Mesajı Okuyun
Old 06-03-2007, 11:04   #4
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.sahinaydın,

Ölüm hakkını savunduğunuz ve yaşam hakkının bir parçası olarak algıladığınız için sizi kutlarım. Ancak, ötenazinin yasaklanmasının gerekçeleri konusu biraz ortada kaldı. Yasamanın bu madde için gösterdiği gerekçeyi biraz açmanız mümkün mü?

Örneğin, artık kendi başına sokağa çıkamayan 72 yaşındaki annemden vekalet almaya kalkıştığımda öğrendiğim birşey var: 65 yaşını geçenlerden mutlaka 'akıl sağlığı yerindedir' raporu isteniyor. Aslında hiçbir yerde buna ilişkin birşey okumadım, ama noterler bunu istemekten vazgeçmiyor. Anladığım kadarıyla kendilerini güvenceye almakla ilgili bir konu. Kişinin malını bile başkasına emanet etmesine izin verilmiyorsa, canını hiç emanet etmezler elbette; diye düşünülebilir. Ama ötenazi için de bir heyet raporu önkoşulu getirilebilirdi pekala. Kaldı ki, bizlerin bunu adli tıpta kanıtlanamayacak biçimde yapma olanağımız da yok değil. Buradan şu sonuca varmak mümkün: sözünüzü dinleyecek, cesur ve vicdanen durumu uygun değerlendiren bir doktor yakınınız varsa, ötenazi olanağınız vardır. İnsanların % 70 inin hastane dışında öldüğü ve varislerce ölünün incelenmesi isteğinin çok ender olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bırakın bunu, hastanedeki ölümlerde bile aileler otopsiye karşı çıkıyor. Mesleki kusur davası açmaktan bu nedenle vazgeçenler çok. Neden yasama bunu bu kadar kesin yasaklama gereği görmüş, anlamak mümkün değil.

Organ bağışı konusu geride kalanlara ilişkin bir konu; ölecek olanı ilgilendirmiyor. Ayrıca hocamız bu konuya değinmemiş, günahını almayalım, belki de bağışladığı organları vardır. Ancak, o yaştaki bir insanın ne korneasının, ne de karaciğer, böbrek veya kalbinin kullanılır durumda olmasını beklemeyiz.

Böcekler ve kurtlar meselesi ise doğru; onlar kemirmese bile bakteriler ve mantarlar çürütüp parçalıyor. Sonuçta olan şey doğanın döngüsü. Onlar yiyor, CO2 üretiyor, onlar ölünce onları başkaları yiyor, CO2 üretiyor, sonunda bütün canlılar molekül ve atomlarımıza ayrışıp başka canlıların içinde yerimizi alıyoruz. Teorik olarak bu süreç yakılmada da farklı değil. Orada da sonuçta atomlar ve moleküllere dönüşüyoruz. Fark, arada başka canlıların içinden geçen ilave bir dönem olması. Ama her iki durumda da sonuçta başka canlıların içinde yer alacak bileşenlerimiz. Yani, bilimsel olarak yakılmaya engel dini bir gerekçe öne sürmek mümkün görünmüyor. Çünkü toprağa dönüş daima var ve hep dolaylı, yani hiçbir işlemle pattadanak toprak haline gelemiyoruz. Dolayısıyla asıl soru, yakılma konusunda hukuki engel olup olmadığı, varsa gerekçesi.

Saygılarımla,