Mesajı Okuyun
Old 04-01-2008, 19:51   #17
halit pamuk

 
Varsayılan

(aleyhe bir karar) maalesef sorunuza verilebilecek cevap olumsuz:

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/14582
K. 2002/364
T. 17.1.2002
• TAŞKIN İNŞAAT ( Bir Kimse Kendisine veya Yasanın Himaye Ettiği Bir Hakka Dayanarak Üçüncü Bir Şahsa Ait Taşınmaz Üzerine Ayrılmaz Parça Niteliğinde Yapı İnşa etmesi )
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL ( Bir Kimse Kendisine veya Yasanın Himaye Ettiği Bir Hakka Dayanarak Üçüncü Bir Şahsa Ait Taşınmaz Üzerine Ayrılmaz Parça Niteliğinde Yapı İnşa etmesi )
• İMAR PARSELİ ( Üçüncü Bir Şahsa Ait Taşınmaz Üzerine Ayrılmaz Parça Niteliğinde Yapı İnşa Etmesi ve İmar Uygulaması Sonucu Buranın Davacıya Ait İmar Parseli İçerisinde Kalması )
• KUSUR ( Kendi Arzu ve İradesi Dışında İdari Kararla Oluşan Bir Durum Söz Konusu Olması Nedeniyle Kusurlu Sayılamaması )
3194/m.18
ÖZET : Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait taşınmaz üzerine ayrılmaz parça ( mütemmün cüz ) niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içersinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın ( mütemmim cüz'ün ) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça ( mütemmim cüz ) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.

Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça ( mütemmim cüz ) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.

2981 sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.

Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça ( mütemmim cüz ) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.

Somut olaya gelince;tarafların önceden paydaş bulundukları kadastral parsele davalı tarafından inşa edilen çekişmeli yapının sonradan yapılan imar şuyulandırma sonucu davacı adına tescil edilen imar parselinde kaldığı saptanmıştır. Hal böyle olunca yıkıma karar verilen davalıya ait evin kaim bedelinin uzman bilirkişilerce hesap ettirilerek belirlenen değerin mahkeme veznesine depo ettirildikten sonra yıkıma da karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu isteğin reddi doğru değildir.

SONUÇ : Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.1.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.