Mesajı Okuyun
Old 17-02-2002, 02:10   #3
Adm

 
Varsayılan YNT:insanca yaşama hakkı,hürriyet

Sayın Özbulgur,
Günlük hayatımızda sürekli yaşadığımız bu basit nitelikteki olayların (küfür, hakaret, tehdit, itiş kakış) ben Türk Hukukundaki yargılamalarını "dünyanın en pahalı, en gecikmiş ve en zahmetli elde edilen özrü" olarak nitelendiriyorum. Bu da ne demek derseniz açıklayayım:

Bu bahsettiğimiz eylemlerin hepsi Türk Ceza Kanuna göre suçtur. Hatta bu suçu işleyenlere kanundaki ilgili maddelerde karşılığında ceza olarak ne yazdığını okursanız eminim ki ilk etapta verilebilecek en büyük cezayı vermiş olursunuz, zira bugün birine -affınıza sığınarak- "ulan" demek 3 aya kadar hapis "sen hırsızsın" demek 3 seneye kadar hapis cezasını gerektirir.

Fakat bu noktada önümüze çok ama çok önemli bir "ANCAK...." çıkıyor ve bu "ANCAK"ın çıktığını da sanırım tahmin ettiniz çünkü herhalde birine "ulan" dediği için 3 ay hapis yatan kimse ne duymuş ne de görmüşsünüzdür. Şimdi bu nasıl oluyor gerçekten enteresan ama lafı uzatmayacağım Ceza İnfaz Kanunu adını verdiğimiz bir yasa, Türk Ceza Kanununun bazı maddeleri, Yargıtay'ımızın benim katılmadığım yerleşmiş içtihatları, yargıdaki işyükü gibi çok çeşitli unsurlar bir araya geliyor ve kanunda bu kadar ağır cezalar öngörüldüğü halde, ilginç şekilde bu cezalar hiçbir zaman uygulanmaya geçmiyor.

Şimdi bu durumda bunlar suç değil mi? Evet hala suçlar. Dolayısıyla halen bu eylemlerle ilgili yargı yoluna başvurabilirsiniz. Ama başınıza neler geleceğini anlatayım, başvurup vurmayacağınıza siz karar verin:

1- Şikayetinizi büyük itibarla şahsi dava yolu ile değerlendirmek durumunda kalacaksınız, bu nedenle davacı olarak her davaya gitmek zorunda kalacaksınız, aksi taktirde davanız düşecek. Yargılanan kişi ise ilk celse gelip ifade verdikten sonra bir daha adliyeye uğramayacak bile.
2- İstanbul için konuşursak bu davanız 1-1.5 yıl arası sürecek (Karşı tarafın savunmasına göre uzayabilir). Birinci maddedeki durumu bu madde ile tekrar değerlendirirsek ya avukat tutmak zorunda kalacaksınız (davanız ne kadar basit olursa olsun, 1.5 yıl sürecek bir dava için avukat sizce ne kadar ücret ister?) ya da işinizi gücünüzü bırakıp 1.5 yıl davaları siz bizzat takip edeceksiniz. (Karşı tarafın tebligat adresini bulamazsanız 5 yılı da göze alın)
3- Karşı taraf muhtemelen bu davaya çok sinirlenecek size karşı dava açacak. O dava ile de ayrıca uğraşacaksınız.
4- Yargıç Ceza Kanunundaki hükümler gereği her celse sizi barıştırmaya çalışacak.
5- Sonunda hiçbirşey olmayacak. Davanızı ispat etseniz bile sanığa birkaç ay hapis cezası verilecek, önce paraya çevrilecek sonra ertelenecek. Ya da avukat tutmazsanız bir şeyleri atlayacaksınız, süreleri kaçıracaksınız vb. sanık siz haklıyken usuli nedenlerle beraat edecek.
6- Hangisi olursa olsun, siz aylarca uğraştıktan sonra bu sonucun çıkmasına çok kızacaksınız, bu defa manevi tazminat davası açacaksınız.
7- Bu dava da 1-2 yıl sürecek sanık (bugünkü parayla) 50 milyon manevi tazminata mahkum olacak.
8- Ancak sanık mahkum olduğu parayı ödemeyecek. Siz daha da kızacaksınız icra ile uğraşmaya başlayacaksınız.
9- İcra giderleri size bir 10 katı daha paraya ve 6-8 ay zamana mal olacak ve sonunda 50 milyon paranızı (o para pul olacak tabii enflasyon karşısında) alacaksınız.
10- 4-5 yıl sonunda vardığınız bu nokta sizi tarifsiz mutlu edecek.
ya da
11- Bu 10 basamağın herhangi bir noktasında (muhtemelen sonlara doğru) sanık araya birini sokup sizden özür dileyecek ve siz de lanet olsun deyip, o noktaya kadar olan tüm zaman ve para kaybınızı bir kenara bırakıp, özrü kabul edeceksiniz.

İşte bu açıdan bu davalar "dünyanın en pahalı, en gecikmiş ve en zahmetli elde edilen özrü" oluyorlar..

Saygılarımla,

Ps. Bu arada kişinin yaptığını hiçbir şekilde tasvip etmemekle beraber, evinize gelen misafirin yaptığını da eleştirel bir gözle ayrıca bir değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum!


18-11-2000 12:22:24