Mesajı Okuyun
Old 18-09-2006, 17:00   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Aleyhe Danıştay Kararı

T.C.
DANIŞTAY
7. DAİRE
E. 1995/337
K. 1995/1755
T. 24.4.1995
• MOTORLU TAŞIT VERGİSİ ( Noter Sözleşmesiyle Satılan Aracın Halen Mükellef Adına Tescilli Olması Halinde İhtilaflı Dönem Vergi Borcu )
• TRAFİK KAYIT VE TESCİL İŞLEMİ ( Noterde Yapılan Satışın ve Noterin İlgili Yerleri Bilgilendirmesinin Kayıt ve Tescili Kaldırmaması )
• NOTER SÖZLEŞMESİYLE SATILAN TAŞIT ( Taşıt Halen Mükellef Adına Tescilliyse İhtilaflı Dönem Motorlu Taşıt Vergisinin Kendisinden Tahsil Edileceği )
197/m.3,7,8
ÖZET : Noter satışının noterce ilgili kuruluşa bildirilmesi, trafikte devreden adına olan trafik kayıt ve tescil işlemini ortadan kaldırmaz. ihtilaflı döneme ilişkin motorlu taşıt vergisinin aracı devreden yükümlüden tahsili yasaya uygundur.

İstemin Özeti: 12.12.1988 tarih ve 29912 sayılı Manisa 1. Noterliğince düzenlenen satış sözleşmesi ile satılan ancak tescil kaydı silinmediği, dolayısıyla mükellefiyet kaydı devam ettiğinden bahisle vadesinde ödenmeyen motor taşıtlar vergisi için düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, söz konusu ödeme emrini iptal eden Manisa Vergi Mahkemesinin 30.10.1991 gün ve E: 1991/83, K: 1991/823 sayılı kararını onayan Manisa Bölge İdare Mahkemesinin 13.1.1992 gün ve E: 1992/3, K: 1992/3 sayılı kararının; bir verginin mükellefinin, o vergiye ilişkin yasa ile belirlenmesinin vergide kanunilik ilkesinin gereği olduğu, nitekim 213 sayılı Kanun`un 8. maddesinin birinci bendinde, mükellefin, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ya da tüzel kişi olduğu şeklinde tanımlandığı, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu`nun 2348 sayılı Kanun`la değişik 3. maddesine göre motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Başkanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişi olduğu, aynı kanunun 7. ve 8. maddelerinde, mükellefiyetin başlaması ve sona ermesine ilişkin hükümlere yer verildiği, buna göre, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği, olayda noter sözleşmesi ile satılan aracın trafikte davacı adına kayıt ve tescilli bulunması nedeniyle motorlu taşıtlar vergisinin bu kişiden istenilmesinin yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, Danıştay Başsavcısı tarafından temyizen kanun yararına bozulması istenilmektedir.

Tetkik Hakimi Emel Cengiz`in Düşüncesi: 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu`nun 3 üncü ve 8 inci maddelerinde, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona ereceği hükme bağlanmıştır.

Olayda, yükümlünün trafikte adına kayıt ve tescilli aracı noter satış sözleşmesi ile sattığı, satış işleminin noter tarafından ilgili tescil kuruluşuna bildirildiği, ancak aracı satın alan kişinin adına trafik kayıt ve tescil işlemini yaptırmamış olduğu anlaşılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun 20. maddesine göre satış ya da devir halinde buna ilişkin noterce düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin söz konusu kayıt ve tescillerinin silinmesi mümkün olmadığından, ihtilaflı dönemde trafikte adına kayıt ve tescil işlemi devam eden yükümlünün, motorlu taşıtlar vergisi yükümlülüğü de devam edeceğinden, ödenmeyen motorlu taşıtlar vergisinin tahsilini sağlamak amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davanın reddi gerekirken, ödeme emrini iptal eden Manisa Vergi Mahkemesi Kararını onayan Manisa Bölge İdare Mahkemesinin 13.1.1992 gün ve E: 1992/3, K: 1992/3 sayılı kararının 2577 sayılı Kanun`un 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince Manisa Bölge İdare Mahkemesince verilen 13.1.1992 gün ve E: 1992/3, K: 1992/3 sayılı kararının Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına temyizen bozulmasına ilişkin istem incelenerek, Tetkik Hakiminin yazılı ve sözlü görüş ve düşüncesi alındıktan sonra işin gereği görüşüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 8. maddesinin birinci bendinde, "mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir." şeklinde tanımlanmıştır.

197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu`nun 2348 sayılı Kanun`un 3. maddesiyle değişik 3. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Başkanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişik 8. maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun 3176 sayılı Kanun`la değişik 20. maddesi hükmü ile bu hükmün gerekçesinde, belli süre için kendi adına tescil belgesi almak zorunluluğunun ve buna uymayanlar için öngörülen para ve hapis cezası yaptırımının, motorlu aracı satan veya devreden kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için bu araçları satın ya da devralan kişileri kısa süre içinde kendi adlarına kayıt ve tescil ettirmeye zorlama amaçlandığından, Karayolları Trafik Kanunu`nun bu hükmünü satış ya da devir halinde buna ilişkin noter tarafından düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin yükümlülüklerinin kendiliğinden sona ereceği biçiminde yorumlamak mümkün değildir.

Öte yandan, aracı satın veya devralan kişiler tarafından kanundaki yaptırımlara rağmen ilgili tescil kuruluşuna başvurularak trafik kayıt ve tescil işlemlerinin yaptırılmaması durumunda, aracı satan veya devreden kişilerin her zaman bu kuruluşa başvurarak kayıt ve tescilin silinmesini isteyebilecekleri, istemlerine olumsuz yanıt alınması halinde, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı mercilerinde dava açabilecekleri, bu nedenle ödenen motorlu taşıtlar vergisini adli yargı mercilerinde tazminen talep edebilecekleri de hukuk kuralları ve bu konudaki yasal düzenlemeler gereğidir.

Olayda, noter sözleşmesi ile satılmasına rağmen, trafikte yükümlü adına kayıt ve tescilli olan taşıtla ilgili satış keyfiyetinin, noterce ilgili kuruluşa bildirilmiş bulunması da bu kayıt ve tescil işlemini ortadan kaldırmaya yeterli bir neden sayılamayacağından, vergi dairesince, söz konusu taşıtın ihtilaflı dönem motorlu taşıtlar vergisinin yükümlüden tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinde isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısının temyiz isteminin kbulü ile Manisa Bölge İdare Mahkemesinin 13.1.1992 gün ve E: 1992/3, K: 1992/3 sayılı kararının 2577 sayılı Kanun`un 3622 sayılı Kanun ile değişik 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına, kararın bir örneğinin Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve ayrıca Resmi Gazete`de yayımlanmasına, 24.4.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU ( X )

Uyuşmazlık, noterce düzenlenmiş satış sözleşmesi ile satılan ve satış işlemi ilgili tescil kuruluşuna da bildirilen aracın, yeni malik adına kayıt ve tescilinin yaptırılmamış, dolayısıyla eski sahibine ait kaydın silinmemiş olması nedeniyle satış tarihinden sonraki dönemlere ait motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin kim olacağına ilişkin bulunmaktadır.

Her ne kadar, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu`nun 3. maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun değişik 8. maddesinde de söz konusu kayıtların silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükmü yer almakta, dolayısıyla motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış kişi olduğu, yükümlülüğün ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona ereceği sonucuna ulaşılmakta ise de, sorun, vasıtanın satılması nedeniyle satan kişinin adına mevcut kaydın silinmesi için ilgili kuruluşa usulüne uygun olarak yaptığı başvuruya rağmen kaydın silinmemesi durumunda, bu tarihten sonraki motorlu taşıtlar vergilerinin taşıtla hiçbir ilgisi kalmayan eski taşıt sahibinden istenip istenemeyeceğidir. Uygulamada karşılaşılan bu sorunun düzeltilmesi ve aracı satan kişilerin mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu`nun 20. maddesinde yapılan değişiklikle, aracı satın alanlar yönünden belli süre içinde kendi adına tescil belgesi alma zorunluluğu getirilmiş ve buna uymayanlar için de çeşitli yaptırımlar öngörülmüştür. Keza, yasa gerekçesinde de değişikliğin, "... motorlu aracı satan kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için..." yapıldığı açıkça vurgulanmıştır.

Diğer taraftan, aracı satan kişinin adına mevcut kaydın silinmemesinde herhangi bir kusur veya ihmali de söz konusu değildir.

Nitekim olayımızda, aracı sattığı halde trafik sicilindeki kaydı sildiremeyen kişi bu işlemin iptali istemiyle Manisa İdare Mahkemesinde dava açmış ve adı geçen mahkemenin verdiği 1991/143 sayılı kararla kaydın silinemeyeceği yolunda tesis edilen işlem iptal edilmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla aracı satan kişinin başvurusu üzerine adına mevcut kaydın silinmesi gerektiği, aksi yolda tesis edilen işlemde yasal isabet bulunmadığı kesinleşmiş yargı kararı ile de sabittir.

Bu durumda, aracını usulüne uygun şekilde noter senedi ile devrettiği taraflar arasında ihtilafsız olan ve araçla bu tarihten itibaren herhangi bir ilgisi kalmayan kişinin, sadece aracı satın alan kişinin kayıt ve tescil yaptırmadığı, dolayısıyla eski kaydın silinemeyeceğinden bahisle, satış tarihinden sonraki dönemlerin vergileri yönünden mükellef tutulmasında, yasanın amacına, hukuka, hak ve adalet ilkesine uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle ödeme emrinin iptali yolundaki mahkeme kararını onayan Manisa Bölge İdare Mahkemesi kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerekeceği oyu ile karara karşıyım.

Üye

Nuri Soyuer


Not: Kararlar Kazancı'dan alınmıştır.