Mesajı Okuyun
Old 09-10-2010, 12:44   #95
üye25928

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Av.Mehmet Saim Dikici,
uzun bir cevap yazacaktım vazgeçtim; vaz geçmemin gerekçesi aklıma gelen şu soru:
Yargımızın görevi bizi ahlaklı bir toplum haline getirmek mi, yoksa bir 'hukuk devleti' haline getirmek mi?

Saygılarımla


Sayın Gemici Üstadım,

Kabul buyurursanız, bu konudaki naçizane fikirlerimi paylaşmak istiyorum...

Bence;

İkisi de değildir.

Yargının işi adaleti sağlamaktır.

Devletin hukuk devleti olup olamayacağını, bunun ne şekilde gerçekleşeğine asli kurucu iktidarlar karar verir, daha sonraki tali iktidarlar bu misyonu devam ettirme ve gerçekleştirme çabası içinde olurlar.

Ama polis devletinden bahsediyorsanız, orada yargı siyasete müdahale edebildiği için, siyasi iktidarın eylemlerinde yerindelik denetimi yapabilir ve yapılan icriatların hukuk devleti ilkesine uygun olup olmadığını denetleyebilir. Bu ideolojik bir yapı olduğu ve hakimlerin kişisel görüşlerini ifade ettiği için, sağlıklı olmayan taraflı bir yönetim sistemidir.

Hukuk devleti ilkesi içi boş bir çerçevedir, hukuki kurallar bu çerçevenin sınırları dışına çıkmanıza müdahale etmez, çerçevenin dışına çıkmaya çalışırsanız müeyyidelerin muhatabı olursunuz. Ek olarak da çerçevenin içi boştur ve yoruma açıktır. Çünkü bu yorumlar somut olayda hukukun kişiselleşmesini sağlar. Ve adalet tecelli eder. Doğal olarak da bu hukuk çerçevesi içindeki yorumlar tamamen sübjektif ve değişkendir, öyle olmalıdır da aksi halde "Minareyi çalan kılıfını hazırlar." atasözü sürekli tekerrür eder.. Hukuk ise sabit ve nesneldir. Bu sebepten dolayı hiçbir hukuki eylem, olay, karar veya yargı erkine ait olan bir irade beyanı hiçbir surette siyasi emeller, siyasi icraatlara ayrılmış alanlarla alakalı halkın seçme ve seçilebilme yeterliliği gibi alanları dolaylı veya doğrudan ilgilendiremez, bu konuda istişari nitelikte olsa bile fikir beyanı kabul edilemez.

Yargı erkinin yasama ve yürütme erklerinden kesin ayrılığı da onun sadece adaleti sağlaması gerekliliğinden kaynaklanır. Çünkü ahlak kurallarını oluşturmak bir yana, yargı erkinin uygulayacağı kuralları bile siyasi iktidar belirler. Hakimler doğru buldukları kuralları değil, siyasi iktidarın uygun bulduğu kuralları uygulamak ve uymakla yükümlülükleri vardır. Bu sebepten dolayı da onların tek ve asli edimleri adaleti sağlamaktır. Hukuk devletinin veya diğer unsurların ne şekilde tecelli edeceği hakimler veya hukukçular değil, siyasi iktidarın yetki alanındadır bu sebepten siyasi iktidarlar karar verir.

Esenlikler.