Mesajı Okuyun
Old 22-02-2020, 15:54   #9
Av. Suat

 
Varsayılan

Sayın Av Güçlü,
Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü ALACAKLI olan davalıdadır.
Ancak taraflar arasında borç ikrarını - MALIN TESLİM ALINDIĞINI - içeren bir belge var ise ispat yükü davacı BORÇLUDA olacaktır.
Bono, borç ikrarı içeren - malın teslim alındığı ikrarını içeren- yazılı bir belgedir.
Buraya dikkat..Bono sadece bono değildir. Malen yazan bir bono mal alındığı ikrarını da içeren yazılı bir belgedir.
Bu belgeyi imzalayan keşideci zaten .....malı aldım, bu mal artık bendedir, borcumu da ....şu tarihte de ödeyeceğim ..... demektedir. Böyle bir halde ispat yükü kimde olacaksa ispat yükü onda olacaktır.
Davalı olan alacaklının elinde zaten malın teslim edildiğini içeren yazılı belge - bono- var..Davalı alacaklı daha neyi ispatlayacaktır.Bu halde ispat yükü gayet tabiki davacı borçluda olacaktır.
Malen kaydı olan bononun önden avans olarak verildiğini ve fakat anlaşılan malın daha sonra teslim edilmediği iddiası yazılı deliller ile kanıtlanmalıdır.

T.CYARGITAYHUKUK GENEL KURULUESAS NO: 2013 / 19-2402KARAR NO: 2015 / 1532KARAR TARİHİ: 10.06.2015
ÖZET: Davaya konu bonoda “malen” ibaresi bulunduğuna göre, böyle bir bonoda malın teslim alındığı, borçlu tarafından ikrar edilmiştir. Alacaklının teslim ettiğini kanıtlamak yükümlülüğü yoktur. Yazılı ikrarın aksini diğer bir deyişle, malın teslim edilmediğini borçlu kanıtlamak yükümlülüğündedir. Şu durumda, uyuşmazlığa ve takibe konu yapılan bononun hukuken geçerli olduğunun kabulü gerekir. O halde, davacı-borçlu bononun bedelsiz olduğunu ileri sürdüğüne göre, ispat yükü davacılardadır. Davacılar bu iddiasını ise, yazılı delille kanıtlamalıdır. Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.