Mesajı Okuyun
Old 13-10-2003, 20:45   #7
av.külcü

 
Varsayılan

Zina fiilinin suç olması gerektiğini düşünen arkadaşlar bir ortak paydada birleşiyorlar.. Aile birliğinin korunması daha doğru bir ifade ile aile birliğine duyulan saygının korunması.. Ancak bunun aile kavramıyla bağdaşmayan bir fiilin (konumuzda zinanın) cezalandırılması yoluyla sağlanabileceğini düşünmek çok yanlış.. Zina fiilinin suç olduğu dönemlerde bu fiile uygulanan ceza hürriyeti bağlayıcı bir ceza idi ve bu ceza sadece olayın mağdurunun intikam duygularını tatmin eden, olayın sanığının ise genellikle çok ta umurunda olmayan bir cezalandırma idi.. Çoğunlukla caydırıcı da değildi.(15 yıllık meslek hayatımdan biliyorum) Kaldı ki yukarıda değinildiği için yinelemek gereğini duymuyorum kadının ve erkeğin zinası arasında anlamsız ve mantıksız bir fark vardı..
Sonuçta zina ile ilgili hüküm, (bence) erkekle kadının zinasını aynı şartlara bağlamak, erkek yasa yapıcılara zor geldiğinden topyekün kaldırdılar..
Şimdilerde yeniden suç olması konuşuluyor.. Çünkü toplum bir kez zinanın suç olduğuna inanmış (ama aynı toplum çocuklarının ekmek parasıyla kumar oynamanın suç olması gerektiğine ya da evlilik içindeki şiddetin suç olması gerektiğine ya da bir başka acı tablo bazı ailelerin kızlarını geçim kaynağı olarak görüp başlık yada berdel karşılığı satmalarının suç olması gerektiğine inanmıyor).. Öyleyse neden şöyle bir cezalandırma düşünülmüyor;
Zina yapan eşin çok yüksek bir tazminatla cezalandırılması, beş yıldan az olmamak kaydıyla evlenme yasağı getirilmesi (bazı ülkelerde olduğu gibi bu hususun gözetim memurlarınca takibi sağlanarak suçu işleyenin hiçbir şekilde evlilik hayatı kurmasına izin verilmeyerek) veya çocuklarıyla kesinlikle görüştürülmemesi gibi cezalar düşünülmüyor.. Bence hürriyeti bağlayıcı ceza kadar caydırıcı olur ve zinanın suç olduğu dönemlerdeki gibi aile mahrumiyeti polislerin gazetecilerin vs.nin önünde sokağa dökülmeden beklenen sonucu sağlar..