Mesajı Okuyun
Old 06-11-2008, 14:44   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

BASIN AÇIKLAMASI

Şiddet kadınların ruh ve beden sağlığına
her zaman ve her durumda zarar verir!

Tecavüze göz yuman devlet suçludur.

Şiddetin üstünün örtülmesine izin vermiyoruz!

Bir kadın ayrilmak istediği eşi tarafından 12 kurşunla öldürüldü. Katil tahrik indiriminden yararlanabilir.

Bir kadın evinde tecavüze uğradı. Tecavüz edenler, resmi giyimliydi, "görev icabı" oradaydılar.

Bir kadına altı kişi tecavüz etti. Altısının zorbalığı hiç çıkmamak üzere bedenine yazıldı.

60 yaşında yatalak bir kadın tanıdığı bir erkeğin tecavüzüne uğradı. Erkek yanlışlıkla tecavüz ettiğini söyledi.

15 yaşında zorla evlendirildikten sonra bakire olmadığı gerekçesiyle “baba evi”ne gönderilen kız çocuğu intihar etti. Bedeni “bakire” olduğunu söylüyordu.

12 yaşında bir kız çocuğu yaklaşık 100 erkeğin anal tecavüzüne uğradı. Tecavüz edenlerin çoğu şehrin ileri gelenleriydi.

Bir kadın göbeğine piercing taktığı için kocası tarafından öldürüldü.

20 yaşında bir kadın babasının cinsel tacizine uğradı. Polise şikayet etti ama polis koruma vermedi. Evinde öldürüldü.

Erkek-devlet elele şiddet uyguluyor!

Son olarak, yaşları 10 ile 20 arasında değişen 10 çocuk ve kadına tecavüzden tutuklanan bir erkeğin, daha önce de tecavüzden yargılandığını ancak “opera sanatçısıdır yapmaz” ezberiyle “delil yetersizliğinden” serbest bırakıldığını ve mahkemenin TCK’da değişmiş bir hükmü gerekçe olarak gösterdiğini gördük: Mahkeme gerekçesinde, tecavüze uğrayan kadını ikna edici bulmadığını, (zaten) “bakire değilmiş” diye açıkladı. İlk dava girişiminde tecavüzcünün resmi makamlardaki yakınlarını devreye sokarak Emniyet’teki ifadeleri değiştirdiği iddia ediliyor. Bu iddialar doğruysa, o günden bu yana aynı kişinin gerçekleştirdiği tecavüzlerden Mahkeme’nin yanısıra, Emniyet de doğrudan sorumlu bulunuyor.

Ve şimdi de Adli Tıp, 14 yaşında bir çocuğa yaşça kendisinden kat be kat büyük bir erkeğin cinsel tacizine uğradıktan sonra, "ruh ve beden sağlığının bozulmadığı" yönünde bir rapor veriyor. “Şeytana uyduğunu ve nefsine kırgın olduğunu” söyleyen ve “14 yaşında bir kızla evlenilir ama ben evlenmem” diyen lütufkâr tacizci bu rapor nedeniyle serbest bırakılıyor.


Biz kadınlar bu şeytanın, erkek egemenliği ve ondan nasiplenenler olduğunu biliyoruz. Tecavüz ve taciz, ruh hastalıkları ve şeytanın ardına gizlenemez. Bu suçu meşru gören ve gösteren bir erkeklik anlayışı hepimiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Şiddetin üstünün örtülmesine izin vermiyoruz!

Cezasız bırakılan, meşru sayılan, üstü örtülen her türlü taciz, tecavüz, şiddet kadınlara yönelik yeni şiddetleri kışkırtıyor.

Mahkeme, Adli Tıp, Emniyet gibi kadına yönelik şiddeti anlamak, tesbit etmek ve engellemekle sorumlu olan tüm kurumların ve ilgili görevlilerin sorumluluklarını yerine getirmemeleri ve yaşanan şiddete göz yummaları nedeniyle, kadınlar şiddet görmeye devam ediyor. Üstelik medya da bir yandan kadınların yaşadığı şiddeti magazinleştirip hafifletirken, bir yandan da şiddet uygulayan erkeğe iş vermeye, söz vermeye ve mikrofon uzatmaya devam ediyor.

Bedenlerimiz, emeklerimiz, kimliklerimiz üzerindeki gasp sürdükçe, yaşadığımız şiddet “erkeklik” adına meşrulaştırılmaya, “tahrik indirimi”ne tâbi tutulmaya devam ettikçe kadınlar olarak güvende olmayacağız.

Biz kadınlar yıllar yılı verdiğimiz mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz kazanımların yok sayılmasına izin vermeyeceğiz!

Erkek egemen sistemin bedenlerimiz üzerindeki denetimine, taciz ve tecavüze, dayağa, bekaret kontrolüne, küçük yaşta evlendirilmeye boyun eğmeyeceğiz!

Tüm bedenlere yönelik tecavüz, şiddet ve yasak son bulana kadar isyanımız sürecek.

Bütün kadınları tecavüzcülerin yargılanması ve tecavüzde cezaların artırılması için
bu isyana ortak olmaya,

ŞİDDETE ve ŞİDDETİN MEŞRULAŞTIRILMASINA SON!

demeye davet ediyoruz.

Birbirimize sahip çıkıyoruz.