Mesajı Okuyun
Old 27-01-2009, 14:14   #170
fırat murat

 
Varsayılan Lambdaİstanbul LGBTT Dayanışma Derneğinin Feshi Kararı

T.C.
BEYOĞLU
3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO : 2007/190
KARAR NO : 2008/238

HAKİM : NECATİ ÖĞMEN 28503
C. SAVCISI : MUSTAFA EROL 28205
KATİP : SAADETTİN AYRANCI 53211

DAVACI : K.H.
DAVALI: : İSTANBUL LEZBİYEN, GEY, BİSEKSÜEL, TRAVESTİ, TRANSSEKSÜEL
KADIN VE ERKEKLER ARASI DAYANIŞMA DERNEĞİ
DERNEK YETKİLİSİ : 1– İZLEM AYBASTI
2 – İPEK KIRANCI

VEKİLİ : AV. FIRAT SÖYLE
Selahattin Pınar Cad. İnan Apt. No:3/15 Mecidiyeköy – İST

DAVA : DERNEK FESHİ
DAVA TARİHİ : 14.06.2007
KARAR TARİHİ : 29.05.2008

DAVA: Beyoğlu C. Başsavcılığının 2007/121938 soruşturma, 2007/3949 E, 2007/5 iddianame nolu Davanamesinde Beyoğlu, Büyükparmakkapı Sok., No: 20/4 adresinde LAMBDA İSTANBUL LEZBİYEN, GEY, BİSEKSÜEL, TRAVESTİ, TRANSSEKSÜEL KADIN VE ERKEKLER ARASI DAYANIŞMA DERNEĞİ (LAMBDAİSTANBUL LGBTT DAYANIŞMA DERNEĞİ) adı altında bir dernek kurulduğunu, İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünce, tüzüğün 1. maddesinde bulunan dernek ismi ve 2. maddesinde geçen amaç ile ilgili bölümlerin incelenmesinin İçişleri Bakanlığından istendiği, İçişleri Bakanlığı Dernek Dairesi Başkanlığının, İstanbul Valiliğine hitaben yazılan yazısında derneği ismi ve tüzüğün 2. maddesinde belirtilen amaçlarının Türk Medeni Kanunu’nun 56. maddesine ve Anaysa’nın 41. maddesine aykırılık teşkil ettiğinin bildirildiğini, İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün 09.06.2005 tarih ve 17626 sayılı yazıyı Dernek Yönetim Kurulu Başkanlığına gönderdiğini, gönderilen yazıda “Derneğin isminin ve tüzüğünün, 2. naddesinde belirtilen amaçlarının Türk Medeni Kanununun 56. maddesine ve Anayasanın 41. maddesine aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle Anayasanın 33/3 maddesiyle Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 11/2 maddesinde belirtilen dernek kurma özgürlüğünün kısıtlanabileceği durumların kapsamına girdiği, ayrıca derneği adında geçen LAMBDA kelimesinin Türkçe karşılığının dernek isminde öncelikle belirtilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.” Denilerek, tüzükteki eksiklerin 30 gün içinde giderilmesi, riayet edilmediği takdirde 4721 sayılı yasanın 60. maddesi gereği işlem yapılacağı hususunun tebliğ ettirildiğini, Dernek Yönetim Kurulu başkanının 13.06.2006 tarihli dilekçesiyle Dernek tüzüğünde kanuna muhalefet olmadığı ve herhangi bir değişiklik yapmayacaklarını bildirdiğini, bunun üzerine İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün 18.07.2006 tarih ve 21844 sayılı yazısı ile Başsavcılıklarına başvurarak dernek hakkında 4721 sayılı yasanın 60. maddesi gereğince işlem yapılmasının istendiğini, Başsavcılıklarınca 08.02.2007 tarih ve 2007/3935 esas sayılı karar ile dava açılmasının yer olmadığına karar verildiğini ancak bu karara karşı itiraz yoluna başvurulması sonucu söz konusu kararların İstanbul 5. Ağır ceza mahkemesi başkanlığının 30.05.2007 tarih ve 2007/556 D. İş sayılı kararıyla kaldırıldığını belirterek;
4721 sayılı Türk medeni kanununun 60, md gereği tüzükteki kanuna aykırılık ve noksanlık giderilmediğinden ve giderilmesi gerekmediğine dernek yönetim kurulu tarafından karar verildiğinden 4721 sayılı medeni kanunun 60/2 md. gereğince davalı derneğin feshine karar verilmesi talep olunmuştur.
CEVAP : davalı derneğe ve dernek yetkililerine usulune uygun olarak davaname tebliğ eidlmiş olup, vekilleri aracılığı ile verilen cevap dilekçesinde, müvekilleri derneğin LAMBDA kelimesini açıklayarak dernek müdürlüğüne bildirdiklerini, asıl fesih talebinin dernek tüzüğünün 2, md belirtilen dernek amaçlarının hukuka ve ahlaka aykırılık iddiası olduğunu, gerek idari yazışmada gerekse davanamede hukuka ve ahlaka aykırılığın ne olduğunun belirtilmediğini, açılan davanın örgütlenme özgürlüğüne, eşitlik ilkesine, azınlık haklarına, ifade özgürlüğüne, özel hayatın dokunulmazlığı hakkına aykırı olduğunu, dernek adında belirtilen LEZBİYEN, GEY, BİSEKSÜEL, TRAVESTİ, TRANSSEKSÜEL kavramlarının cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini ifade eden evrensel kavram olduklarını A.İ.H.S. md 11/2 fıkrası gereğince örgütlenme özgürlüğüne müdahale edilebilmesi için, müdahalenin kanunla öngörülmesi maddede sayılan amaçlardan birine dayanılarak yapılması ve demokratik toplum gereklerine uyulması gerektiği, aynı sözleşmenin 14, mdnin ayrımcılık yasağı içerdiğini, medeni ve siyasi haklara ilişkin Uluslararası sözleşmenin 22. maddesi hükmünde de örgütlenme hakkının düzenlendiğini, 5253 sayılı Dernekler Kanununun genel gerekçesinde belirtildiği üzere, yasanın, A.İ.H.S. , A.İ.H.M. kararları, taraf olunan Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri, Avrupa Birliği Komisyonu raporları dikkate alınarak hazırlandığını, İl Dernekler Müdürlüğünün Dernekler Kanununun 31. maddesine aykırı bulduğu Dernek adında geçen Lambda kelimesinin Yunanca (L) harfi olduğunu, New York Gey Aktivist Birliği tarafından 1970 yılında gey özgürleşmesinin simgesi olarak tasarlandığını, bu simgenin LGBTT hakları savunuculuğunu yapan müvekkilleri dernek tarafından da kullanılmakta olduğunu, Gey teriminin; aynı cinsten insanların birbirlerine karşı duygusal, eortik, cinsel yönelimleriyle yarattıkları hayat tarzını tanımlamak için eşcinsel bireyler tarafından ortaya konduğunu, bu kelimenin Türkçe’ye İngilizce’den alınmasının, 1980’lere rastlandığını, Lezbiyen teriminin; Eşcinsel kadın şair Sappho’nun yaşadığı Lesbos (Midilli) adasının isminden türetildiğin, duygusal, cinsel, erotik yönelimleri kendi cinsinden bireylere karşı olan kadınları tanımlamak için kullanıldığını, Transseksüel teriminin; hem erkek hem kadınlar için geçerli olup, kişinin iç dünyasında kendisini karşı cinsten biri gibi görmesi, hissetmesi olduğunu, Travesti teriminin; dış görünüş ve davranışlarıyla karşı cinse ait olma isteğini hisseden hem erkek hem kadın için geçerli bir kavram olduğunu belirterek;
Dernek tüzüğünün 2. maddesinde, derneğin amacı ve çalışma alanları olarak gösterilen ve 23 maddeden oluşan kavramlarda ahlak dışı olarak tanımlanabilecek bir husus bulunmadığından hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, Davalı derneğin Dernekler Kanunu 17. maddesi delaletiyle M.K.nun 60/2’nin uyarınca feshi talebidir.
Davaname ekinde davalı dernek tüzüğü, idari yazışmalar, C. Savcılığı soruşturma evrakları sunulmuş olup, İstanbul İl Dernekler Müdürlüğünden davalı dernekle yapılan tüm yazışma örnekleri celp olunmuş, dava konusu ihtilaf hakimin hukuk bilgisi dahilinde çözümlenebilecek hususlardan ise de, Yargıtay denetimine imkan sağlamak açısından dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve 14.04.2008 tarihli bilirkişi raporu dosyaya alınmıştır.
Davalı dernek vekili dosyaya sunduğu 18.07.2007 havale tarihli cevap dilekçesinin birinci sayfasının (B) bendinde “müvekkil dernek Lambda kelimesini açıklayan tüzük değişikliğini yapmış ve Dernekler Müdürlüğüne bildirmiştir. Mahkememiz dosyasına sunulan tüzük örneği bu değişikliği ihtiva etmeyen eski halidir.” Açıklamasında bulunmuş ise de davalı dernek vekilinin 29.05.2008 tarihli celse zaptına geçen imzalı beyanıyla, Dernekler müdürlüğüne verdikleri tüzüğün dosyadaki tüzükten farklı bir tüzük olmadığı derneğin amaçlarına ilişkin hiçbir değişikliğin de sunulmadığının beyan edildiği tespit olunmuştur.
Medeni Kanun 47/2 maddesi, amacı hukuka ve ahlaka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanamaz hükmünü, medeni kanun 59/1 ve Dernekler Yön. 5/2 maddeleri; Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar, hükmünü ihtiva ettikleri,
Medeni Kanunun 60. maddesi ise, verilen belgelerin en büyük mülki amir tarafından incelenip kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanmasının kuruculardan isteneceğini, bu istemin tebliğinden itibaren 30 gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmazsa en büyük mülki amirin yetkili Asliye Hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açılması C. Savcılığına bildireceği yönünde düzenleme getirmektedir. Bu hükümler nazara alındığında, Derneklerde tüzükte belirtilmiş olan amacın hukuka ve ahlaka aykırı olması halinde dahi fesih davasını açılmasının gerekip gerekmediği ve tüzel kişiliğin ancak bu dava ile mi sona ereceği tartışılabilir ise de, Dernekler Kanunu 30/b. Bendinde ayrım yapılmadan Anayasa ve Kanunla açıkça yasaklanan amaçları veya konusu suç teşkil eden fiilleri gerçekleştirmek amacıyla kurulmuş derneğin feshine karar verilmesini kabul ettiğinden M.K.nun 47. maddesinde belirtilen tüzel kişiliğin hiç kazanılmamış olduğu olgusu üzerinde durulmamıştır.
Bilirkişi 14.04.2008 tarihli raporunda Davanamedeki talebe dayanarak gösterilen olgular dikkate alındığında, derneğin feshi talebinin iki hukuki gerekçeye dayandığının görüldüğünü, bunlardan ilkinin derneğin isminde yer alan “Lambda” kelimesinin Türkçe karşılığına dernek isminde yer verilmesi, ikincisinin ise derneğin amacının hukuka ve ahlaka aykırılığı iddiası olduğunu, Dernek adında yer alan “Lambda” kelimesinin Türkçe karşılığına yer verilmemesinin M.K.nun 60/2 maddesine aykırılık teşkil etmediğini, ziraDernekler kanununun 31. maddesinin, Derneklerin defterlerinde, kayıtlarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumlarıyla yazışmalarında Türkçe kullanma zorunluluğunu öngördüğünü, söz konusu zorunluluğunun dernek isminde, Tükrçe olmayan kelime veya kelimelerin bulunmasını yasaklamadığını, dernek ismi bakımından sınırlamanın Dernekler kanunu 28. maddede yer aldığını, inceleme konusunu teşkil eden dernek isminin 28. madde hükmüne aykırılık teşkil etmesinin söz konusu olmadığını, dolayısıyla anılan hususun düzeltilmemesinin derneğin M.K. 60/2 maddesi hükmü uyarınca derneği feshine dayanak teşkil etmeyeceğini, Derneğin amacının hukuka olmasının, amacın emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine ve kişilik aykırı olması halini ifade ettiğini, amacın ahlaka aykırılığının ise toplumda yerleşmiş ahlak kurallarına diğer bir ifadeyle genel ahlaka (adaba) aykırı olması hali olduğunu, bu konuda değerlendirme yapılırken derneğin ana statüsünü teşkil eden tüzüğün tüm hükümlerinin, özellikle amacını gerçekleştirilmesi için tüzükte belirtilen çalışma biçimleri ve faaliyet konularını da dikkate almak gerektiğini, bu esaslara göre derneği tüzüğünün 2. maddesinde yer alan derneğin amacı ve dernek tüzüğünün 3. maddesinde yer alan derneği çalışmalarına ilişkin düzenlemelerin dernek üyelerinin toplumsal, sosyal ve ekonomik alanlarda yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmalarının teminine yönelik olduğunun, dolayısıyla dosya içeriği itibarıyla derneğin feshi talebinin hukuki dayanağının bulunmadığı sonucuna vardığını rapor etmiştir.
Ulusal Hukuk düzenlemeleri incelendiğinde; Anayasa 10. Md. “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınanamaz. Dernek organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” 12. Md.; “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” 13 md; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sepeblere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” 20. Md; “Herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” 33. Md; “herkes önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir. Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz. Dernek kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.” 41. Md; “aile Türk toplumunun temelidir. Ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” Anayasa 58. Md; “Devlet İstiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” 90/son md.; “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası Andlaşma hükümleri esas alınır.” hükümlerini içerdiği,
Uluslararası Hukuk düzenlemeleri incelendiğinde; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi md; 1-“Her insan özgür; onur ve haklar bakımından eşit doğar, Akıl ve vicdanla donatışmış olup birbirine karşı kardeşlik anlayışıyla davranır.” Md; 2- “Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş ya da benzeri başka bir statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bu bildiride öne sürülen tüm hak ve özgürlüklere sahiptir.” Md; 7- “Herkes yasa önünde eşittir. Ve herkesin ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır. Herkes bu bildiriye aykırı herhangi bir ayrımcılığa ve ayrımcılık kışkırtıcılığına karşı eşit korunma hakkına sahiptir.” Md; 8- Herkesin Anayasa ya da yasa ile tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.” Md; 16/3-“Aile, toplumun doğal ve temel birimidir ve toplum ve devlet tarafından korunur.” Md;20/1- “Herkes barışçıl toplanma, dernek kurma hakkına sahiptir.” Md;26/3-“Ana-babalar çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibidir.” Md;29-“Herkesin bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır. Herkes, hak ve özgürlüklerini kullanırken ancak başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeni ile gönenç ve gereklerinin karşılanması amacıyla yasa ile belirlenmiş sınırlamalara bağlı olabilir. Bu hak ve özgürlükler, hiçbir koşulda birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.” hükümlerini içerdiği,
Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin sözleşme incelendiğinde; Md; 2/1-“Bu sözlşemeye taraf her devlet kendi ülkesinde yaşayan ve yetkisi altında bulunan bütün bireylerin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya d abaşka fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum ya da başka bir statü bakılmadan hiçbir ayrım gözetilmeksizin bu sözleşmede tanınan hakları sağlamak ve bu haklara saygı göstermekle yükümlüdür.” Md.3-“bu sözleşmeye taraf devletler, bu sözleşmede yer alan bütün medeni ve siyasal haklardan erkeklerle kadınların eşit yararlanmasını güvence altına almakla yükümlüdürler.” Md;22/1-2 “Herkesin, kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girmek hakkı da dahil olmak üzere, başkalarıyla biraraya gelip dernek kurma hakkı vardır. Bu hakkın kurulmasına yasalar uygun olarak konulmuş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ya da kamu güvenliği, kamu düzeni bakımından ve kamu sağlığının, genel ahlakın korunması ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka sınırlama getirilemez” md. 23/1- “Aile toplumun doğal ve temel birimidir ve toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir.” Md;24- “Her çocuk ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet ya da doğum bakımından hiçbir ayrım gözetmeksizin, reşit olmayan kişi statüsünün gerektirdiği korunma tedbirlerinin ailesi, toplumu ya da devleti tarafından alınması hakkına sahiptir.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi incelendiğinde: md;8-“Herkes özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.” Bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesini müdahalesi; ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak Ulusal güvenliğin, kamu emniyetini koruması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçları ile ve ancak yasayla sınırlanabilir.”
A.İ.H.M nin uygulamaları nazara alındığında; A.İ.H.M nin, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 8. maddesinin 2. Fıkrası ile ilgili bölümde bazı şartlarda takdir hakkı tanıdığı, takdir hakkının kapsamının bağlama göre değiştiği ancak, çocukların korunması gibi konularda söz konusu payın özellikle geniş tutulduğu görülmektedir.
Örneğin; Toplum ahlakının korunması ile ilgili çocuklara yönelik müstehcen yayınların tartışma konusu yapıldığı Handyside-Birleşik krallık davasında (7.12.1976 tarihli) Taraf devletlerin iç hukukuna göre Avrupa çapında tek bir ahlak kavramı oluşturmanın mümkün olmadığına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca şunları belirtmiştir. “Ahlakın gerekleri konusunda ilgili kanunların benimsediği görüşler, özellikle bu konudaki görüşlerin hızla ve kapsamlı bir biçimde değiştiği günümüzde zamana ve mekâna göre değişkenlik göstermektedir.”
A.İ.H.M nin İngiltere’ye karşı 22.04.1997 tarihli X, Y ve Z kararının Transseksüellerin durumu ile ilgili olduğu, operasyonla Erkek olan başvurucunun, bir bağışçının spermleriyle yapay döllenme sonucu birlikte yaşadığı kadından olan çocuğun babası ve annesi olarak kaydedilmeleri için nüfus memurluğuna başvurdukları ve X.in Z.nin babası olarak kaydedilmesi talebinin yalnızca biyolojik babanın kaydedilebileceği gerekçesiyle reddedildiği, A.İ.H.M ye göre, transseksüellikle bağlantılı karmaşık sorunlar ve sözleşmeye taraf devletlerdeki farklı hukuksal durumlar nedeniyle, A.İ.H.s. m.8 den, biyolojik açıdan babası olmayan bir kişinin o çocuğun hukuken babası olarak tanınması yönünden taraf devletlerin bir yükümlülüğü olduğu sonucu çıkarılamaz. Bu nedene M.8 in ihlali söz konusu değildir.
A.İ.H.M nin, Avrupa insan hakları sözleşmesinin 11. maddesi (toplanma ve örgütlenme özgürlüğü) ile ilgili olarak verdiği Sigurjonsan kararında;
“Dernek kurma özgürlüğü, birden fazla kişinin belirli bir amaç için bir araya gelmesini ifade etmektedir. Söz konusu düzenlemeden, taraf devletlerin hukuk düzenlerinde bir araya gelmeye olanak sağlayıcı düzenlemelere yer vermesi yükümlülüğü ortaya çıkmakta ise de; hangi koşullar altında tüzel kişiliğin kurulabileceği her taraf devletin iç hukukuna giren bir konudur. Dernek ve sendika kurma ve üye olma özgürlüğü, aynı zamanda dernek ve sendika kurmaya veya üye olmaya zorlanmama özgürlüğünü de içerir.” (Yararlanılan eser: A.İ.H.S: ve uygulanması, Prof. Dr. Durmuş Tezcan)

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında davaya konu derneğin amacının hukuka veya ahlaka aykırı olup olmadığı hususu ele alındığında;
Toplumsal yaşam bir düzeni gerektirir. Bütün varlığı, çevresini egemenliği altına almaya yönelik duygu ve düşüncelerle yüklü olan insan, bizzat kendisini de kendi egemenliği altına alarak benzerleri ile ilişkilerini de bilinçli bir planlamaya sokmak zorunda kalmıştır. Nitekim ilkel dönemlerde bile toplumsal düzeni sağlamaya yönelik kurallar ve kaidelerin ortaya konulduğu anlaşılmakta olup toplumsal barışı sağlamaya yönelik olarak konulan bu kuralların en önemlilerinden biri de hukuk kurallarıdır. Gerçekten hukuk; din, ahlak ve örf gibi diğer sosyal kuralların yanı sıra toplumda düzeni sağlar ve insanların birlikte yaşama iradelerini pekiştirir. Hukuk; niteliği gereği insanların birbirleriyle olan ilişki ve davranışlarında tipik olanı düzenler, insan davranışlarının bireysel özelliklerinden doğan değişik görünümlerini, bireylerin belli yaşam durumlarında yerine getirecekleri ve ancak somut vicdani kararlarıyla belirlenecek davranış biçimlerini soyut-kavramsal normların içine alamaz.
Buradan bireyler için özgürce davranabilecekleri bir davranış alanı çıkar ki, bu alan hukukun koruyuculuğu altında bulunduğu için, böylece bireyler ahlaka uygun kararlar alıp gerçekleştirmek olanağına kavuşurlar. Hukuka uygun davranış aslında ahlakında bir sitemidir.

Genel ahlak kuralları, insanlığın varoluşundan bu yana her toplumda kendine özgü bir şekilde ve içinde bulunulan zamanın koşullarının ortaya koyduğu, değişken arz edebilen, tıpkı hukuk kuralları, din kuralları ve görgü kuralları gibi insanlar arası ilişkileri düzenleyen, bireylerin öznel ahlak anlayışlarının üzerinde ve toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından tasdik edilmiş ve benimsenmiş olan, yazılı olmayan ancak nesilden nesile aktarılarak oluşturulmuş kurallardır.
Davalı derneğin kurulmasının toplumumuzun genel ahlakına aykırı olup olmaması hususunda somut olaya uygulanabilecek istatistiki bir ölçek ve yüzde bulunmasa da, toplumumuzda Ataerkil aile yapısının güçlü bir şekilde mevcut olması, Aile mefhumuna atfedilen kutsiyet, akraba bağları, din ve görgü kuralları, söz konusu farklı cinsel yönelim sahibi erkek ve kadınların azlığı ve bu tür taleplerin dillendirilmeye başlanması olgusunun çok kısa bir döneme tekabül etmesi ve hatta ülkemizin kırsal kesiminden ziyade sadece metropol şehirlerde ortaya çıkmış bulunması hususları hep bir arada değerlendirildiğinde, toplumun aşağı yukarı tamamına yakın bir kesimi tarafından tasvip edilmeyen, ahlaka ve edebe aykırılık olarak kabul edilen ve nitelendirilen bir yapı arz ettiği söylenebilir.
Ulusal yasal düzenlemelerimizde, başta Anayasamız olmak üzere Erkek ve Kadın cinsiyeti dışında farklı bir cinse yer verilmediği, M.K. muzun 40. maddesinde yer alan cinsiyet değişikliğine dair maddenin transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olması ve üreme yeteneğinden sürekli yoksun bulunulduğunun resmi sağlık raporuyla belgelenmesi ve verilen izne bağlı olarak cinsiyet değiştirme ameliyatı gerçekleştirildiğinin resmi sağlık kurulu raporuyla doğrulanması halinde nüfus sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına amir bir hüküm olduğu, bunun dışında kalan farklı cinsel yönelim sahibi kişilerle ilgili herhangi bir kanuni düzenlemenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uluslar arası yasal düzenlemeler dikkate alındığında, toplum ahlakının korunması, çocuklara yönelik cinsel istismar başta olmak üzere transseksüellikle bağlantılı karmaşık sorunlarda ve hatta dernek kurma özgürlüğü konusunda sözleşmeye taraf üye ülkelerin farklı hukuksal uygulamalar dikkate alınarak her taraf devletin iç hukukunu ilgilendiren bir konu olduğunun belirtildiği görülmektedir.


Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda somut olay bilirkişi raporu ile birlikte ele alındığında;
Bilirkişi raporunda, davalı derneğin adında yer alan “Lambda” kelimesinin Türkçe karşılığına yer verilmemesinin M. K. nun md. 60 / f.2 kapsamında hukuka aykırılık teşkil etmemekte olduğunu, Dernekler Kanunu’nun 31. maddesinde derneklerin defterlerinde, kayıtlarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumlarıyla yazışmalarında Türkçe kullanma zorunluluğu öngörüyorsa da, söz konusu zorunluluğun dernek isminde Türkçe olmayan kelime veya kelimelerin bulunmasını yasaklamadığını, dernek ismi bakımından sınırlamanın Dernekler Kanunu’nun 28. maddesinde yer aldığını, inceleme konusunu teşkil eden dernek ismini Dernekler Kanunu madde 28 hükmüne aykırılık teşkil etmesinin de söz konusu olmadığını belirtmiştir.


Dernekler Kanunu’nun 31. maddesi incelendiğinde, “kayıt ve yazışma dili” başlığı altında “dernekler, defterlerinde ve kayıtlarında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumlarıyla yazışmalarında Türkçe kullanırlar.” şeklinde düzenlendiği ve bu haliyle de dernek adının Türkçe olması zorunluluğunun bulunduğu, zira söz konusu düzenlemenin dernek adını da ihtiva eder şekilde düzenlendiği (dernek adının Türkçe karşılığının dernek isminde bildirilmesi gerektiği) anlaşılmakla bilirkişi görüşüne mahkememizce iştirak olunmamıştır. Bilirkişi raporunda, dernek tüzüğünün 2. ve 3. maddesinde yer alan, derneğin amacı ve çalışmalarına ilişkin düzenlemelerin bir bütün olarak dikkate alınması halinde dernek üyelerinin toplumsal, sosyal, ekonomik alanlarda yardımlaşma ve dayanışma içinde olma amacını taşıdıkları rapor edilmiş ise de, dernek tüzüğünün 2. maddesinde derneğin amacı başlığı adı altında23 ayrı madde halinde sıralanan amaçları ile bu amaçların hayata geçirilmesini temin için tüzüğün 3. maddesinde 16 ayrı madde olarak açıklanan dernek çalışlmaları hep birlikte incelendiğinde, raporda belirtildiği gibi dernek üyelerinin toplumsal sosyal, ekonomik alanlarda yardımlaşma ve dayanışma içinde bulunmalarını temin edecek maddelerin yanı sıra, bu amaçlarını aşar şekilde maddelere de yer verildiği gözlemlenmiştir.
Şöyle ki, Anayasamızın 10. maddesi, herkesin kanun önünde eşit olduğu, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamayacağı hükmünü amir olup davalı dernek mensuplarının da kadın ve erkek sıfatlarıyla bu hükme tabi oldukları, Anayasal düzenlemede kadın ve erkek cinsiyetinin yanı sıra farklı bir cinsiyet tanımı bulunmadığına gore sadece cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gözetilerek oluşturulucak örgütlenmenin söz konusu maddenin ozone ve ruhuna ve amaçladığı eşitlik kuralına aykırılık teşkil edeceği,
Deneğin amaçları bölümünün hemen hemen tüm bentlerinde davalı dernek mensuplarının kendi cinsel eğilimlerinin tüm toplum katmanlarında eğitici programlar organizasyonu suretiyle teşviki ve propogandasının yapılmasının ön plana alındığı gözlemlenmekle, söz konusu bu çalışmaların yasal ve Anayasal yapıya aykırı olarak azınlığın çoğunluğa tahakkümü sonucu doğurucak şekilde ve anayasamızın 41.maddesinde belirtilen Ail eve çocuukların, Anayasamızın 58. maddesinde belirtilen gençlerin hak ve özgürlüklerini tehlikeye girmesine neden olunacağı,
Anayasamızın 42/3 maddesinde, eğitim ve öğretim atatürk ilkeleri ve İnkılapları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göredevletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz. Eğitim ve öğretim hürriyeti Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz” hükmü nazara alınmadan, derneği amaçları bölümünün (a), (d), (L) bentlerinde konu ve içerik belirtilmeden eğitici faliyetlerden söz edildiği, derneğin çalışmaları bölümünün (e) bendinde yine konu ve kapsam belirtilmeden her düzeyde eğitim ve öğretim kurumu, dershane, kurs açılacağından söz edildiği görülmüş olmakla, derneklerin her konuda ve her düzeyde eğitim ve öğretim kurumu, dershane ve kurs açmak taleplerinin yasal ve Anayasal dayanağının mevcut olmadığı, sadece dernekler kanununun 26. maddesinde belirtildiği üzere, eğitim ve öğretim faliyetleri için yurt, pansiyon açabilicekleri, bununda bağlı bulunan mülki amirin izinine tabi olduğunun göz ardı edildiği tespit olunmuştur.
Sonuç olarak; tüm dosya muhtevası nazara alındığında, davalı derneği adında yer alan “Lambda” kelimesinin Türkçe karşılığının dernek isminde öncelikle belirtilmemiş olması, ayrıca davalı dernek tüzüğünün 2. maddesinde belirtilen amaçlar ve bu amaçların uygulanmasına yönelik dernek tüzüğünün 3. maddesinde balirtilen çalışmalar bölümlerinde geçen ve yukarıda belirtilen “hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmüne ve T.C. anayasasının 41 maddesinde belirtilen “Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler araında eşitliğe dayanır. Devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ve uygulamasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kuarar” şeklindeki emredici hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiği dolasıyla T.C. Anayasasının 33/3 maddesi ile A.İ.H.S. nin 11/2 maddesinde belirtilen dernek kurma özgürlüğü kısıtlanabileceği “genel Ahlak ile başkalarının hürriyetlerinin korunması” durumlarının kapsamına girdiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, davalı derneğin dernekler kanununun 17.maddesi delaletiyle M.K. nun 60/2. maddesi geregince feshine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
1. Davanın kabulüne, lambda İstanbul, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, travesty, transeksüel kadın ve Erkekler arası dayanışma derneğinin 5253 sayılı dernekler kanununun 17. maddesi ve M.K. nun 60/2 maddesi gereğince FESHİNE
2.Kararın kesinleşmeşmesinden sonar gereği yapılmak üzere bir suretinin C.başsavcılığı kanalıyla İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne gönderilmesine,
3.Harç alınmasına yer olmadığına,
4.Yapılan 218.00 YTl mahkeme masrafının davalıdan tahsiline,
5.Davalı dernek ve yetkililerinin vekillerinin yüzüne karşı C.savcısı huzurunda kararı tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29.05.2008
Katip Hakim 28503