Mesajı Okuyun
Old 16-12-2008, 13:37   #3
hidayet

 
Varsayılan

Sayın meyi14,esasen diğer meslektaşımın görüşlerine de katılmakta isem de aşağıdaki kararı incelemenizi önereceğim.Karşı oy yazısı yerel mahkemenin red gerekçesini oluşturan nitelikte kanaatimce.Ancak dairenin çoğunluk görüşünde üzerinde durulan bir takım hususlar işinize yarayabilir belki.Saygılarımla.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1991/4151
K. 1991/7800
T. 13.5.1991
• EVLATLIK ( Kendisini Evlatlığa Alanın Aile İsminin Taşınması ve Mirasçısı Olunması )
• ŞAHSİ İLİŞKİ KURMA HAKKI ( Çocuğun Psikolojik Gelişimi ve Gelecekteki Maddi Menfaatlerinin Gözetilmesi )
• RESMİ SİCİL ÖNLEMLERİ ( Evlatlık ile Anne Babanın İrs İlişkisinin Kesilmemesi Sağlanması ve İspatı ile Korunmasında Gerekli Olan Resmi Sicil Önlemlerinin Alınması )
• EVLATLIĞIN MİRAS HAKKI ( Kendisini Evlatlığa Ailenin İsminin Taşıması ve Ona Mirasçı Olması ve Asıl Ailedeki Mirasçılığına da Engel Teşkil Etmemesi )
• EVLAT EDİNENİN KÜTÜĞÜ ( Evlatlık Edinen Kişinin Evlat Alan Ailenin İsmini Taşıması ve Ona Mirasçı Olması )
743/m.257/1,257/3
ÖZET : Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve ona mirasçı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığına da halel gelmez. Evlatlığın miras ve başka haklarının halele uğramaması aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin kütüğü arasında her türlü bağ kurulur ( mk. 257/3 ). Evlatlık olan kişi ile ana babanın irs ilişkisi kesilmemiş aksine bu ilişkinin ispatına ve korunmasında gerekli olan resmi sicil önlemleri alınmıştır.

Yargıtay'ın 18.11.1959 günlü ve 12/29 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkladığı üzere şahsi ilişki kurma hakkı ne velayet hakkının bir sonucu ne de baba olmanın bir sonucudur. Herşeyden önce çocuğun psikolojik gelişimi ve gelecekteki maddi menfaatleri gözetilerek bu hak geliştirilmiştir.

DAVA : Mete ile İkbal arasındaki şahsi münasebet tesisi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve ona mirasçı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığına da halel gelmez. Ana babaya ait hak ve vazifeler evlat edinen kimseye geçer ( MK. 257/1 ). Evlatlığın miras ve başka haklarının halele uğramaması aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile kütüğü ile evlat edinenin kütüğü arasında her türlü bağ kurulur ( MK. 257/3 ). Görüldüğü gibi evlatlık olan kişi ile ana babanın irs ilişkisi kesilmemiş aksine bu ilişkinin ispatında ve korunmasında gerekli olan resmi sicil önlemleri alınmıştır. Karı koca tarafından birlikte evlat edinilen ve mümeyyiz olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana baba adı olarak evlat edinen karı kocanın adlarının yazılması kan bağının ve diğer psikolojik bağların koparıldığını göstermez.

Yargıtay'ın 18.11.1959 günlü ve 12/29 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkladığı üzere şahsi ilişki kurma hakkı ne velayet hakkının bir sonucu ne de baba olmanın bir sonucudur. Her şeyden önce çocuğun psikolojik gelişimi ve gelecekteki maddi menfaatleri gözetilerek bu hak geliştirilmiştir. Evlat edinildiği tabii gerçeğini gizlemek ileride çocuğun psikolojik yıkıntıya uğraması sonucunu doğurabilir. Evlat edinen çocuğun her türlü menfaatini gözetmek zorundadır. Bu sebeplerle örf ve teamül ile çocuğun psikolojik gelişmesi gereği ölçüsünde şahsi ilişkileri sürdürmek zaruridir. Dairemizin 1.4.1976 günlü 2631-2863 sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir. Değişik düşünce ile asıl babanın açtığı şahsi ilişki kurulması isteğine ilişkin davanın reddi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), 13.5.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI:

Kişisel ilişki kurma hakkı evlilik içi çocuklarla ilgili olarak MK.nun 148/2. maddesi uyarınca boşanma halinde velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafa aittir. Evlilik dışı çocuklarla ilgili olarak da Medeni Kanunun 311, 314. maddelerinde gerekli düzenleme yapılmıştır. Öyle ise yasanın öngörmediği bir hukuksal ilişkide kişisel ilişki kurmanın yasal dayanakları ise mevcut bulunmamaktadır. Çoğunluk kararında açıklanan 18.11.1959 tarihli ve 12/20 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı büyükana ve büyükbabalarla torun arasında hukuksal sonuç doğurmakta olup söz konusu kararın gerekçesinde açıklanan düşüncelerin hukuki ilişkilere ( olayımızda olduğu gibi evlatlık sözleşmesine ) uygulanması ve böylece hukuk kurallarının yasanın öngörmediği bir konuda yorum yoluyla genişletilmesi kabul edilemez. Bütün bu düşüncelerden daha önde ve önemli olarak Medeni Kanunun 257/1, maddesinde ana ve babaya ait hak ve vazifelerin evlat edinen kimseye geçeceği hükme bağlanmıştır. Öyle ise, yasa gereği kendiliğinden kaybedilen bir hakkın İçtihat yoluyla kullanılmasına olanak sağlanması sistemin sağlığını zedeleyeceğinden çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Namık K. YALÇINKAYA Şevki D. KABUKÇUOĞLU

Üye Üye

Karar Kazancı Yay.'dan alınmıştır.