Mesajı Okuyun
Old 04-01-2008, 14:19   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Tevfik Bey ;

Babalık davasını çocukların annesi zaten açamaz. Menfaat zıtlığı nedeniyle çocuklara kayyım tayin edilmesi gerektiği gibi,davanın açılma süresi de,kayyım tayininden itibaren 1 yıldır. Kaybedilmiş hiçbir zaman yok,hak düşürücü süre henüz başlamamıştır. Pratik olarak davayı babanın mirasçılarına karşı açmanızı(Babalık davası C.Savcısı ile hazineye de ihbar edilmelidir),kayyım tayini için de aynı zamanda müracaat ederek,zamandan kazanmanızı,kayyım tayin edildiğinde,açılmış bu davada çocukları temsil etmek üzere kayyımı atayan mahkemeden izin alınmasını ve açılmış bu davaya muvafakat etmesini ve lüzumu varsa vekaletname vermesini sağlayarak davayı sonuçlandırabilirsiniz. Tabii önce kayyım tayin ettirip babalık davası açmak hususunda mahkemeden yetki ve izin alınması da mümkündür. Takiben babalık davası açılır,o yol biraz uzun olur.Çocukların kayyımı olarak siz de atanmak isteyebilirsiniz.

Çocuklar reşit ise,bu kez babalık davası reşit olma tarihinden itibaren 1 yıl olacağı için,bu sürenin haklı nedenlerle,makul sebeplerle kaçırılmış olduğunun izahı halinde de dava dinlenebilecektir.Özellikle,ölen babanın hilesi,aldatması,veya başkaca aldanma sebepleri ile hak düşürücü süre aşılabilir.

Bu konuda çok ilginç bir davayı,çözmek için epey zorlanarak yürütmüştüm. Baba,üniversite mezunu,tarih öğretmeni ve karısı ile nikah kıymadan 6 çocuk sahibi olmuş,bu çocukların tamamı 18 yaşını doldurmuş,ikisi üniversiteye devam ediyor ve ikisi hazırlanıyorken,baba vefat etmiş. Çocuklar veraset ilamı almak için nüfus dairesinden kayıt almaya gittiklerinde,nüfus memuru,babalarının çocuksuz ve bekar olarak öldüğünü gösteren kayıt vermişler. Çocuklar da,itiraz etmiş,işte kimliklerimiz,biz onun çocuklarıyız,yanlışlık vardır diyerek nüfus müdürüne dilekçe vermişler.
Nüfus müdürü konuyu incelediğinde,kimliklerin sahte olduğunu,hernasılsa boş olarak ele geçirdiği nüfus kimlik kağıtlarına bilgileri elle doldurup,sahte mühür ile de mühürleyerek babanın hazırlamış/hazırlatmış olduğunu anlamış,durumu C.Savcılığına bildirmiş,kimliklere de elkoymuş.
Bunun üzerine kimliksiz ve nüfus kaydı olmayan hepsi reşit 6 çocuk,ne yapacaklarını şaşırmış ve durumun ortaya çıkmasıyla da çevrede ve toplumda ayıplı gibi davranışlara maruz kalarak,yaşları 17 yi geçtiği için anneleri tarafından da nüfusuna kaydı yapılamayan vaziyette bir süre çaresizlik hissetmişler. Çocuklardan biri,benim, lisedeki müdürümün yanında çalışmakta olduğu için,konuyu birlikte izah ederek yardım istediler. Konu hakikaten zor idi. Çocuklar saklı nüfus muamelesine tabi tutuldular,İçişleri Bakanlığı gerekli prosedürü tamamlayana kadar kimlik verilmeyeceğini bildirerek araştırma,soruşturma işlemlerini başlattı. Bu arada ben de hukuki olarak neler yapılabilceğini araştırmaya,çeşitli sorulara cevap bulmaya çalıştım : Davalının aldatıcı davranışları ile 1 yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmış olduğunu ispat etmemiz halinde bu sorunu aşabileceğimize dair HGK vardı. Daha önceden bu bilgi ve karar hazır olduğu halde,kimlikleri olmayan kişiler adına dava açma yolumuz yoktu. Bu durumda kayyım tayini yolunu düşündüm,ama yine bir problem vardı : Kişilerin nüfus kaydı olmadığı için kayyım dosyası da yürümeyecekti. Bu noktada,hiç nüfus kaydı olmayanların davada temsili konusunu araştırdım,nüfus kaydı olmayan adına dava açmak v eyürütmek için kayyım tayin edilmesi gerekeceğine dair eski bir içtihat buldum (nüfus kaydı aranmadan) ve bu içtihada dayalı olarak Sulh Hukuk Mahkemesi kayyım tayin etti. Çocukların kayyımı olarak,babalık davasını açtım.
Davalının hilesi(sahte kimlik tesis ederek bu kimliklerle ilk,orta,liseyi bitiren ve kendileri bu durumu anlayamayacak durumda olup sezgi gücü olmayan çocukların ve annelerinin aldatılmış olduğu gerçeğinden hareketle) nedeniyle de hak düşürücü sürenin kaçırılmış olduğunu açıkladık. Mahkeme bu iddiayı kabul ederek davaya baktı. Tabii davaya C Savcısı ve hazine de katıldı. Davalı mirasçılar davayı kabul ettiler,mahkeme de davayı ilk duruşmada kabul etti. Hazine,ilk duruşmaya kadar davaya müdahele dilekçesi vermediği için de temyiz hakkı doğmadı,çünkü hazine vekili delil sunmak için süre istedi. Mahkeme,davetiyenin kendilerine tebliği ile duruşma günü arasında delil bildirmek için makul süre olduğunu,süre vermeye de gerek duymadığını bildirdi. Müdahale talepleri olmayan hazinenin hükmü temyiz etme yetkisi de doğmadı. Çocuklar hakkında açılan ,sahte kimlikleri bilerek kullanmak iddialı ceza davası da beraatle sonuçlandı.

Bu arada İçişleri Bakanlığı saklı nüfus prosedürünü yürüterek sonuçlandırmış ve çocukların anne nüfusuna kaydedilmesine karar vermişti. Çocuklar anne nüfusuna,annenin soyadını alarak kaydoldular.
Babalık hükmü ile de,annelerinin nüfus hanesinde kalarak babaları ile aralarında nesep ilişkisi kuruldu.Önceki sahte kimliklerinde babalarının soyadını taşıyan çocuklar için bir sorun olan bu durumu da,soyisim tashihi davası açarak aştık. Soyisimleri mahkeme kararı ile tashih edildi.Anne ve babanın nüfusları da aynı köye aitti,bu açıdan da çocukların nüfus kaydı,eski bilgilerle eşleşti.

Bilahare babanın neden öyle davrandığını araştırdığımızda,babanın üniversite bitirip çalışmaya başladığını,evlendiğini,askerlik yapmak istemediği için,askerliğini önceden yaptığını söylediği karısından da gizleyerek,askerlik yükümlülüğü ile karşılaşmamak için nüfus dairesine gitmediğini ve doğan her çocuğu için de sahte yollarla kimlik tesis ederek durumunu ailesinden ve toplumdan gizlemiş olduğunu anladık.