Mesajı Okuyun
Old 03-07-2007, 14:56   #176
uye8490

 
Varsayılan

Kısas müessesesi insanlık tarihinde ,toplumsal kaosa bir son vermesi açısından bir ilerleme olarak kabul edilir.
Kısasın bir ilerleme olarak nitelendirilmesini gerektiren toplumsal yapı ile günümüz toplumsal yapısı arasında hiç bir benzerlik bulunmamaktadır.

İlkel toplumlarda ,yargı erkine de sahip her hangi bir merkezi yönetimin bulunmaması suça maruz kalan insanları veya yakınlarını ,öc alma duygularını tatmin etmek amacıyla, maruz kaldıkları fiile "tasavvur edilemeyecek acılarla" karşılık verme yolunda harekete geçmeye zorlamıştır.Kısas müessesesi, mağdur veya mağdurlar tarafından faile veya yakınlarına karşı girişilen ölçüsüz "öc alma" olayına bir "dur" demek açısından bir ilerleme olarak kaydedilir bu yüzden.Artık devlet vardır ve suça maruz kalan insanın "öc alma" duygularını tatmin etmek de devlete düşer.Sadece faile karşı ve işlediği suç ile orantılı olarak mevcut otorite tarfından verilen cezaları günümüz toplumunun koşullarına göre değerlendiremeyiz tabiki.Dediğim gibi bir kısas müessesesi bile -ki günümüz şartlarına göre değerlendirince resmen vahşet diyeceğiz- uygulandığı dönem itibarıyla bir hukuk devrimi olarak da adlandırılabilir.
Konuyu fazla dağıttım galiba diyeceğim şu ki,idam cezasının, yani suç failinin devlet eliyle öldürülmesi şeklinde tecelli eden cezanın kökleri ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır.Bu toplumlarda öldürme suçu sıkça işlenirdi ve devletin devamlılığı da toplumda böylesine yaygın olan bir suça karşı , insanların öc alma duygularını tatmin edici nitelikte olan bir tavır takınmasına bağlıdır.
Bir hukuk devletinde de, elbette nihai amaç toplumsal barışın kurulması,korunması ve yurttaşların adalet özlemlerinin hukuk sınırları içerisinde karşılanması olmalıdır.Ama bunun yolu hiç bir zaman "devlet eliyle cinayet işleme" olmamalıdır.

Özellikle küçük çocukların vahşice katledilmesi durumunda olduğu gibi ,çoğumuz çoğu vakit bu yöndeki düşüncelerimizin arkasında dimdik duramıyoruz.Beş yaşındaki kızı vahşice işkencelerden geçirildikten sonra katledilen bir annenin ,sanığın ölümünü dileme yönündeki feyatlarına "bir hukuk devletinde bunlar olmaz" diyerek karşı durabilecek kaç hukukçu vardır.İşte bu nedenle özellikle kasten öldürme suçlarında (küçük bir çocuğu ,tecavüz ettikten sonra öldüren birinin topluma kazandırılmasının mümkün olmamasından ve böylesi bir insanı ben kesinlikle kazanmak istemediğimden)suçlunun verilen cezanın tümünü çekmesi gerektiğine inanıyorum.

Devlet eliyle cinayet işleme şeklinde nitelendirilebilecek idam cezasının yarattığı trajik örneklerden biri de ,yakın tarihimizde onyedi yaşında olmasına rağmen,hiç bir delil olmadan avukatların sundukları delilleri de hiç bir şekilde değerlendirmeden,bir ay gibi rekor bir yargılamayla idam edlen Erdal Eren örneğidir.