Mesajı Okuyun
Old 15-11-2010, 10:52   #3
akoguz

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, öncelikle babanızın vefatı nedeniyle başınız sağolsun, merhuma Allah'tan rahmet diliyorum. Aşağıda vereceğim Yargıtay kararlarını incelemenizi öneriyorum. Açacağınız davada süre yönünden bir engel yoksa kazanacağınızı düşünüyorum.iyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/12867
Karar: 2005/10191
Karar Tarihi: 24.10.2005

KREDİ KARTINDAN DOLAYI BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİ VE ALACAK İSTEMİ - UYUŞMAZLIĞIN KREDİ KARTI SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLANMASI - TÜKETİCİ MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLMASI

ÖZET: Asıl dava, banka kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketince ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle diğer davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti, karşı dava ise kredi kartı alacağının tahsili istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davaya bakmak tüketici mahkemelerinin görevine girmektedir. Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekmektedir.

(1086 S. K. m. 9, 17, 19, 481) (4077 S. K. m. 3, 10/A, 23)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 22.01.2004 tarih ve 2001/483-2004/4 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Berkant Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı Bankanın Köroğlu-Ankara Şubesi'nden kredi kartı aldığını, kart borcunun diğer davalı nezdinde sigortalandığını, muris Oğuz Gürel'in 24.02.2001 tarihinde öldüğünü, alkol nedeniyle ölüm gerekçe gösterilerek kredi borcunun davalı sigorta şirketince ödenmediğine, sözleşmede her türlü hastalık halinde teminattan faydalanacağının kararlaştırıldığını ileri sürerek, müvekkillerinin murisinin kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketi tarafından diğer davalı bankaya ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle müvekkillerin kredi kartından dolayı borcu bulunmadığının tespitine, bu istemin kabul edilmemesi halinde 4.080.000.000 TL nin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Citibank NA vekili, yetki itirazında bulunarak davacıların murisinin kredi kartı borcunu ödemeden vefat ettiğini, anılan borcun diğer davalı tarafından teminat dışı olduğu gerekçesiyle ödenmediğini savunmuş, karşı davasında da ödenmeyen 5.624.327.945 TL kredi kartı borcunun davacılardan tahsilini istemiştir.

Diğer davalı vekili, yetki ve husumet itirazında bulunarak sözleşme koşullarının Hazine Müsteşarlığı tarafından onaylandığını,kredi kartı hamili murisin alkol bağımlısı olarak uzun süredir tedavi gördüğünü,bu nedenle öldüğünü,sözleşmedeki hastalık tarifine uymadığını, rizikonun teminat kapsamı dışında bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddialar, savunmalar, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre,asıl davanın ticari nitelikte olduğu, her ne kadar karşı davada Tüketici Mahkemesi görevli ise de HUMK.nun 481 ve 4077 sayılı Yasa'nın 23/2 nci maddeleri uyarınca bu davada da mahkemenin görevli bulunduğu, kredi kartı üyelik sözleşmesinin davalı bankanın Ankara Şubesi ile yapıldığı, HUMK'nun 9/2, 17 ve 19 ncu maddeleri hükümlerine göre davalıların yetki itirazının ret edildiği,grup hayat sigorta sözleşmesi uyarınca davalılara husumet düştüğü, sözleşmenin hastalıkla ilgili düzenlemelerinin açık olmadığı, sigortacının bu noktada doğru bilgi verme ilkesine uygun davranmadığı, sigorta sözleşmesinden önce mevcut alkol bağımlılığı hastalığı nedeniyle davacıların murisinin öldüğü, 12 ay öncesi defalarca tedavi gördüğü,her ne kadar bu haliyle rizikonun teminat dışı olduğu düşünülse de davalı sigorta şirketinin rahatsızlığa dair soru listesi vermediği, bilgilendirmediği, sağlık raporu istemediği, bu halde tarafların kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, Yargıtay uygulamasına göre eşit kusurlu sayılacakları, dava tarihi itibariyle kredi kartı borcunun yarısından davacı tarafın sorumlu bulunduğu, uyuşmazlığın tüm taraflar açısından kesin hüküm oluşturmak suretiyle çözümlenmesinin adalete uygun olacağı, yargılama sırasında davacıların kredi kartı borcunu 31.05.2002 tarihinde 16 Milyar TL olarak ödediklerinin tarafların kabulünde bulunduğu, bunun 8 milyar TL sinin davalı bankadan tahsilinin gerektiği, karşı davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davacıların dava tarihi itibariyle 4.080.000.000 TL'na ulaşan kredi kartı hesap bakiyesinin yarısı olan 2.040.000.000 TL lık bölümünden sorumlu ve borçlu olmadığının tespitine, kalan kısmından davalı sigorta şirketinin diğer davalı bankaya karşı sorumlu olduğunun tespitine, yargılama sırasında davacılar tarafından ödenen 8 Milyar TL nin davalı bankadan istirdadı ile davacı tarafa ödenmesine, karşı davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davacı bankanın kendisinden geri alınacak tutar hakkında davalı sigorta şirketi hakkında dava açmasında muhtariyetine karar verilmiştir.

1- Asıl dava, banka kredi kartı borcunun davalı sigorta şirketince ödenmesi gerektiğinin ve bu nedenle diğer davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti, karşı dava ise kredi kartı alacağının tahsili istemlerine ilişkindir. Ancak, uyuşmazlık 4077 sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkındaki Yasa'nın 10/A maddesinde düzenlenen kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Aynı Yasa'nın 3/c, 10/A ve 23/1 nci maddeleri hükümleri karşısında bu davaya bakmak Tüketici Mahkemelerinin görevine girmektedir. Mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekmektedir. O halde, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Tüketici Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı-karşı davacı vekilinin diğer, davacı ve davalı Comercial Union Sigorta A.Ş vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin diğer, davacı ve davalı Comercial Union Sigorta A.Ş vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 73.00 YTL. temyiz ilam harcının temyiz eden davalı sigortadan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 26.30 YTL. harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 24.10.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/9446
Karar: 2004/5305
Karar Tarihi: 11.05.2004

POLİÇE TEMİNATININ ÖDENMESİ İSTEMİ - MURİSİN BANKAYA OLAN KREDİ BORCUNUN VE VARSA FAİZLERİNİN DAVACILAR TARAFINDAN ÖDENİP ÖDENMEDİĞİNİN TESPİT EDİLMESİ GEREĞİ - DAVACILARIN NEDENSİZ ZENGİNLEŞMESİ SONUCUNU DOĞURACAK ŞEKİLDE HÜKÜM KURULAMAYACAK OLMASI

ÖZET: Somut olayda, sigortalının hak sahibi mirasçıları asıl ve birleşen davada poliçe teminatının tamamını dava konusu etmişlerdir. Mahkemece murisin dava dışı bankaya olan kredi borcu ve varsa faizlerinin davacılar tarafından ödenip ödenmediği araştırılıp, bankaya ödenmesi gereken bir sigorta tazminatı olup olmadığı, varsa bakiye sigorta teminatı açısından davacılara ödenmesi gereken miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

(6762 S. K. m. 1268, 1332)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Mecitözü Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 02.04.2003 gün ve 2001/24 - 2003/52 sayılı kararın Yargıtay’ca tetkiki duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.05.2004 günde davacı avukatı Kenan Yaşar ile davalı avukatı Zeynep Hacıalioğlu gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve bütün belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkillerinin murisi Adil Arat'ın kullandığı tarımsal kredinin teminatını oluşturmak amacıyla hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, murisin ölümü üzerine kredi borcundan sonra kalan poliçe teminatının müvekkillerine ödenmediğini ileri sürerek, asıl davada 501.000.000.-TL'nin, birleşen 2002/120 esas sayılı davada ise, asıl davada saklı tutulan 34.480.742.000.-TL'nin davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı vekili, asıl davada murisin sigorta poliçe düzenlendiği sırada akciğer kanseri olduğunu gizlediğini, bu sebeple ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, birleşen davalarda husumetin Başak Sigorta A.Ş.'ne yöneltilemeyeceğini, TTK. nun 1268 nci maddesinde ön görülen 2 senelik sürede davanın açılmadığını, gerçeğe aykırı beyan sebebiyle ödeme yükümlülüklerinin olmadığını, faize dava tarihinin esas alınabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan kanıtlar, tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre, birleşen davalarda dayanılan poliçenin Güneş Hayat Sigorta A.Ş.'ce düzenlenmiş olması, her iki şirketin daha önceden tek bir şirket iken hayat sigortası branşında faaliyet göstermek üzere 1998 yılında Güneş Hayat Sigorta A.Ş.'nin kurulduğu, kanuni olarak hayat sigorta poliçesi düzenleme yetkisi olmayan şirket aleyhine dava açmanın mümkün olmadığı bütün bu hususlar düşünüldüğünde davanın Başak Hayat Sigorta A.Ş. aleyhine açılmak istendiğinin anlaşıldığı, TTK. nun 1268 inci maddesinde öngörülen zaman aşımı süresinin aynı kanunun 1332/son maddesi gereğince rizikonun ihbarı yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren 5 günlük sürenin dolduğu tarihte sigorta bedelinin muaccel hale geleceği, bu tarihin 09.10.2000 olduğu ve davanın bu tarihten itibaren 2 senelik sürede açıldığından husumet itirazı ile zaman aşımı def'inin reddine, poliçe tanzimi sırasında murisin rahatsızlığını gizleyerek doğru bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği savunmasının davalı yanca kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacıların murisi, dava dışı bankadan kredi kullandığı sırada kredi borcunun geri ödemelerinin bankaca teminat altına alınması amacıyla hayat sigortası davalı şirketçe yapılmıştır. Dava dışı banka ile davalı sigorta şirketi arasında imzalanan grup hayat sigorta sözleşmesinin 9 uncu maddesine göre banka, kredi borcu ve faizleri açısından 1 inci derecede hak sahibidir. Kredi borcu ve faizleri dışında bakiye bir teminat kaldığı takdirde sigortalının mirasçı ya da hak sahipleri ancak bakiye teminatı isteyebilirler.

Somut olayda, sigortalının hak sahibi mirasçıları asıl ve birleşen davada poliçe teminatının tamamını dava konusu etmişlerdir. Mahkemece murisin dava dışı bankaya olan kredi borcu ve varsa faizlerinin davacılar tarafından ödenip ödenmediği araştırılıp, bankaya ödenmesi gereken bir sigorta tazminatı olup olmadığı, varsa bakiye sigorta teminatı açısından davacılara ödenmesi gereken miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, yazılı gerekçeyle eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

3- Kabul şekline göre de, davalı sigorta şirketi, sigorta primlerinin davacılar adına bankaya havale edildiğini de savunduğuna göre bu savunma üzerinde durulmadan prim miktarı kadar davacıların nedensiz zenginleşmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmediğinden kararın bu sebeple dahi bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarda 1 no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 no.lu bentlerde açıklanan sebeplerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.05.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)