Mesajı Okuyun
Old 14-01-2009, 10:25   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Mutlu

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/6811
Karar: 2005/7558
Karar Tarihi: 20.06.2005

ÖZET: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Çekişme konusu temlikin değerlendirilmesinde, akdin ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı,davalının akitle yükümlü bulunduğu borcunu yerine getirdiği; esasen akde aykırı bir davranışı bulunduğunun sağlığında miras bırakan tarafından ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu da kanıtlanmış değildir.

(818 S. K. m. 18, 511, 514)

Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakanları olan anneleri N. K. tarafından çekişmeli 1120 parsel sayılı taşınmazın davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik edilmiş olduğunu ileri sürüp, paylan oranında tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Hülya Gerçeker' in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı N.'nin kayden maliki bulunduğu ahşap ev ve bahçe nitelikli 1120 parsel sayılı taşınmazı, 19.3.2002 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiği görülmektedir.

Davacılar, anılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K. m.511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K. m.514). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir, Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K. m.18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşullan ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

Çekişme konusu temlikin yukarda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirilmesinde, akdin ve temlikin bakım karşılığı yapıldığı,davalının akitle yükümlü bulunduğu borcunu yerine getirdiği; esasen akde aykırı bir davranışı bulunduğunun sağlığında miras bırakan tarafından ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan yapılan temliki işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu da kanıtlanmış değildir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 20.6.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Bir tanesini bulup ekledim..

Saygı ile.