Mesajı Okuyun
Old 03-03-2008, 00:13   #21
av.s_ulusinan

 
Varsayılan

Herkese merhabalar,
Sayın meslektaşlarım konuya çok farklı açılardan yaklaşmışlar ve hepsinin de mantıklı ve tutarlı gerekçeleri var. Ancak en başa, yani sayın deniprenin sorusuna gelirsek; öncelikle zamanaşımı noktasındaki değişik görüşlere ben de kendi görüşümü eklemek istiyorum. Konunun sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda değerlendirilmesi gerekir. Genel prensip gereği eğer muris için zamanaşımı süresi geçmiş ise bu durum mirasçılara da sirayet etmelidir. Ancak somut olayda iki ihtimale göre değerlendirme yapılmalıdır. Eğer harici (adi yazlı) sözleşme sonucunda taşınmaz hissesinin zilyetliği alıcıya devredilmişse ve fiilen alıcının hakimiyetinde ise taraflarca karşılıklı edimlerin yerine getirilmesi hususunda bir ihtar verilmedikçe zamanaşımı süresi işlemez. Bu şartlarda bir ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin hemen başladığı düşünülemez. Ancak soruya konu somut olayda soruyu soran meslektaşım, alıcının mirasçılarının bu durumdan mursi alıcının ölümünden sonra haberdar olduklarını söylemiş. Bu durumda taşınmazın zilyetliğinin alıcıya devredilmediği düşünülürse adi yazılı sözleşmeden doğan talep hakkının maksimum 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunun ve 1988 başlangıç kabul edilirse zamanaşımı süresinin dolduğunun kabülü gerekir.

Sayın Denprenin asıl sorusu ise somut olayda satış bedeli olan 150.000 TL'nin bu günkü reel değerini mi yoksa 150.000 TL2ye satış tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiz ile ortaya çıkacak komik rakamı mı talep etmeliyim şeklinde. Hakkaniyet duyguları aslında enflasyon döviz, altın fiyatlarındaki artış baz alınarak bulunacak reel değerin ödenmesini gerektirir. Ancak yakın tarihli olarak takip bir davada sunduğum Yargıtay içtihatına göre maalesef 150.000 TL'ye yasal faiz bile yürütemeyeceksiniz. İçtihadın tam metni yanımda olmamakla birlikte; olayda açılan dava ile geçersiz şekilde yapılan taşınmaz satışında satıcının ediminin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranan zarar talep edildiği talep edilmektedir. Yargıtay'a göre geçersiz şekilde yapılan sözleşmede taraflar karşılıklı olarak aldıklarını iade ile yükümlüdürler. Eğer olayda alıcı veya mirasçıları dava tarihinden önce diğer tarafa ihtarname çekerek sözleşmeden doğan devir yüğkümünü yerine getirmelerini veya satış bedelini iade etmelerini istemememillerse (taşınmaza fiilen hakim olduklarını varsaysak bile) alacak muaccel hale gelmemiştir. Bu durumda dava tarihinin muacceliyet tarihi olarak kabul edilerek dava tarihinden itibaren satış bedeli olarak kabul edilen rakama faiz yürütülmesi mümkün olup geçmiş dönem için bile faiz yürütülemez. Acı ama Yargıtay uygulaması bu yönde..