Mesajı Okuyun
Old 25-06-2007, 11:28   #2
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/12-446
K. 1990/564
T. 7.11.1990
• OLUMSUZ TESPİT DAVASI ( Borçlunun Borçlu Olmadığını Tespit Ettirmesi )
• BORÇLUNUN BORÇLU OLMADIĞINI KANITLAMAK İÇİN AÇTIĞI OLUMSUZ TESBİT DAVASI ( Alınan ilam )
• TESPİT NİTELİĞİNDE HÜKÜM ( Borçlunun Borçlu Olmadığının Tespitiyle İlgili Alınan İlam )
• TAKİP KONUSU YAPILAMAMASI ( Tespit Niteliğinde Hüküm Neticesinde )
1086/m.443
2004/m.72
ÖZET : Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını hükme bağlayan bölümü bir tesbit niteliğinde olduğundan ayrı takip konusu yapılamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KAYSERİ İcra Tetkik Merciince davanın reddine dair verilen 4.10.1989 gün ve 724-907 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 9.4.1990 gün ve 1989/11290-4128 sayılı ilamı:

( ... İcra takibi menfi tesbit davası sonucu alınan, ancak henüz kesinleşmeyen ilama dayanılarak yapılmıştır. Takipteki alacaklı dayanak ilamda borçlu durumundadır. O ilamla hüküm altına alınan % 15 tazminatla mahkeme giderlerinin tahsilini istemektedir.

Borçlular kesinleşmeyen ilamın infaz edilemeyeceğini ileri sürerek takibe itirazda bulunmuşlardır.

Mercii hakimliği takip dayanağı ilamın HUMK.nun 443. maddesi kapsamı dışında kaldığından bahisle itirazı reddetmiştir. Oysa takip dayanağı ilam İİK.nun 72. maddesine göre alınmıştır. Bu husus kararın metninden anlaşıldığı gibi başlık kısmında da belirtilmiştir. İİK.nun 72/5 maddesine göre dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine, münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın % 15'inden aşağı olamaz.

Madde metninde icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi açıkça ilamın kesinleşmesine bağlanmıştır. Bu husus işin esasıdır, tazminat ve giderler ise esasın eklentileridir. İlamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre eklenti ve ayrıntıları da pek doğal olarak kesinleşmeden infaz olunamaz. ( Bkz. 12. H.D. 28.4.1980 tarih 2316- 3752 sayılı karar-Av. Talih Uyar, olumlu tesbit ve geri alma davaları-Sahife 24. Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku 988 Baskı-1. Cilt Sahife 554-555 ) Bu hususlar gözetilmeden itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Borçlunun, borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı olumsuz tesbit davası sonunda alınan ilamın ( davacının davalı alacaklıya borçlu olmadığını ) hükme bağlayan bölümü bir tesbit niteliğinde olduğundan ayrı takip konusu yapılamaz. Ancak, alınan ilamın ( borçlu yararına hükmedilen yargılama giderleri ve tazminata ilişkin ( bölümü ise ilamda yazılı miktarın davalıdan alınmasına ilişkin bir tahsil ( eda ) hükmü niteliğindedir. Bu sebeple ilamlı takibe konu yapılması gerekir. İİK.nun 72. maddesinin 5. fıkrasında işin esası ile ilgili olarak icranın kısmen veya tamamen eski hale iadesi ilamın kesinleşmesine bağlanmıştır. Tazminat ve giderler ise işin eklentileridir. İlamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklentilerinin de kesinleşmeden infaz edilemeyeceği doğaldır. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 7.11.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

yarx