Mesajı Okuyun
Old 24-05-2012, 00:20   #2
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. OnurO
Sevgili Meslektaşlar,

Belçikalı müvekkil 2007 senesinde bir emlak danışmanı ile bir tapunun kendi üzerine geçirilmesi, ordudan gerekli izinlerin de alınması hizmetini müteakip ise müvekkilimin üzerine geçirilmesi şartlarını kapsayan sözleşme imzalıyorlar. Bu sözleşmede müvekkilim alıcı olarak, emlakçı ise satan adına temsilci olarak yer alıyor. Müvekkilim ödemeyi yaptıktan sonra emlakçı sahibi olduğu şirketin üzerine tapuyu devralıyor. Daha sonra şirketin içerisinde yaşanan ihtilaflar nedeniyle emlakçının diğer ortağı tasarrufun kısıtlanmasına yönelik bir dava açıyor ve şirketin tüm malvarlığı üzerine (bizim tapumuz da dahil) cebri satışı da engelleyen tedbir koyduruyor. Geçen 5 senelik zarfta da müvekkilim tapuyu alamıyor ve üzerine tescil edilmesi için bize başvuruyor.

1. Aradaki yazılı sözleşme gereği inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil davası açılabilir mi?
2. Davada husumetin şirkete mi, emlakçıya mı yoksa her ikisine birden mi yöneltilmesi gerekir?

Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim.

Anlaşılan o ki askeri izin gereken koruma bölgeleri civarında olan bir taşınmaz dava konusu.

Sözleşmeyi yanlış anlamadıysam; müvekkiliniz yabancı olduğundan askeri birlik izni çıkmayacaktı.

Sırf bu izin verilebilsin diye taşınmazın önce emlakçı üzerine tescil edilmesi gerekti.

Bu izin alındıktan sonra ise emlakçı müvekkilinize taşınmazı devredecekti.

Sırf bu nedenle taşınmaz parasını müvekkiliniz verdi ancak taşınmaz tescil olmadı.

Ortada yazılı sözleşme de mevcut.

sözleşmenizin içeriği belli olmasa da ortada inançlı işlemin karakteristik bir örneği olduğu kesindir. Zira inanç sözleşmeleri genelde kanunu dolanma, mal kaçırma gibi pek de iyi niyetli olmayan sonuçlara ulaşmak için yapılır.

İnanç sözleşmesinin yazılı delil ile ispatı şarttır ve ortada yazılı sözleşme olduğuna göre ispat hususunda sorun da yaşamazsınız.

Bu tip bir dava inançlı işlem sözleşmesinin tarafı olan kişi ile o anki tescil maliki aleyhine birlikte açılmalıdır.

Tabi ki bu davada tapu siciline güven ilkesi geçerlidir.İnançlı işlemin tarafı ile tapu maliki farklı ise davacı, tescil malikinin kötü niyetini ispatlamalıdır.

Ancak olayınızda emlak danışmanının sözleşmede temsil ettiği şahıs şu an taşınmaz maliki görünen şirket ise davayı sadece bu şirkete yönlendirmelisiniz.

Öte yandan danışmanın sözleşme bakımından temsil yetkisi yok ise vekaletsiz iş görme hükümlerine göre davalıların kim olacağını belirleyin.

Ancak müvekkilinizin yaptığı sözleşmede danışman gerçek kişi vekil sıfatı ile hareket etmiştir. Kime vekaleten hareket ettiği yazılı değildir.

Dolayısı ile danışman kime vekaleten sözleşmeyi imzalamış ise davalı o olmalıdır. Şu andaki tescil maliki şirket de davalı gösterilmelidir.

Tabi davayı "inançlı işleme dayalı tapu iptali-tescil, olmaz ise ödenen bedelin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iadesi" talepli açmanız lehe olacaktır.

Ancak kanaatimce tapu iptali talebi o anki tescil malikine, bedel iadesi talebi ise sözleşmenin karşı tarafına yönlendirilecek bir talep olsa gerektir. Zira malik değişmiş ise tapuyu davadan önce devretmiş olan kişi aleyhine tapu iptali hükmü kurulması anlamsız olur.

Selamlarımla..