Mesajı Okuyun
Old 14-03-2019, 15:31   #18
mertdemir

 
Varsayılan

Doktrinde oybirliğiyle kabul edilen görüş aşağıda atıf yapılan Yargıtay kararıyla aynı doğrultudadır. Bu bağlamda borçluya borçlu olduğunu kabul eden kişiye, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmez. Bu durumda İİK m.106/2 gereğince paranın 6 ay içerisinde dosyaya istenmesi gerekir.

T.C YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/ 18830
Karar: 2012 / 4461
Karar Tarihi: 21.02.2012

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı banka tarafından borçlular hakkında İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.6.2008 tarih ve 2008/979 D.iş. Sayılı ihtiyati haciz kararına dayanılarak 4.7.2008 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine girişilmiştir.

Alacaklı vekilinin 26.6.2008 tarihli talebi ile şikayet eden üçüncü kişi C....A.Ş.ye 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilerek, borçluların doğmuş ve doğacak her türlü hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması istenmiş ve bu haciz ihbarnamesi 27.6.2008 tarihinde tebliğ edilmiştir. Üçüncü kişi tarafından 3.7.2008'de icra müdürlüğüne sunulan cevabi yazıda, "...borçlu şirketin haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi itibarıyla aralarında ticari münasebetin bulunduğu ve 18.7.2008 vadeli 106.204,55 TL tutarında kendilerinden alacağı bulunduğu, sözkonusu tutarın icra müdürlüğünce bildirilecek banka hesabına yatırılacağı diğer borçlu İ.'le aralarında ticari bir ilişki bulunmadığı, belirtilerek bakiye kısma itiraz edildiği" bildirilmiştir.

Dosya arasında bulunan belgelerin incelenmesinde; borçlulardan T.... Ltd. Şti. Tarafından (takipten önce) iflasın ertelenmesi davası açıldığı, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.4.2008 tarih ve 2008/168 esas sayılı dosyasıyla "Davacı (borçlu) şirket hakkında yapılmış ve yapılacak (İİK.206.maddesinin 1.sırasında yazılı alacaklara ilişkin olanlar hariç olmak üzere 6183 Sayılı Kanuna dayalı olanları da kapsar şekilde) hangi sebebe dayanırsa dayansın icra takipleri, ihtiyati haciz ve tedbir uygulamalarının takas, mahsup ve temlik uygulamalarının ve İİK.nun 89/1 madde ihbarnamelerin İİK.179/a-1.maddesi uyarınca durdurulmasına" karar verildiği; aynı mahkemenin 25.6.2008 tarihli ara kararı ile "ihtiyati haciz, temlik ve İİK.nun 89.maddesi gereğince ihbarname gönderilmesine yönelik uygulamalar yönünden ihtiyati tedbirin kaldırıldığı", ve yine borçlu şirketin bu ara kararından dönülmesi talebi üzerinede 1.7.2008 tarihli ara kararı ile "davacı (borçlu) şirket aleyhine yürütülen icra takiplerinde yapılan ihtiyati hacizlerde ve icra takip dosyalarında gönderilen İİK.nun 89.haciz ihbarnamelerinde mahcuz malların muhafazaya üçüncü kişiye 27.6.2008 tarihinde 89/1 haciz ihbarnamesi hazırlanıp 27.6.2008'de tebliğ edildiği gözetildiğinde anılan tarihler itibariyle mahkemenin İİK.nun 179/a maddesi kapsamında verdiği bir tedbir kararı bulunmamaktadır. Mahkemece, 1.7.2008 tarihinde yeni bir tedbir kararı verildiğinden üçüncü kişiye tedbir kararının kalktığı dönem içinde gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi işleminde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

Ayrıca 89/1 haciz ihbarını alan üçüncü kişi 7 gün içinde (hatta daha sonra) kendisinden istenen alacağı, takip borçlusuna borçlu olduğunu (yazılı veya sözlü olarak) icra dairesine bildirir ise üçüncü kişiye artık ikinci (veya üçüncü) haciz ihbarnamesi gönderilmesine gerek yoktur. Bu halde, üçüncü kişi, takip borçlusuna olan borcunu icra dosyasına ödemek zorundadır. Ödemezse icra dairesi üçüncü kişiden bu parayı zorla alır. (Pr.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı sh.425) Üçüncü kişinin 89/1 haciz ihbarnamesine karşı verdiği 3.7.2008 tarihli cevabında borçlunun kendilerinde 106.204,55 TL alacağının bulunduğu kabul ve sabit bulunduğuna göre artık üçüncü kişinin bu hacze konu tutarı icra dairesine ödemesi zorunludur. İcra Müdürlüğünün haciz baki kalmak kaydıyla blokenin kaldırılması kararı sonuçta hüküm doğurmayan bir karar olup, bu paranın borçluya ödenmesini gerektirmez.

O halde mahkemece üçüncü kişinin şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.