Mesajı Okuyun
Old 04-01-2004, 23:42   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Mutlu Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar

Genç avukatlarla gizli konuşmalar


(*) “Avukatın Kitabı” Av. Ali Haydar Özkent – İstanbul Barosu Umumi Katibi (1887 –1961)
İstanbul Barosu Web sayfasından alınmıştır


1-

Bu faslı yazmağa neden lüzum gördük? Yolun çoğunu aldığımız ve önümüzde pek azını bıraktığımız şu sıralarda, genç arkadaşlarım, sizinle gizli bazı şeyler konuşmak istiyorum. Bu konuşacaklarımızın kanunlarda, kitaplarda yeri yoktur. Kanunlarda, kitaplarda, meslek an'anelerinde yeri olan şeyleri bundan evvel yazdık. Şimdi konuşacaklarımız, san'atın daha temiz, daha temiz, daha rahat ve daha verimli yapılması için ne gibi şeylerin gerek olduğuna, nasıl hareket edilmesi icap ettiğine dairdir. Yani biraz da maddî taraf. Baroya ayak atarken bunları bize toptan söyliyen olmadı. Bir kitapta da yazılmış görmedik. Adliye sarayında eski bir üstattan konuşma esnasında tesadüfen işittiğimiz bir söz, Öteki birinden duyduğumuz bir şikâyet ve bir figan, Disiplin Meclisinde geçen bir vak'a, bir kıvılcım... Nihayet yirmi iki senelik bir tecrübe bunları bize öğretti. Nice arkadaşlar biliriz ki işin değil fakat angariyenin çokluğundan ve kazancın azlığından şikâyet ederler. Kıymetli zamanları, hattâ sıhhatleri şunun elinde oyuncaktır. Zayıf iradeli olduklarından kendilerini bedava kullandırır, iş sahiplerinin esirleri derecesine düşürürler. Hülâsa rahat yüzü görmezler ve yarınlarından emin değildirler. Bu gizli fasılda konuşmak istediğimiz şeyler, mesleğinize, haysiyetinize toz kondurmamak, sıhhatinizi bozmamak, yazıhanenizi kapayıp ta çıktığınız zaman geniş bir nefes almak, yarını düşünmiyerek yemek masasında karınız ve çocuklarınızla kedersiz ve neş'eli bir yemek yemek, geceleri rahatça bir uyku uyumak ve ertesi günü korkusuz ve sağlam, işinize başlayabilmek için lâzım gördüğüm şeylerdir. Bab, fasıl ayırmaksızın ve hiç bir tasnife tâbi tutmaksızın bunları, kafamda doğduğu gibi, sıralıyorum. Bu gizli konuşmalar, genç meslekdaşlarım, yalnız sizin içindir. Eskiler ne ise odur. Onlar bu yazıları okurken geçmişe teessüf etselerde geri dönmek ellerinde değildir. Sizler, mesleğe yeni başlıyorsunuz. Dikkat ederseniz iş sahiplerine, işlere, hâdiselere kendinizi ezdirmezsiniz.

901 - Müvekkillerle teklifsizlikten sakınınız.

Mesleğin veriminin birinci sırrı, müvekkil ile teklifsiz olmamaktır. Bu, hiç şaşmayan bir düsturdur, iş sahiperile aranızda bir mesafe bırakınız. Müvekkil yazıhanenize girerken bir kahvehaneye, bir sinemaya girer gibi girmemelidir; hele bir sigara veya kahve içmek, dedikodu ve boşboğazlık etmek için hiç gelmemelidir. Ona his ettirmelisiniz ki yazıhanenizde yalnız iş konuşulur. Davaya, hukuka dair görüşülür ve her yardıma bir karşılık beklenir. Hattâ yazıhanenizin dışında dahi onlara bu hissi veriniz. Hülâsa, iş sahiplerile can ciğer, sıkı fıkı, teklifsiz olmayınız. Teklifsizlik, meslek haysiyetinizi kırar, iş sahiplerine kendinizi oyuncak eder ve sizi bedava çalıştırır.

İnsanlar çok tuhaftır. Başkalarını bedava çalıştırmaktan zevk alırlar. Sizde bu emellerini gıcıklayan bir yumuşaklık görünce istismar etmek isterler. Bunun başlıca sebebi de teklifsizliktir, işlerini gördürmek için arkadaşlıktan, dostluktan bahsederler. Öyle vaziyet alırlar, öyle dil kullanırlar ki ücret istemeğe utanırsınız. Öyle kurnaz müvekkiller vardır ki ücreti önlemek için sizi bir eğlentiye çağırır, yahut evinde veya lokantada bir iki yemek yedirir, meyliniz varsa bir kaç kadeh rakı ile çakır keyif ederler. Artık dost oldunuz. Para isteyemezsiniz. Halbuki siz o işten alacağınız ücretle yüz defa daha iyi yemek yer, daha iyi eğlenirsiniz.

Bu kadar değil. Eğer sizinle samimî dost gibi görüşen o adamın minnettar kalacağını, insanca yardımınızdan dolayı size karşı sevgi ve saygı besleyeceğini sanıyorsanız aldanırsınız. Ah, insan denilen mahlûk, ne muammadır? Ne karışık, ne bilinip anlaşılamıyan bir varlıktır. Böyle bedava çalıştırdıkları ilim adamlarına hörmet edecekleri yerde onlarla eğlenir, eğilmiş gördükçe sırtlarına daha ziyade binerler, insan ruhunun en çirkin bir yüzüde, zayıfı, yumuşağı ezmektir. Kendinizi ezdirmeyiniz. Yerlere kadar eğilmeyiniz. Bir ziyafet, ufak bir menfaat mukabilinde ilminizi, seciyenizi oyuncak etmeyiniz. Yardımınızın mukabilini almak, işinizde şerefli bir adam gibi saygı ve sevgi görmek isterseniz, herkese ve bilhassa davalarını aldığınız, istişarelerini yaptığınız adamlara kendinizi dirhem dirhem ve fakat kibarca satınız. Teklifsizlik, bunun birinci düşmanıdır. Müvekkillerle teklifsiz olmayınız.

Şimdi içinizden şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum: Yeni işe başladık, fazla kafa tutarsak iş bulamayız. Onun için iş sahiplerinin suyuna gitmeliyiz... Bu çok yanlıştır, iş sahipleri, siz yumuşadıkça sertleşir, siz arkalarından koştukça kaçarlar. Dava almanın, müvekkil tutmanın, namus dairesinde para kazanmanın yolu başkadır, iyi bir tahsil görmüş, avukatlık için lâzım gelen vasıfları haiz bulunmuş iseniz, daima okuyor, çalışıyor ve dürüst hareket ediyorsanız er geç meydan sizindir. Çabuk avukat olunmaz, acele ile para kazanılmaz, müvekkilinize kendinizi ezdirip kan ter içinde boşuna çalışmaktan ve sonunda sıhhatinizi, haysiyetinizi kaybetmekten ise yazıhanede oturup kitap okumak, yahut ta mahkemelere ve konferanslara gidip bir kaç faideli söz dinlemek daha hayırlıdır.

Meslekte vakarınızı muhafaza ediniz, müvekkillerinizle aranızda mesafe bırakınız, fazla teklifsiz olmayınız, hattâ zaruret olmadıkça ve en aşağı on defa davet etmedikçe yemeğini yemeyiniz, derken yazıhaneye her gelene kafa tutunuz, çalım satınız demek istemediğimi elbette anladınız. Avukat, maddî hayatta muvaffak olmak için sempatik olacak, kibirli ve çalımlı olmıyacak, herkesi kendisinden soğutacak hallerden, sahte vakarlılıklardan sakınacaktır. Bu, muvaffakiyetin alfabesidir. Fakat ayni zamanda bir ilim adamına yakışan ciddiyet ve vakarı da gösterecektir. Müvekkiller böylelerini arar, böylelerine sarılır ve böylelerine ücret verilir. Onlardan yardımınızın mukabilini almak, itimat görmek isterseniz sarmaş dolaş olmayınız. Sizi boşu boşuna döndürür, boynunuza zincir takar ve çabucak yıpratırlar, iyi çocuktur, derler amma, bıyık altından gülerler. Mühim bir iş çıktığı zaman, kendisini idare etmeyi bilen başka avukata müracaat ederler, kendilerinden iyi bir avukat istiyene başkalarını tavsiye ederler. Çünkü siz kendisine mühim işi becerecek, kendisini ağır satacak bir kıymet göstermemiş oldunuz.

Meslekte bu dereceye düşmekten çok sakınınız, işe bir kere böyle başlar ve böyle bir nam alırsanız sonuna kadar küçük, orta kalır ve hiç bir zaman büyük ve zengin bir avukat olamazsınız.


Devamı var......................>