Mesajı Okuyun
Old 28-10-2007, 01:49   #2
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın konuk,

1)Ablanız boşanma davasını, bulunduğu yerdeki aile mahkemesinde açabilir. Mahkemeye vereceği dilekçede mevcut durumu yani gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddeti, tecavüzü, eşinin uyuşturucu bağımlılığını, ölümle tehditlerini, durumun ciddiyetini anlatmalı ve boşanma isteğini belirtmelidir. Bu dilekçede varsa; çocukların velayeti, maddi-manevi tazminat, nafaka ve hatta koruma tedbir kararı taleplerini de yazmalıdır.

Boşanma davasını kendi açabileceği gibi, bir avukata vekalet vererek avukatı kanalıyla açabilir.

Maddi durumu elverişli olmadığından, en iyisi adli yardım bürosundan kendisine atacanacak vekil marifetiyle davasını açmasıdır.

2)KAHDEM olarak size avukat ismi önermemiz mümkün değildir. Bu durum Avukatlık Meslek İlke ve Kuralları'na da aykırıdır.

Ancak Kocaeli Barosu'na başvurarak, maddi yönden durumunun uygun bulunmadığı belirterek, kendisine vekalet ücreti ödemeyeceği bir vekil atanmasını sağlayabilir.

Adli Yardım Bürosu'nca kendisine avukat atandığında bu avukata her hangi bir vekalet ücreti vermeyecektir. Ancak vekalet çıkartırken ki giderler ile davanın yargılama giderlerini ödeyecektir ki bu da fazla bir meblağ tutmayacaktır.

Bunda dahi zorlanacak olursa başvururken yargılama giderlerini ödeyemeyecek durumda olduğunu belirtmelidir.

3)
Alıntı:
doğacak çocuğa bakamamaktan veya kendisine bir şey olduğunda çocuğun ortada kalmasından ve kocasının bu bebeği koz olarak kulanmasından korkuyor.bu yüzden çocuğu aldırmak istiyor.kocasıda haliyle yanaşmıyor.çocuğu kocasından gizli veya rızası olmadan aldırabilirmi

Bu sorunun cevabını ben de tam olarak bilmiyorum. Ancak fikir yürütebilirim ki; bu şartlar altında bundan imtina ederim. Diğer meslektaşlarım cevaplayacaklardır.

4)Ablanız ve tehdit altındaki diğer aile bireyleri, ölümle tehdit edildiklerini belirterek, derhal cumhuriyet savcılığına şikayette bulunmalıdır. Gerekli ise koruma talep etmelidirler. Bu güvenlik tedbirlerinin ne derece işe yaracağı noktasında buradan birşey demek çok da mümkün değil.

Ayrıca Aile İçi Şiddetin Önlenmesine Dair 4320 Sayılı Kanun hükümleri gereğince tedbir talep edilmelidir. Bu koruma kararı, savcılık şikayetine göre daha çabuk işleyecek, daha çabuk neticeye gidecek bir yoldur. Cumhuriyet savcılığına veya aile mahkemesine başvurarak, maruz kalınan şiddet ve tehdit anlatılmalı ve 4320 Sayılı Kanun kapsamında koruma talep edilmelidir. Mahkemenin vereceği koruma kararı üzerine, eşin müşterek konuta ya da ablanızın ve ailesinin bulunduğu mekana gelmesi, yaklaşması, irtibat kurması yasaklanacak ve yasağı ihlal ederse tutuklanıp hapse atılacaktır. Bu yolu uygulamanız halinde dahi, cumhuriyet savcılığına ölümle tehdit şikayetini yapmayı da ihmal etmeyiniz. Her ikisi bir arada yapılabilir.

Bu süreçte, ablanız ve çocuğunun, ailesinin yanında olmaması hem göz önünde bulunmamaları nedeniyle ortalığın yatışmasına yardımcı olur ve hem de ailesinin (anne-baba-kardeşleri) güvenliği için bu durum daha lehe olur ise; bu hususu da belirterek, adresi gizlenmek koşuluyla bir kadın sığınma evi veya mor çatıda kalması sağlanabilir. Bu kurumlara nasıl başvurulduğunu bilmiyorum ancak KAHDEM'in ana sayfasında, Türkiye genelindeki bu tip evlerin adres ve telefon bilgileri mevcuttur. Oradan irtibat kurulabilir. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14489

5)Kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçundan, bir kişinin yakalanması halinde hakim dilerse tutuklayabileceği gibi yine tamamen kendi kanaatine/takdir hakkına göre denetimli serbestlik kurumunu da işletebilir. Yani bir tedavi amacıyla hastaneye belli aralıklarla ve düzenli olarak devam etmesi kaydıyla tutuklamayabilir. Ya da bu yolu hiç işletmeden yani kuruma/hastaneye devam şartı koymadan serbest de bırakabilir. Bu hallerde yine de dava açılacaktır ancak dava sonucuna kadar şüpheli tutuklanmayacaktır.

Ancak uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak (yani satmak) ciddi ve ağır bir suçtur. Bu suç üzere yakalanan kişiyi hakim tutuklamaktadır.

Burada da ya önceden polis ile işbirliği yapılarak, gerekli bilgiler polise verilmeli ve polisin belirleyeceği bir başka kişi (belki bir sivil polis) marifetiyle numarası önceden belirlenmiş para ile alım satımı gerçekleştirdikten sonra kişi tutuklatılmalıdır ya da mesala telefonda isimsiz yapacağınız ihbar üzerine kişi yakalanıp arandığında üzerinde bir kişinin kullanacağı uyuşturucudan daha fazla miktarda uyuşturucu madde (örneğin 25-30 gr.) çıkmış olmalıdır.

6)Herhangi bir ankesörlü telefondan, isim vermeden ihbarda bulunabilirsiniz. Kendi güvenliğiniz için isim vermediğinizi de belirtebilirsiniz.

7)Boşanma davasının ne kadar süreceği bir çok etkenin önemli olduğu farklı ihtimallere göre değişir. Velayet ve maddi/manevi tazminat, nafaka talebinin söz konusu olduğu bir çekişmeli boşanma davası ortalama 1 veya 1,5 yıl sürebilir. Bu sürede bulunulan yer mahkemesinin iş yükü de ayrıca etkendir.

8)Kayıp ihbarı ile kasttettiğiniz cumhuriyet savcılığına yapılacak bildirim ise, onun ablanızı olumsuz manada çok da etkileyeceğini düşünmüyorum. Sadece savcılık kaydına girer ve emniyet makamlarında kayıp olarak gözükür.

Ancak sorduğunuz eşin aile mahkemesine başvurarak, terk nedeniyle boşanma davası için gerekli olan "eve dön ihtarı" ise, ablanız zaten boşanmayı istiyor olduğundan yine olumsuz bir etkisi olmayacaktır. Velev ki ablanız da boşanmayı istemiyor veya başkaca bir nedenle bu davada bulunmak istiyor olsun. O zaman da ablanız evi terki haklı nedene dayandığı iddiasında bulunacak ve yine hak kaybına uğramayacaktır.

Kolaylıklar dilerim.