Mesajı Okuyun
Old 14-02-2007, 23:35   #2
Y£LİZ

 
Varsayılan İşkenceye 16 yıllık tolerans

Üniversite öğrencisi Birtan Altınbaş'ın 116 yıl önce Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde işkence sonucu yaşamını yitirmesiyle ilgili dava bir kez daha karar aşamasına geldi. Sanık avukatların başka talepleri olmazsa duruşmada yarın karar açıklanacak. 9 Ocak 1991'de gözaltına alınan ve 15 Ocak 1991'de yaşamını yitiren Altınbaş'ın öldürülmesinden dolayı yargılanan polislerin davası, Türkiye'de işkencenin cezasız kalmasına yönelik birçok çabaya tanık oldu. Türkiye İnsan Hakları Vakfi'nın belirlemelerine göre yargılama şu aşamalardan geçti:
»Soruşturmanın başından yargılamanın sürmekte olduğu bugüne dek hiçbir sanık tutuklanmadı. Müdahil avukatların tutuklama taleplerinin hiç birisi kabul edilmedi. Tebligat yapılamayan 2 sanık hakkındaki gıyabi tutukluluk kararı ifadelerinin alınınca kaldırıldı.
»Hiçbir sanık hakkında idari disiplin cezası verilmedi.
»Hiçbir sanık görevden uzaklaştırılmadı.
»Müdahil avukatlarının, suçun işlenmesinde sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle, dönemin mülki ve kolluk amirleri, soruşturma savcıları hakkında yaptıkları suç duyurularının hiç birisi dikkate alınmadı.
» Hukuksal sürecin başlangıcında dosya, sanıklar hakkında yargılama izni verilmesi için dosya 6 yıl süreyle Ankara İl İdare Kurulu'nda bekletildi.
» Yargılamanın ilk aşamasında yalnızca görevli mahkemenin tespiti için 2 görevsizlik, 1 Yargıtay kararı ve 1 Danıştay görüşü alındı. Dava, ağır ceza mahkemesinde iki kez sonuçlandı ve iki kez Yargıtay tarafından bozuldu. Halen üçüncü yargılama sürüyor.
» Emekli olan ve devletten maaşlarını alan 2 sanığa 6 yıl boyunca hiç tebligat yapılamadı. Aynı biçimde diğer sanıklara da uzun süre tebligat yapılamadı. Sanıkların duruşmalara katılmalarını ve yakalanmalarını sağlamak için İçişleri Bakanlığı tarafından 4 genelge yayınlandı.
» Tebligat sorunu nedeniyle yaşanan tıkanıklık ve yargılamanın seyri, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel'in dava ile ilgili yaptığı açıklamadan sonra değişti.
» Bir çok kez sanıkların vekilleri "vekillikten çekildi". Yeni avukatlar atandı. Her yeni gelen avukat da, dosyayı incelemek ve savunma hazırlamak için sayısız kez süre istedi.
» Sanık vekilleri, yargılamanın kritik aşamalarında "hakimin davadan çekilmesi" ya da "hakimin reddi" taleplerinde bulundu.
» Başlangıçta 10 sanık için açılan ve daha sonra 5'inin beraat etmesi nedeniyle cezalandırılması istenen sanık sayısı 5'e düştü. Bu sanıklardan ı'nin ölmesiyle de sanık sayısı 4'e düştü.
» Yargılamanın 15. ve 16. yılında sanıklardan ikisi tarafından "itirafta bulunularak, eylemi kendilerinin gerçekleştirdiklerini iddia ettiler.
» Müdahil avukatlarının, sorumlu olarak niteledikleri ve haklarında suç duyurusunda bulundukları Hasan Özdemir, Ali Kalkan gibi dönemin kolluk amirleri ve Nusret Demiral, Nuh Mete Yüksel gibi dönemin DGM Başsavcı ve savcıları, yargılamanın 17. yılında sanık polisler lehine tanıklık yapma talebinde bulundular.
GECİKMİŞ ADALET, ADALET DEĞİLDİR
Davayla ilgili TİHV'in yaptığı açıklamada, 'işkencenin derhal ve etkili bir biçimde cezalandırılması yükümlüğünden' oldukça uzak kalan yargılamanın, işkenceyi cezasızlığa götüren sorunlara ışık tuttuğu belirtildi. Açıklamada şöyle denildi:
"Gecikmiş, geciktirilmiş bir işkence yargılamasının adil ve işkence yasağının mutlaklığından doğan gerekliliklere uygunluğundan söz edilemez. Adil, işkence suçunun ağırlığıyla orantılı ve etkili bir cezalandırma pratiği, işkencecileri alıkoyacak ve caydıracak önemli bir mücadele aracıdır. Doğal ve kaçınılmaz biçimde, 'işkenceye sıfır tolerans' söyleminin samimiyet ölçütlerinden biri de, bu aracın etkin kullanımı olacaktır."
İşkenceye 'beraat' bozuldu zamanaşımı süresi doldu
AB'ne uyum sürecinde yasaların değiştirildiği ve "İşkenceye sıfır tolerans" söylemlerinin dillendirdiği Türkiye'de bir belgeli işkence davasında önce beraat kararı verildi. Yargıtay mahkemenin beraat kararını bozdu ancak bu kez de zaman aşımı süresi doldu. İşkence zanlısı olis-lerden biri sendikacı Süleyman Yeter'in işkencede öldürülmesi davasının da sanıkları arasın da bulunan ancak bugüne kadar yakalanamayan Ahmet Okuducu. İstanbul Terörle Şube Müdürlüğümde 1998 yılında gözaltında tuttukları Ahmet Turan, Müslüm Turfan ve Dinger Erdoğan'a işkence yapmak suçundan yargılanan polisler Mehmet Hallaç, Şeref Bayrakçı, Mahmut Yıldız ve Ahmet Okuducu'nun davası zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı. Daha önce sanıkların beraati yönünde hüküm kuran İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı Yargıtay tarafından sanıkların cezalandırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ve dosya mahkemeye iade edilmişti. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, işkence suçundan yargıladığı polislerin davasında zaman aşımı süresinin dolduğuna karar verdi. Mağdurların avukatı İbrahim Ergün, yargılama aşamasında sık sık zaman aşımı süresine dikkat çektiklerini belirterek "yargıya başlamak için iki yıl beklendi. Çıkan karar beraat oldu. 30.9.2004 tarihinde temyize başvurduk. Yargıtay sanıklara ceza verilmesi gerektiğini bildirerek kararı bozdu ancak zaman aşımı süresi tüm uyarılarımıza rağmen dolmuştu. 'Belgeli işkence' suçlamasını AİHM'ne taşıyacağız" dedi.

http://www.birgun.net/bolum-56-haber...tml#haber_basi