Sayın Başbakan, bunları okuduğu zaman Türkiye'de demokrasi yoluna girmiş olacak, otoriter rejim endişeleri ortadan kalkacaktır. Bunları okumasını diliyorum'' diye konuştu.



Hamzaçebi, Erdoğan'ın, din konularını, geleneksel bir şekilde açıklamaya çalıştığını ifade ederek, bütün semavi dinlerin, İslamiyet'in, haksızlığa karşı, adalet özlemini ifade ettiğini söyledi. İbadetin, dinin kendisi değil; adaletli topluma ulaşılması için araçlar olduğunu dile getiren Hamzaçebi, sözlerini, ''Başbakan, dinin özü olan adaleti dinin içinden çekip alıyor, bunun yerine ibadetleri koruyor. İbadetler, adalete ulaşmanın aracıdır. Adaleti dinin içinden çekerseniz, geriye din kalmaz. Dinin özündeki adalet kavramını özümsemiş gençler, yöneticiler, siyasetçiler, siyasete adalet dağıtmanın yeri olarak bakar, nema dağıtmanın yeri olarak değil. Adaleti özümsemiş insanlar, hükümete ceketiyle gelip, ceketiyle giderler. Başbakan'a bu tartışmadan çıkmasını diliyorum, aksi halde konuştukça batacaktır'' diye sürdürdü.



Hamzaçebi, daha önce ''Bizim yargıya müdahale etmemizi mi istiyorsunuz'' diyen Hükümetin, bugün yargı sürecine bir yasayla müdahale ettiğini, söyledikleri cümlelerin altında kaldığını ileri sürdü.



İlk günkü tüzük kurultayına muhalif delegelerin katılmayacağına yönelik haberlerin sorulması üzerine Hamzaçebi, böyle bir sonucun olacağını tahmin etmediğini, Genel Başkan'ın olağanüstü kurultay talebine delegelerin çok büyük ölçüde ilgi göstereceğini sözlerine ekledi.