Mesajı Okuyun
Old 15-01-2024, 14:12   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avccyilmaz
Üstadım çok teşekkür ediyorum, peki dava dilekçesinden ortağın davayı sadece kendi adı ve hesabına açtığı, ortaklık adına hareket etmediğinin anlaşıldığı şeklinde bir savunma yapmak mümkün müdür?

Aşağıda alıntı yapılan HGK kararında; "bir mirasçının kendi adına tescil istemli olarak açtığı önalım davasının tereke adına açıldığının kabul edilemeyeceği ve hak düşürücü süre geçirilerek diğer ortaklardan alınan muvafakatin bu yönden geçerli sayılamayacağı" azınlık görüşü olarak savunulmuş ise de; HGK kararında açıkca "önalım davasının tek başına bir mirasçı tarafından kendi adına tescil istemli olarak açılması halinde dahi bu davanın tereke adına açıldığının kabulü gerektiği" hususu kabul edilmiştir.

"...gerek 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, gerekse önalım hakkının hukukî niteliği ve bu hakkın TMK’nın 733. maddesinde öngörülen noter bildirimi üzerine üç ay ve her hâlde iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılarak kullanılması gereken ivedi haklardan olması nedeniyle tek başına bir mirasçı tarafından kendi adına tescil istemli olarak dava açılsa dahi bu davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekmektedir."

"...Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; davacının miras payına dayanarak eldeki davayı açtığı, kendi adına tescil isteğiyle açtığı bu davanın tereke adına açılmış bir dava olarak kabul edilemeyeceği, diğer mirasçıların muvafakatinden söz edilmiş ise de bu muvafakatin ancak tereke adına dava açılması için yeterli ve gerekli olduğu, önalım davasının tereke adına açıldığının kabul edilebilmesi için tescil talebinin de tereke adına yapılması gerektiği, aksi hâlde paylı mülkiyet hükümlerine göre paydaş olmayan bir mirasçının önalım davası neticesinde kendi adına tescili sağlayarak paylı malik olması gibi bir durumun ortaya çıkacağı, bu durumun ise önalım hakkı ve el birliği mülkiyetinin hukukî mahiyetiyle bağdaşmayacağı belirtilerek, direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir."
( Yargıtay HGK. 19.04.2022 T. 2019/739 E. 2022/577 K.)