Mesajı Okuyun
Old 18-01-2013, 01:20   #101
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Bu mantığı, yürütemediler mi?

Evlilik birliği, eşlerin ortak değeri ise, ortak değere sahip çıkmanın, korumanın tek yolu; birliğin ilkelerine ters davranmamak, aykırı fiillerden kaçınmaktır. Koca, tüm riskleri alarak başladığı bu fiilinde başarısızlığa uğradığında (ek heyecan sürecini yönetemediğinde), bu fiili işlemek için kullandığı araçları (evlilik birliğini korumakta katı olanlar için - cinsellik aletini) suçlamak, ne derecede doğrudur?

Elbette ki, boşanmadan önce kocanın ikinci kadın macerasına başlaması; ikili oyunda riskleri ilk önce alanın koca olduğunu gösterir. Yani evliliğini tehlikeye atan, evli kişidir.

İkinci kadınsa, toplumun diğer tarafının riskini almıştır: evli adamla geleceği olmayan birliktelik; ahlaksız yaşamla damgalanmak; bir kuma öğesi için imam nikahı ise burada olayı hemen mazur gösterebilirdi.

Yani evlilik kusuru, zorlama olmadığından, ikinci kadınla ortaklık oluşturmaz. Çünkü, hem zina suç olmadığı gibi, hem de evli adamla birliktelik, hiçbir yerde kusur veya suç olarak tanımlanmaz! Bu nedenle karar, bilinen hukuk kurallarıyla taçlandırılamaz.

Hatta normal olan bir davranışın beklenmeyen (intihar, iki kişi arasındaki iknâ oyunları, … gibi) başka sonuçlara yol açmasıyla da fiil, suça veya kusura dönüştürülemez. İkinci kadınla birliktelik için sayfiyeye giden kocanın, yolda kazayla ölmesinin kusuru, bu kadında olabilir mi? Açıkçası, kocanın özgür iradesi ile yol açtığı kusurları, başkasının özgür iradesine nasıl yükleriz?

Birliği bozan, kusurludur.. 'Bozduran' tanımsızdır!

Bu mantığı, basit bir tanıma bakarak, nasıl yürütemediler?
Neyse ki bu konu, çözülmüş; hukuk devletine geçilmiş