Mesajı Okuyun
Old 04-11-2013, 11:36   #339
Avukat mc

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/3618
K. 2013/13509
T. 1.7.2013
• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ ( 1/1000 Ölçekli İmar Planının Kesinleştiği Tarihten İtibaren 5 Yıl İçerisinde Davalı İdarece Ayrılma Amacına Uygun Olarak Kamulaştırma Görevinin Yerine Getirilmediğinden İstemin Kabulü Gerektiği )
• MÜLKİYET HAKKININ KISITLANMASI ( 5 Yıl İçerisinde Davalı İdarece Ayrılma Amacına Uygun Olarak Kamulaştırma Görevinin Yerine Getirilmemesi Malikin Mülkiyet Hakkının Süresi Belirsiz Şekilde Kısıtlanması Nedeniyle Taşınmaz Bedelinin Tahsiline Karar Verilmesinde Bir İsabetsizlik Görülmediği )
• İMAR PLANININ KESİNLEŞMESİ ( Kesinleştiği Tarihten İtibaren 5 Yıl İçerisinde Davalı İdarece Ayrılma Amacına Uygun Olarak Kamulaştırma Görevinin Yerine Getirilmediğinden Taşınmaz Bedelinin Tahsiline Karar Verilmesinde Bir İsabetsizlik Görülmediği )
3194/m.10
ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay’ca incelenmesi davalı idare vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla duruşma için belirlenen 11.06.2013 günü temyiz eden davalı idare vekili ile aleyhine temyiz olunan davacı vekilinin yüzlerine karşı duruşmaya başlanarak taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu, taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesi doğru olduğu gibi, 1/1000 ölçekli İmar Planı kapsamında “Lise Alanında” kalan taşınmaza fiilen el atılmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun benzer konudaki 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek; imar planında yol, park ve spor alanı gibi kamu hizmetine ayrılan taşınmazlara fiilen el atılmamış olsa dahi 3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinin amir hükmü uyarınca 1/1000 ölçekli imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde davalı idarece ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
1 ) Bedeline hükmedilen taşınmazın 5018 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca Hazine adına tapuya tescili yerine, idare adına tesciline karar verilmesi,
2 ) 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değiştirilen Geçici 6. maddesinin 7. fıkrası uyarınca; vekalet ücretinin bedel tespiti davalarında öngörüldüğü şekilde maktu olarak belirlenmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi,
Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
a ) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinde geçen “Milli Eğitim Bakanlığı” kelimelerinin çıkarılmasına, yerlerine “Hazine” kelimesinin yazılmasına,
b ) Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde geçen “11.374,00.-TL.” rakamlarının çıkarılmasına, yerlerine “1200,00.-TL.” rakamlarının yazılmasına,
SONUÇ : Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davalı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 990,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.07.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasında, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı idare vekilinin temyizi üzerine Dairemizce düzeltilerek onanmıştır.
1/1000 ölçekli imar planında "Lise alanında" kalan taşınmaza fiilen el atılmış değildir. İmar planının uygulanması sonucu, uyuşmazlık konusu taşınmazın, imar planında "Lise alanı" olarak ayrıldığı, uzun süredir ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin idarece yerine getirilmemesi nedeniyle malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığı, taşınmazda inşaat yapma olanağı bulunmadığı; kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Taşınmaz maliki yönünden zarar doğurucu sonuç, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmazın "Lise alanı" olarak gösterilmesinden; bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılamamasından ve imar uygulamalarından; bir başka anlatımla, idari işlemlerden ve davalı idarenin, imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklanmıştır. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12 ve 13.'üncü maddeleri nazara alındığında, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, idare hukukunun temel yaklaşımıdır. Bu nedenle, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargının görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin, hukuk düzeninde ortaya çıkardıkları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesi ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin, adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerinin yerinde olacağı düşüncesinde değilim.
Davalı idarece 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında "Lise alanı" olarak yer alan davacıya ait taşınmazda, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda oluşan zararın tazminine yönelik iş bu davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekir kanaatıyla, saygıdeğer çoğunluğun değerli görüşlerine katılamadım.