Mesajı Okuyun
Old 02-08-2016, 17:42   #50
Av. Suat

 
Varsayılan Son açtığım davada idare avukatının idari merci tecavüzü savunmasına karşı cevabım.

.................
..................
3-Ayrıca davalı taraf dava açmadan önce davalı kuruma tazminat istekli olarak başvuruda bulunulmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.

Oysa dava öncesi davalı kuruma yaptığımız yazılı müracaatta açık olarak talebimizin ret edilmesi halinde idareye karşı her türlü maddi ve manevi tazminat davası açılacağının muhakkak olduğu da ayrıca belirtilmiş ve zararımızın giderilmesi istenmiştir. Tüm bunlara rağmen idare, taleplerimiz ile ilgili olarak tarafımızı muhatap dahi almayacağını, davaya konu olan araç ile ilgili müvekkilin idareye bu tür bir BAŞVURU HAKKININ dahi olmadığını belirterek istemimizi SIFAT YOKUĞUNDAN RET etmiştir.

İlgili RET cevabından da görüleceği üzere, idarece mağduriyetimizin giderilerek zararımızın karşılanması bir yana dursun, bu cevabında idare, tarafımızı muhatap dahi almamıştır.

Ayrıca dava öncesi ilgili kurumca tarafımıza gönderilen cevabi yazının en son kısmında, tüm bu işlemlerden mağdur edildiğimiz gibi bir iddiamızın olması halinde İDARİ YARGIDA dava açılabileceğini de ayrıca belirtmiş ve böylece tüm istemlerimize karşı kapıları kapatmış ve bundan sonrası için İDARİ YARGIYI adres göstermiştir.

Bu nedenle bu tür bir cevaptan sonra idareye başkaca başvuru veya talepte bulunmamız gerekli dahi değildir. Çünkü tarafımızı muhatap dahi almayacağını açıkça belirten ve idari yargıyı adres gösteren bir kuruma bundan sonra neden başvurulacaktır. Zira tüm bu başvuruların idarece RET EDİLECEĞİ, hatta tarafımızın muhatap dahi alınmayacağı zaten ortaya çıkmıştır. Bu halde idareye başkaca bir başvuru yapmanın, hukuki açıdan etkin ve sonuç almaya elverişli olmayacağı ortaya çıktığından, eldeki davada idareye başvuru yollarının tüketilmesine gerek dahi bulunmamaktadır. Buna rağmen bu husus yine de yerine getirilmiş ve fakat tüm taleplerimiz idarece RET edilmiştir.

Tüm bu nedenlerle davalı tarafın tüm bu başvurularımızı SIFAT YOKLUĞU gerekçesi ile ret etmesine rağmen, dava öncesinde kurumlarına bu tür bir başvuru yapılmadığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiği şeklindeki savunması TİPİK BİR HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI ÖRNEĞİ teşkil etmektedir. Davalı taraf iş bu davaya cevap dilekçesinde dahi konu hakkında SIFATIMIZIN olmadığını beyan etmiştir. Tüm başvurularımızı sıfat yokluğundan ret eden ve tarafımızı muhatap dahi almayıp idari yargıyı adres gösteren davalının, konu adres gösterdiği şekilde idari yargıya taşındıktan sonra dava öncesinde kuruma müracaat edilmediği şeklindeki savunması, hakkın kötüye kullanılmasıdır ve hukuk tarafından himaye görmesi mümkün değildir.


Ayrıca 4721 S.lı Türk Medeni Kanunu MADDE 2
B - HUKUKİ İLİŞKİLERİN KAPSAMI
I. DÜRÜST DAVRANMA-Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2003/1-323Karar Numarası: 2003/318Karar Tarihi: 30.04.2003 sayılı kararı ve gerekse Emsal olan T.C. YARGITAY1.Hukuk Dairesi Esas: 2005/837Karar: 2005/1805Karar Tarihi: 23.02.2005 sayılı kararında Yargıtay; ………………., Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralı ( MK 2 ) buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden ( resen )göz önünde tutulması zorunludur.
Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır….

Hemen yukarıdaki emsal kararda da belirtildiği üzere uyuşmazlıkların çözümü sırasında taraflardan birinin hakkını açıkça kötüye kullandığının anlaşılması halinde bu hususun karar aşamasında mahkemece re sen nazara alması gerektiği vurgulanmaktadır.

Aynı şekilde tüm başvurularımızı sıfat yokluğundan ret eden ve tarafımızı muhatap dahi almayıp idari yargıyı adres gösteren davalının, dava öncesinde kuruma müracaat edilmediği şeklindeki savunması da tipik bir hakkın kötüye kullanılmasıdır.

Kaldı ki davalı tarafın savunması bir anlık için doğru kabul edilse dahi yapılacak olan bu başvurunun yine SIFAT yokluğundan RET edileceği açıkça ortadadır. Bu nedenle olası bu tür bir başvurunun hukuki açıdan etkin ve sonuç almaya elverişli olmayacağı ortaya çıktığından, eldeki davada idareye başvuru yollarının tüketilmesine gerek dahi bulunmamaktadır. Kaldı ki gerek ilk dava dilekçemizde ve gerekse hemen yukarıda değinilen ilk başvurumuzda, istemimizin reddi halinde tazminat davası açılacağı açık olarak belirtilmiş yani bu şart yine de yerine getirilmiştir................
.......................