Mesajı Okuyun
Old 31-07-2007, 12:59   #6
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Zeynepcnk,

Tartışılması gereken güzel bir konu, teşekkürler.

Alıntı:
Yazan THS Röportajları 2-Doç.Dr.Şükran Şıpka Röportajı
Boşanmaya ilişkin hukuki düzenleme hakkındaki düşünceniz nedir? Boşanmanın idari işlem haline getirilmesi hakkında ne düşünürsünüz? Mesala noter veya idari bir memur huzurunda, taraf ortak iradelerinin açıklanmasıyla boşanmaya karar verilebilmeli midir? Yarar ve sakıncaları neler olabilir? Boşanma ile ilgili hukuki prosedür sizce nasıl olmalıdır?

Boşanmaya ilişkin hukuki düzenlemenin yakın zamanda değiştirilmesi gerektiğini savunuyorum. Ancak bu görüşüm, boşanmanın idari işlem haline getirilmesi, noter veya idari bir memur huzurunda, taraf ortak iradelerinin açıklanmasıyla boşanmaya karar verilebilmesi şekli için değildir ve bana göre bu durum henüz sakıncalıdır. Halen en demokratik ülkelerde bile böyle bir sistem yoktur. Sadece bazı İslam ülkelerine mahsus bir boşanma sistemidir.

Avrupa Birliği içinde aile ve boşanma hukuku alanında bazı çalışmalar var. Çeşitli ülkelerden akademik kadroların oluşturduğu ve 2002 yılında faaliyete geçen AB aile hukuku çalışma komisyonunun (CEFL) iki yılda bir yapılan toplantılarında, tüm AB ülkelerinde uygulanmak üzere bazı prensip kararları alınmaktadır. (bkz. www. 2.law.uu.nl/priv/cefl/Reports/Principles%20-%20English.pdf ).

Bu prensip kararlarında öne çıkan hususlar, her ülkede aynı boşanma nedenlerinin yer alması, kusur ilkesinin kaldırılması, fiili ayrılık sürelerinin kısaltılması, anlaşmalı boşanmada düşünme süresi tanınması, aile mediasyonunun zorunlu tutulması, tarafların ve çocukların hakim tarafından dinlenmesi zorunluluğu, boşanma sonrası nafakanın ihtiyaca ve hakkaniyete göre düzenlenmesi, ve nihayet, Avrupa Birliği’nde Aile Hukuku kurallarının uyumlaştırılması ile birlikte, eşlerin farklı devletlerde birbirinden farklı boşanma sonuçları elde etme çabalarının engellenmesi, yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine gerek kalmadan her ülkede uygulanabilmesidir.

Ben de bu Haziran ayında Norveç-Oslo’da yapılacak olan komisyonun üçüncü toplantısına dinleyici olarak katılacağım. Türkiye’den ilk başvuran ben olmuşum, onun için çok ilgilendiler ve gelecek toplantıda tebliğ sunmamı istediler.

Sonuç olarak, her ne kadar aile hukuku en “milli hukuk dalı” olarak tanımlansa ve bir ülkenin sosyal yapısını, kültürünü, geleneğini yansıtsa da, aile hukukumuzun da artık uluslar arası hukuk ile uyum sağlaması gerektiğine inanıyor ve bu AB – CEFL toplantısını önemsiyorum. Özellikle sınır ötesi evliliklerin artması, boşanma yargılamasının özelliği, boşanma öncesi eşlerin mediasyona tabi tutulması, çatışmalı boşanmaların mümkün oldukça anlaşmalı boşanmaya dönüştürülmesi süreçlerinin bizi de AB aile hukuku prensiplerine yaklaştıracağı inancındayım.

Tüm bu nedenlerle, ülkemizde de boşanma nedenlerinin “kusur ilkesi”nden bağımsız olarak sadece “fiili ayrılık” ve “anlaşmalı boşanma” nedenleri ile sınırlandırılması gerektiği kanaatindeyim. Bu yasal değişikliğin bir an önce yapılması gerekir. Buna karşılık mali sonuçlarda evliliğin süresi, tarafların kusur durumu, eşlerin geliri ve mağduriyeti kriterlerine dayalı, belirli süreli yeni bir nafaka sistemi oluşturulmalıdır. Aile Mahkemelerinin kurulması ise bu süreçte çok isabetli olmuştur.