Mesajı Okuyun
Old 16-04-2006, 23:01   #1
Ramazan NARİN

 
Varsayılan Alacak Nedİr? Nasil İstenİr? Dava Talebİ Nasil Olacaktir?

Bu sitede, hukukçu olanların veya olmayanların arzu ettikleri bazı deneyimlerini sunmaları sayesinde SİTENİN ADINA YAKIŞIR bir büyümeyi sağlayacağını ve PÖRTFÖYÜNÜN veya BİLGİ BANKASININ yükseleceğini umarak;

HUKUK' u PAYLAŞMAK ADINA...

***
Bir LTD.ŞTİ' miz var. Bir fabrika A.Ş.' nin Genel Müdür Yardımcısı ve İdari Müdürü (Yani imzaya yetkili) TELEFON AÇARAK, şirketimizden bazı iş makinelerini kısa süreli ve bedeli karşılığı kullanmak için istedi. Bedeli miktarını telefonda yaptığımız pazarlık ile belirledik.

Müdür; Makinelerin götürülüp-getirilme masraflarının kendilerince karşılanacağını ayrıca beyan etti. Geçmişteki çalışmalarımızdan dolayı elbetteki makinelerimizi gönderdik. Bir hafta boyunca makinelerimiz kullanıldı. Götüren taşıyıcı vinç firması, faturasını keserek bedelini Fabrika A.Ş.’den tahsil etti.

Biz de, telefonda konuştuğumuz rakam üzerinden faturamızı gönderdik. Bedeli fazla! bulunarak faturamız iade edildi. Bu defa yine telefonla görüştüğümüzde bizim kabul edemeyeceğimiz bir fiyatı ödeyebileceklerini söylediler. Tabii ki biz de kabul etmedik. Yeniden noter kanalı ile, aynı miktarlı faturamızı gönderdik. Onlarda noter kanalı ile, böyle bir borçları bulunmadığını belirterek, faturamızı iade ettiler.

Faturamızda; "Şu şu tarihler arasında, falanca ...nin tahliyesinde kullanılan, filanca İŞ MAKİNELERİMİZİN Kira bedeli" DİYE YAZMIŞTIK. Yani sözlü anlaşmaya dayanan KİRA BEDELİ tabirlerini kullandık.Bu tabirler sanıyorum davyı kaybetmemize neden oldu.

Hukuk Devletiyiz ya; biz de iade edilen VE ÖDENMEYEN faturamız yüzünden, nakliyecinin faturasını, makinelerimizi kullanan ve götüren operatörümüzün şahitliğini belirterek, hukuk mahkemesinde, SÖZLÜ ANLAŞMAYA BİNAEN ALACAK DAVASI açtık. (Bu davada avukatımız vardı)

1- Davalı taraf, miktar itibariyle şahit dinlenemeyeceğini ileri sürdü. Fatura miktarının FAHİŞ olduğunu ileri sürerek!, (biz bu ifadenin <FAHİŞLİK> bir kabul olduğunu söyledik ama kaale alınmadı) böylesi miktarda borçları bulunmadığını, İLERİ SÜRÜLEN BORCU GÖSTEREN BİR YAZILI SÖZLEŞME BULUNMADIĞINI belirterek davanın reddini istediler. Hukuk ta, RED ETTİ.

2- Akabinde, yine bir başka avukatımız marifetiyle, zor kullanım, rızamız dışında kullanım yani ECRİMİSİL DAVASI şeklinde bir alacak davası açtık. Bu davada tahmin ettiğiniz gibi, baştan rıza olduğundan, zor kullanım kabul edilemeyeceğinden, şahitte dinlenemeyeceğinden (400.000.000 TL.’sını geçen miktarda olduğu için yine RED oldu.

3- Devamında vekaletsiz iş görme hükümlerine göre alacak davasını bu defa avukatımız olmadan açtık. Bunu da kaybettik. VE, davamız yine RED edildi.

4- Yılmadık. Bu defa, icra takibi yaptık.

İtiraz ettiler.

5- İtirazın iptali davası açtık. Bu davada da, aynı miktarlı fatura söz konusu için kesin hüküm varlığı yüzünden RED oldu.

Netice de mi?

Biz BİR HAFTA KULLANILAN İŞ MAKİNELERİMİZİN KİRA BEDELİNİ TAHSİL EDEMEDİK.

Gerçek alacağımızın çok çok üzerinde vekalet ücretleri ve yargılama giderleri yapmak durumunda kaldık.


Niye mi bu kadar masraf ettik. ADALET için. Bir üstün güç imtiyazına sahip A.Ş.' nin bedelsiz iş yaptıramayacağını ispatlamak için. Fakat başarısız olduk. Karşı tarafın avukatı da, müvekilinin borcu olmadığını, borcu oluşturacak bir yazılı sözleşme olmadığını söyleye söyleye, böylece zengin oldu. Adalet değil ama, bir takım manüplasyonlarla HUKUK tecelli etti.

Karşı tarafın avukatı hakikatten bilgili. Diyor ki; KAYBEDİLECEK DAVA YOKTUR, KAYBEDİLEN DAVA VARDIR. Müvekkili adına hareket eden avukat arkadaşımızı asla kınamıyorum.Elbette görevini yapıyor ve hukuğun içinden cımbızla çekip aldığı savunmalarla, müvekkili firmayı borç ödeme yükümlülüğünden kurtarıyor.

Bizim yaşadığımız, çaresizliğimizin karşılığında duymak durumunda kaldığımız karşı taraf avukatının sözleri bunlar... Kendisini elbette tebrik ettim.


Fakat, bana göre kazanan sadece müvekkili firma ve avukatı değildi. HUKUK ta kazandı.

YAŞASIN HUKUK !



BEN,HUKUKTAN ÖZÜR DİLİYORUM.

Vermekten de bıktık...Hukukçu arkadaşlarımdan ricam,


Sahi böylesi bir alacak nasıl tahsil edilir.?



Hayatın olağan şartları içerisinde, böylesine güvene dayanan ticari ilişkiler çok var. Küçük bir misal:

Evinize temizlik için bir kişiyi çağırdınız veya bir aracı kısa bir süre diyerek yazılı sözleşme yapmadan kiraladınız. Sözlü anlaşmanızı da inkar ederek. Borcunuzu ödemediniz. Ne yapacak bu kişiler? Yazılı sözleşme yapmadıkları için, şahit ifadeleri de geçerli olmadığı için alacaklarından vaz mı geçecekler?

TCK’ da İHKAK-I HAK diye bir madde var. Böylesi kötü niyetle karşılaşan ve ALACAKLI sıfatını, analarının sütü gibi hak eden kişiler zor alıma mı yönelecek?
HAKLI ve ALACAKLIYI kim koruyacak?

Ekstrem bir BORÇ-ALACAK olayını aktardım. Amacım,asla avukatlık mesleğinde olanları kırmak üzmek değil veya yargıçları da eleştirmek değil. Ben daha çok bu sorunumla SİSTEME atıfda bulunuyorum.Saygılarımla…

*Avukatlı ve avukatsız açtığımız davaları belirtmemizin nedeni de, birincisi ekonomik durumumuzdur. Yoksa bir avukatlık sistemine güvenmemek değildir. Keşke ekonomik durumumuz iyi olsaydı da, iyi bir avukatla temsil edilebilseydik. Belki o zaman, böylesi masraflar ve manevi eziyetlerden bir nebze kurtulabilirdik.

Veya iyi bir avukat, böylesi bir işte ALACAK DOĞMAMIŞTIR. Yazılı belgesi olmayan bir fiil için alacak davası açılmaz derdi. Biz de, sadece danışmanlık ücreti ödemekle kurtulabilirdik.

* BÖYLESİ bir alacağın nasıl tahsil edilebileceğine dair görüş bildiren/bildirecek arkadaşlara şimdiden ayırdıkları zaman için, teşekkür ediyorum.