Mesajı Okuyun
Old 07-12-2009, 16:54   #12
TRINITY

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/10867
Karar: 2006/852
Karar Tarihi: 06.02.2006

İPOTEĞİN KALDIRILMASI DAVASI - MİRASÇILARDAN BİRİNİN MİRASÇILIK SIFATIYLA AÇTIĞI DAVA - ELBİRLİĞİ İLE MÜLKİYETTE BİR ORTAĞIN TEK BAŞINA DAVA AÇABİLMESİ - DİĞER ORTAKLARININ OLURUNUN ALINMASI GEREĞİ - İPOTEĞİN NE İÇİN KONULDUĞUNUN TESPİT EDİLEMEMESİ

ÖZET: Tereke elbirliği mülkiyet rejimine tabidir. Her ne kadar bir ortağın tek başına dava açabileceği yasa değişikliğinden sonra olanaklı hale gelmiş ise de davaya devam edilebilmesi için öteki ortaklarının olurlarının sağlanması veya miras şirketine temsilci atanması ve davanın temsilci aracılığıyla sürdürülmesiyle mümkündür. Yoksa elbirliği mülkiyetine tabi ortaklıkta ortaklardan birinin tek başına açacağı davanın dinlenme olanağı yoktur.

(4721 S. K. m. 640) (1086 S. K. m. 39, 40)

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.10.2004 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.09.2005 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava; 326 ada 3 parsel sayılı taşınmaz kaydı üzerine konan ipotek reddinin kaldırılması istemine ilişkindir.

Mahkemece; dava ret edilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Burada öncelikle davacı Gülistan'ın tek başına dava açıp açamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. Dava kayıt maliklerinden Fevkiye mirasçısı sıfatıyla açılmıştır. 01.03.1968 tarihinde ölen kayıt maliki Fevkiye' nin davacı dışında başkaca mirasçıları da bulunmaktadır. Tereke elbirliği mülkiyet rejimine tabidir. Her ne kadar bir ortağın tek başına dava açabileceği yasa değişikliğinden sonra olanaklı hale gelmiş ise de davaya devam edilebilmesi için öteki ortaklarının olurlarının sağlanması veya miras şirketine Türk Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca temsilci atanması ve davanın temsilci aracılığıyla sürdürülmesiyle mümkündür. Yoksa elbirliği mülkiyetine tabi ortaklıkta ortaklardan birinin tek başına açacağı davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece öncelikle değinilen eksiklik giderilmelidir.

Diğer taraftan, 326 ada 3 parsel sayılı taşınmazın paylı maliklerinden Ayetulllah ile Ratibe' ye Hazinenin kayyum tayin edildiği görülmektedir. Davada kayıtlardaki ipotek rehninin kaldırılması istendiğinden Ayetullah ve Ratibe'nin kayyumu Hazine taraf olmadan davanın görülme olanağı da yoktur.

Somut olayda; gerek Tapu Sicil Müdürlüğü yanıtından, gerekse eski yazılı kayıtlar üzerinde yaptırılan tercümeden ipoteğin kimin yararına ve hangi nedenle konulduğunun açıklanamadığı anlaşılmaktadır. İpoteğin nedeni olan evraklar da temin edilememiştir. Gerçekten ipotek rehninin kaldırılmasına ilişkin davanın rehin alacaklısına yöneltilmesi gerekmekte ise de rehin alacaklısının kim veya kimler olduğunun belirlenemediği bu gibi durumlarda davanın Kanunun tapu sicilini tutmakla görevlendirdiği devleti temsilen Maliye Hazinesine yöneltilmesi yeterlidir. Mahkemece taraf teşkili yöntemine uygun biçimde tamamlattırılmalı, gerek görülürse kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, kayıtlara 1927 yılında konan ipotek şerhinin davanın açıldığı tarihe göre ilgilisine bir yarar sağlayıp sağlamadığı, günümüze taşınmasının bir anlamı kalıp kalmadığı yönü üzerinde durulmalı, yargı yerinin sorunlara çözüm bulması gereken merci olduğu düşünülerek sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Bütün bu hususlar bir yana bırakılarak davanın yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın iadesine, 06.02.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)