Mesajı Okuyun
Old 21-12-2008, 14:07   #23
Sadık Toprak

 
Varsayılan Hukukçu sakin olmalı

Saygıdeğer hukukçu arkadaşlarım,

Hukukçunun, önüne getirilen hukuki sorunlarda, asabi ve alıngan olmamak durumunda olduğunu düşünüyorum. Aksi davranışın adaletin oluşmasına zarar vereceğini sanırım hepimiz paylaşırız. Sayın kazımtürk'ün boşanma davası ile ilgili endişelerinin değerlendirilmesinde değişik, hatta zıt görüşler ortaya çıktı, olabilir. Ancak olamayacak tek şey adaletin eksik veya en kötüsü, yanlış tecelli etmesidir.

İster zina olsun, isterse adam öldürmek olsun hukuki sonucu yanlış belirlemişsek, işte hukuka, adalete en büyük kötülüğü bununla yapmış oluruz. Kendimi ifade edemediğimi düşünüyorum. Bu nedenle izin verirseniz bir örnek verip, daha anlaşılır olmaya çalışacağım.

Bay (Y) ve bayan (Z) evlidirler. Bir çocukları vardır, 4 yaşındadır. Taraflar 7 yıl önce evlenmişlerdir. Bay (Y) zengindir ve evlilik öncesi yaşamış olduğu gece hayatından kopamamış, evlenmesine rağmen değişik bayanlar ile senelerdir gizlemeye çalıştığı ilişkilerini sürdürmektedir. Eşi ve çocuğu ile duygusal anlamda gereği gibi ilgilenmemektedir.

Bayan (Z) evlliliğin özellikle ikinci yılından sonra eşinin bu durumundan çok rahatsız olmaya başlamıştır. Çocuğu olursa eşinin gece hayatından vazgeçebileceği düşüncesi ile evliliğin üçüncü yılında çocuk sahibi de olmuştur. Bay (Y)nin durumu hiç değişmemiş, aksine gece hayatına düşkünlüğü daha da artmıştır.

Bayan (Z) kocasının ilişkide bulunduğu kadınların telefonlarına da muhatap olmaya başlamıştır. Bu durum artık tahammül edilmez bir hale gelmiştir. Çocuğunu düşünerek yıllardır katlandığı bu durumu daha fazla sürdüremiyeceğini anlar ve boşanma davası açmaya karar verir.

Kişilikleri itibarıyla (Y) de, (Z) de kavgacı, münakaşa eden, hakaretleşen kişiler değillerdir. Bay (Y) evinin masraflarını, geçimlerini karşılamaktadır. Bayan (Y) çalışmamaktadır. Kocası tüm ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Serbest meslek erbabı olup işinde çok başarılıdır. Üçüncü kişilerle gerek iş, gerek sosyal ilişkilerinde saygılıdır. Özetlemek gerekirse, eşine olan sadakatsizliği dışında aile birliğine ters düşen çok belirgin bir durumu yoktur. Kaldı ki, bay (Y) eşinin diğer kadınlarla ilişkisi yönündeki sorularını kesinlikle kabul etmemekte, yalancılıkla itham etmekte ve böylesi bir tutumu olduğunu sürekli inkar etmektedir. Geç gelişlerini iş ilişkilerine, toplantılara, çalışmasına bağlamaktadır.

Bayan (Z)'nin boşanma davasında avukatlığını üstlenirsiniz. (Z)'nin şikayetleri sizi boşanma davasını, zina özel sebebinden dava açmaya mecbur bırakmaktadır. Sayın kazımtürk'ün de dediği gibi kanıt bulmakta zorlanırsınız. Bay (Y) tabir caizse, karda yürüyüp, iz bırakmayan bir beceriye de sahiptir. Bayan (Z)'nin kocasının gayrımeşru ilişkide bulunduğu kadınlar ile yaptığı telefon görüşmeleri vardır. Kadınların bay (Y) ile görüşmek istedikleri, onu özledikleri, bayan (Z)'nin evin hizmetçisi mi olduğunu sordukları, mesajlarını bay (Y)'ye ulaştırması ricaları vs. gibi ifadeleri olmuştur. Bu konuşmalar banda alınmamıştır. Zaten alınmış olsa da kanuna aykırı delil olacağı gerekçesiyle kullanmayı aklınızdan bile geçirmezsiniz.

Bay (X), bayan (Z)'nin erkek kardeşidir, yeğenidir, babasıdır, herhangi birisidir. (X), bir gece geç saatlerde koca (Y)'nin tapusu adına kayıtlı işyerindeki ofisine
kapıyı maymuncukla açarak girer. (Y)'nin çalışma odasında bulunan kasasını da zorlayarak açar. Kasada, bay (Y)'nin banka hesapları, gizli iş evrakları, nakit parası, çek ve senetleri de bulunmaktadır.

Bay (Y)'nin eşiyle dahi ilişkide bulunurken, ilişki görüntülerini filme almak gibi bir fantazisi (ne derseniz deyin) de vardır. Eşi bayan (Z) de bu duruma izin vermektedir. Dolayısıyla, bayan (Z) eşinin bu tutumunu bilmektedir.

İşte bu nedenle, bay (Y)'nin işyerine girilmiş, kasası da zorlanarak açılmıştır. Tahmin edildiği gibi bir sürü fotoğrafların yanısıra, filim kasetleri de bulunmuştur. Yine tahmin edildiği gibi fotoğraf ve filimler bay (Y)'nin gayrımeşru ilişkide bulunduğu kadınlarla yatak sahnelerinden ibarettir. Bay (X) fotoğraf ve filim kasetlerini alır, bunların dışında kasadaki hiçbir şeye dokunmaz.

Fotoğraf ve kasetler müvekkiliniz tarafından size getirilir, kasetlerdeki görüntüler iddiayı fazlası ile doğrulamaktadır. Sadist ilişkiler de vardır. Bunların nasıl ele geçirildiğini sorarsınız. Doğrusu size anlatılır. Siz kanuna aykırı delil diye kesinlikle kullanmayı reddedersiniz.

Bayan (Z) ve yeğeni olduğu anlaşılan bay (X) hangi avukata giderlerse, bu delillerin kanuna aykırı olarak ele geçirildiği, bu nedenle boşanma davasını üstlenemeyecekleri yanıtını alırlar. Bayan (Z) ve bay (X) yolunu yordamını öğrenirler davayı vekilsiz açar ve yürütürler. Gereksiz ayrıntılarına girmiyorum, davayı zina gerekçesiyle açarlar ve Mahkeme de zinadan boşanmaya karar verdiği gibi davanın ferilerini de, talep üzerine, buna bağlı olarak belirler. (Mahkeme kesinlikle kanuna aykırı delil diye, kanıtları geri çevirmez. Dava dosyasında muhafaza eder)

Saygıdeğer arkadaşlarım, şu anda bir çoğunuzun, bay (Y)'nin işyerine girilmesi ve kasasının açılmasını neden mahkeme kararı ile yapılması yoluna gidilmediğini sorduğunuzu hisseder gibiyim. Yine hepinizin gayet iyi bildiği gibi, bu kararların gerek çıkartılması, gerek uygulanması hiçbir zaman arzulanan gizlilk içerisinde yapılamamakta ve çok önemli delil ve bulgular heba edilmektedir. Bu nedenlerle bay (X) arzu edilmeyen bu yolu seçmiştir. Ama belki kanıtlanamayacak, belki seneler sürüp, havanda su dövülecek bir davanın, adaletin gereği veçhile tecellisini sağlamıştır.

Bay (Y) tabiiki, bay (X) hakkında ceza davası açabilir. Mesken masuniyeti, özel hayatın gizliliği gibi unsurlardan dolayı bay (X)'in cezalandırılmasını ister. Ceza mahkemesi hakiminin nasıl bir yol izleyeceğini, bay (Y) bu davayı yüzü tutar da açarsa, hakimin ne karar vereceğini de size bırakıyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, sözkonusu kaset ve fotoğraflar, zina davası ile ilgili de olmayabilir. Başka bir durumu düşünelim. Müvekkiliniz kasten adam öldürmek suçundan cezaevine konmuştur. Sözkonusu kasetlerde maktülün esasında başkası tarafından öldürüldüğü kayıtları vardır. Müvekkiliniz suçsuz olduğunu haykırmaktadır. İsyan etmektedir, siz de inanmaktasınızdır. Katil bir başkasıdır, siz de anlamışsınızdır, ancak elinizde hiçbir delil yoktur veya olanlar katili yeter derecede suçlayacak nitelikte değildir.Sözkonusu deliller yine bay (X) gibi birisi tarafından bulunur ve size getirilir.

Af buyrun, asla ukelalık yapmak gibi bir niyetim yok. Ama, kanuna aykırılık ile hukuka aykırılık kavramlarını iyi değerlendirmemizde fayda var diye düşünüyorum. Çok uzun olmaması için elimden geldiği ölçüde basit bir anlatımla ayrıntılarına girmediğim örnekleri takdirlerinize sunuyorum. Saygılarımla