Mesajı Okuyun
Old 11-02-2002, 02:12   #3
Av. Özer KÖSEOĞLU

 
Varsayılan YNT:Türkiyede tıp hukukunun yeri nedir?

Benim yorumum sizin sorularınızın tam karşılığı değil; ancak başka zamanlarda doktor arkadaşlarımın bana sık sık sorduğu, tedavi risklerine ilişkin. Bu riskler de kolay anlaşılabileceği gibi, hastanın ölümüne sebep olma veya yapılan tedavinin hastaya mevcut durumundan daha büyük zarar vermesi(etkili eylem-müessir fiil).Saydığım durumlar Türk Ceza Kanunu(TCK) anlamında taksirli suçları oluşturuyor. Taksirin basit tanımı ise suçun neticesi olan durumun sanık tarafından istenmeden ortaya çıkması. TCK taksirin şekilerini, tedbirsizlik, dikkatsizlik, emir ve talimatlara aykırılık,meslek veya sanatta acemilik olarak sayıyor.Bu şekilde işlenen suçlara öngörülen cezalar kasten birisinin ölümüne sebep olmak veya kasten etkili eyleme göre çok çok az. Yine İnfaz Kanunu'nda düzenlenen hükümlere göre,suçların paraya çevrimesi bakımından taksirle işlenen suçlar mahkum lehine avantajlı hükümler içeriyor.
Uygulamada ise, hemen hemen her zaman; tedavinin doğru olup olmadığı,tedavi şeklinin bünyesinde göze alınması zorunlu ölüm veya etkili eylem riskini taşıyıp taşımadığı konusu mahkemelerce bilirkişiye incelettiriliyor.Çoğunlukla bir tıp fakültesinin ilgili kürsüleri tarafından düzenlenip mahkemeye sunulan ve sanığın kusurunu tespit eden raporlara, sanık ,müdahilveya savcı tarafından itiraz edilmesi sonucu sorun Sağlık Şurasının önüne geliyor.Şura kararlarında ,olayda çok ağır ve toplumda infial uyandıracak tarzda bir ihmal yoksa genelde doktor lehine kararlar veriyor.
Yukarıdaki açıklamalarım ceza davaları için geçerli. Hukuk davalarında, yani yanlış tedaviyi yapan doktor aleyhine açılan tazminat davalarında hukuk mahkemesi ceza mahkemesinin incelemekte olduğu davayı bekletici sorun sayıp kendi davasında bu kusur oranına göre karar veriyor.

08-05-2000 15:40:38