Mesajı Okuyun
Old 09-01-2007, 06:22   #4
Cest la vie

 
Varsayılan

80'li yillarin sonlarina dogru rasrlamis olsa da cocuklugum, bunlarin cogu bana da cok tanidik geldi ve bir anda sanki ilkokulumun kokusu geldi burnuma. Yillar sonra bile oraya gittigimde beni gecmise donduren oyle degisik bir kokusu vardi ilkokulumum..

Ikinci tenefus, 20 dakikalik, en uzun tenefusumuzdu. Zil calar calmaz once kalabaligin cikmasini bekler, sonra kenardan kenardan kantine giderdim. Simitle gazoz en buyuk ziyafetimdi-simdiki gazozlarda bulunmayan bir tadi vardi Camlica ve Ankara gazozunun. Bizde de cok fazla secenek yoktu, gazoza ek olarak yedigun ve yine tadi simdikinden degisik olan kola-hepsi bu. Ama ramazanda Ramazan Gulu gelirdi kantine-hepimizin bayildigi ve sadece ramazanda cikmasina anlam veremedigi horoz seklinde acmalar. Simdi ramazanda bile olmasina raziyim oysa...

Ulusal bayramlarda ve yeniyilda sinifimizi 'kendi yaptigimiz suslerle' suslerdik. O susleri yapmak icin bir gun onceden bulabildigimiz renkte elisi kagitlari alir, ertesi gunu iple cekerdik. Bayramlar o yuzden ayri bir eglencenin isaretiydi bize, daha okuldan baslayan.

Okul pikniklerimiz olurdu, her birimizin cantasinda 'yumurta, haslanmis patates(ya da patates salatasimsi birsey) ve elmanin bulundugu. Hep beraber oturup bu ziyafeti cekmek hepimiz icin buyuk heyecandi. Yine hala var mi bilmiyorum ama yerli mali haftasinda da hepimiz evden yiyecek getirirdik, genellikle ayni menuden olusan. Evde belki cok da cazip gelmeyecek bu yiyecek arkadaslarimiz ve ogretmenimizle beraber dunyanin en lezzetli menusune donusurdu.

Siralarda uclu oturur, ilk yerlestirildigimizde ortada(her iki arkadasimiza da yakin oldugumuzdan) ya da en azindan en sag kosede(genelde sag elle yazdigimizdan) oturmak icin yalvarirdik. Yazililarimizda bir de aramiza canta koyardik-kopya cekmenin ne demek oldugunu bile bilmesek de...

En buyuk luksumuz ari mayali renkli ve super kokulu silgilerimizdi. Uclu kalem vardi ama ogretmenimiz onlari kullanmamiza izin vermezdi ki!

Ucurtmalarin yaninda yaptigimiz en guzel oyuncak-ruzgarguluydu. Kendi yaptigimiz ruzgargulunun ruzgarda her donusu, yuregimizi de dondurur, gulumsememizi saglardi. Yine okul kapisinin disinda satilan ivir-zivirlar vardi. Mesela ipe gecirilmis kare birseyi, ipi sallayip cekerek dondurmek en cok sevdigimiz seylerden biriydi. Firik nohut mevsimi (ki cok kisa surerdi) en cok sevdigimiz donemdi. Alip eve kadar yiye yiye gitmek buyuk zevkti. Yine hicbir zaman yemeye cesaret edemedigim 'seker kamisi' satilirdi bazen okulun dis kapisinda.

Mavi piknik termoslarinda limonlu dondurma satan dondurmacilar gecerdi-ama ondan da hic tadamamis, almak icin izin koparamamistim ya hastalanirsam diye.

Ilk ozel kanal 90lilarda kuruldugundan, cumartesi sabahlari bizim icin senlik gunuydu. Korka korka izledigim ama izlemekten de vazgecemedigim Clementine (ki ben dahil 80-81-82 dogumlu cocuklarda birazcik psikopatlik varsa hep o korkunc cizgi filmin eseridir!), pembe panter, monciciler, voltran, agackakan woodie ve bir kac cizgi film daha (hatta melankoli yasamak isteyenler icin soyle bir iyilik de yapabilirim , sonrasinda kurtarma 911(ki burda benzin bitip de yolda kaldigimizda bu diziden ogrendiklerimi hatirlayip direkt aradim ve gercekten de kurtardilar ) ve unutulmaz Kara Simsek.. Pazar sabahi da birseyler vardi sanirim ama oglen 12.00-13.00 gibi orkestranin basladigini ve sikilip tvnin basindan kalktigimi hatirliyorum. O orkestra sefi hala yasiyor mudur bilmem ama o zamanlar bir cok cocugun dusmani oldugunu rahatlikla soyleyebilirim. ) Klasik muzik o saate konulur mu canim!
Pazar ogleden sonralari da rahmetli Cenk Koray'in yarisma programi olurdu, ailece ekran basinda oturup izlemekten zevk aldigimiz.. Boylece biterdi tv keyfimiz..

Ah ahhh... Ne gunlerdi gercekten...