Mesajı Okuyun
Old 26-01-2010, 21:18   #4
Av. Erdem Akçay

 
Varsayılan

Öncelikle, bence bu proje tutmaz. Bahsedilen şirket, Türkiye'nin şartları ile İngiltere'nin şartlarını karıştırıyor. Asgari ücretin 500 lira olduğu bir ülkede kişiler, bir telefon görüşmesine 100-150 lira vermez. Bu parayı verebilecek olanlar da, zahmet edip güvendikleri bir avukatın bürosuna giderler. Ayrıca bir hukuki soru ne kadar acil olabilir ki, sokaktaki avukat bürosuna gitmek yerine, telefonla bilgi alınmak istensin?

Projenin içeriğine gelince:

Öncelikle, her ne kadar "avukat her hukuki konuyu bilir" düşüncesi var olsa da, bunun gerçeklikle hiç bir alakası yoktur. Telefonu yanıtlayacak avukatın, sorulan her soruya anında cevap vermesi, imkansıza yakındır. Hatta bazı soruları, uzun süre araştırdıktan sonra bile cevaplayamayabilir. Bu da insan olmanın getirdiği bir sonuçtur. Telefonda soru soran vatandaşa "Ben bunu bilmiyorum" nasıl denecektir?

Şahsen en sevdiğim ve en çok güvendiğim avukat modeli, soruya hemen yanıt veren değil, "Araştırıp sizi bilgilendireyim", diyen modeldir. Her avukatın da böyle olması bence şarttır. Bu düşünceyle, telefonda saniyeleri sayan vatandaşa, kapsamlı, araştırılmış bilgiyi anında vermeye imkan yok. Ancak genel, usule yönelik bilgiler verilebilir. Bu da yetersiz olacaktır.

Projede görüşmeler kayıt altına alınacakmış. Kim kaydediyor? Şirket. Şirkete neden güvenelim? Ki, güvenmek zorunda mıyız?

Bir diğer konu, danışmada tarafların önemidir. Danışan, konunun uzmanı ile muhattap olmak ister, güven duymak ister. Adını bile öğrenemediği, avukat olup olmadığı konusunda kesin güven duyamayacağı birine nasıl soru soracaktır? Şirket, avukatları, "şu avukatı", "bu avukatı" diye de ayıramayacağına göre, danışan kişinin, konunun uzmanıyla muhattap olma şansı düşecektir. Benzer şekilde avukatın da danışanı görmesi, hal ve hareketlerini incelemesi, vb gereklidir. Aksi halde, sadece sorulan soruya yanıt verir ki, bu da olumsuz neticeler doğurabilir. Çünkü konuyu tam olarak kavrayamayabilir. Avukatlık Kanunu madde 35'te sayılan "İşin Reddi Zorunluluğu" hallerini kavrayabilmek için, konuyu her açıdan inceleyebilmek gereklidir. Bu da, ismi bile belli olmayan birinin telefonda anlattıklarıyla mümkün olmaz.

Avukat ve danışan, birbirlerinin isimlerinin bilemeyecekmiş. Diyelim ki avukat, telefonda bilgiyi verdi. Yarım saat sonra farketti ki, verdiği bilgi eksik veya hatalı. Ne yapabilecek? Hukuki bir sorumluluğu olmasa bile, vicdani sorumluluk ne olacak?

Sayın Admin'in eklediği vidyoda bahsedilen, avukatların internet siteleri konusu ise düşünüldüğünden çok daha karmaşık bir konudur. Bu konu yalnızca hukuki bilgi ile çözülebilecek bir konu değil, internet sitesi yapma ve geliştirme bilgisi ile beraber düşünülmelidir. Eğer, avukatların branş seçebilmelerine izin verilmeden internet ile ilgili kısıtlamalar kaldırılırsa, önüne geçilemeyecek sorunlarla karşılaşılır. Konu bu olmadığı için, detaya girmiyorum.