Mesajı Okuyun
Old 22-09-2002, 15:45   #9
metin karadag

 
Varsayılan Kendi sorularıma yine kendim cevap verecek değilim... Sonuna kadar beklerim:)))

Değerli Arkadaşlar

Zamanı geldiğinde(!) söze insanlar hep "bizim zamanımızda" diye baslarlar... Sosyal genetik diye bir şey var mıdır bilemem ama bu sözün arkasında zamanın savurucu etkisine karşı birazcık tutunabilme/kimlik kaygısı vardır gibi geliyor.

Sanki "önceden doğmuş olmak, otomatikman beleş statü sağlar" gibi bir yanlış algıya dayandığını da söyleyebilirim.

Herşeyin daha kötüye gitmesi için verilen çabanın, herşeyin iyiye gitmesi için verilen çabadan daha fazla olduğunu toplama çıkarma yaparak da bulmak mümkün.

Demek ki zaman ilerledikçe birikmişlerden hareketle herşeyin iyiye gitmesi için daha fazla çaba sarfetmek gerekiyor.

Şu an yaşadığınız koşullara bakıyorum da ben sizlere göre çok daha başarısız biri olurdum diye düşünüyorum.

Dün altından kalkamayacağım koşullar altında bugün sizler sürekli hırpalanmaktasınız.

Eğitiminizin her aşamasında sürekli yarış gerilimi altında olmak sizlere bugün hissedemeyeceğiniz incelikte travma izleri bırakmakta. İlerde doyma noktasından sonra sızım sızım ortaya çıktığında farkedebileceğiniz biçimiyle... Hani "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste..." sözündeki gibi...

Kendi kendine yeterli olmak olumsuz bir sekliyle de etki bırakmakta; asosyalleşmeye yol açmakta...

Eğer grafiklerle anlatılabilir bir şey olsaydı (yani becerebilseydim son 10 yılın üniversite öğrencilerinin sosyal yanlarındaki aşınmayı gösterebilmek isterdim.

Daha çok edebiyatta da dile gelen "yalnızlaşmak" başta felsefi olmak üzere bir çok yandan doygunluğu tanımlarken; günümüzde "yalnızlaşmak" daha çok / neredeyse birebir olarak "yabancılaşmaya" denk düşmekte.

Tabii yabancılaşmayı da "once kendine yabancılaşmakla başlayıp" devam eden bir süreç olarak ele almak gerekiyor.

Geçen gün bir köşede yazıyordu; "Zeki insan başkalarını farkedendir. Akıllı insan ise artık başkalarının arasında kendini de farketmeye başlayabilen..."

Bilinçlice yalnız olmak ile çaresizce yalnız kalmak arasındaki kalın çizgiyi gözden hiç kaçırmamak gerekiyor.

Sizleri bir süredir başta kendinize karşı olmak üzere her tür "yabancılaşmaya / otekileşmeye ve dahi ötekileştirmeye" karşı bağışıklık kazandıracak bir çalışma sistematiğini; bunu yaparken de o an yine kendinize karşı yabancılaşmadan yapabileceğiniz basit adımları aktarmaya çalışıyoruz. (Bakınız: Hukukta Staj Rotasyonu Programı...)

Kendi kendinize yardım eli uzatmaya ne dersiniz?

Sevgi ve saygıyla
Metin Karadağ