Mesajı Okuyun
Old 11-04-2004, 00:12   #61
Nusret

 
Varsayılan Ben ve Aşkım

Ben
henüz dökmediyse
dişlerini
ağartmadıysa saçlarını
tutuyorsa hala eli
bükülmediyse de beli
kırklı yaşlarını süren
bir ademim

Doğdum İstanbul'da
ve büyüdüm sakil
ama
sırtlarında yalnızca
yorgan ve döşeklerini
değil
nefesleri, demeleriyle
semah ve deyişlerini
getiren bir sefil
insanların çocuğuyum

Gördüm
iki göz evimizde
demlenirken babam
dostlarıyla baş başa
“Erzurum dağları kar ile boran”
ya da
“Seyyah olup şu alemi gezerim
Bir dost bulamadım gün akşam oldu”
diye çağırırken memleket türkülerini
hasret ve özlemin ateşlediği
o mübarek gözlerinden
akan kanlı yaşları

Gördüm
Veysel abinin huşu içinde
bülbül gibi inlettiği sazını
aşka gelip çalarak yere
nasıl paramparça ettiğini

Dinledim 45’lik plaklardan
Sulari’yi, Daimi’yi, Feyzullah’ı
dinledim ve belledim
aşk odunda yanmanın
ne menem bir iş olduğunu

Dinledim, aynı zamanda
Kazablanka’da
“O ağacın altını şimdi anıyor musun?”
diyen Bülent Oran’ı
dinledim ve sevdim Samanyolu’nu
İstanbul türkülerini, eski şarkıları da

Velhasıl senteziyim ben
İstanbul ile Divriği’nin
taşra ile şehrin

İşte bu hayat verdi
bana
göğsümde yanan
bir volkan
gibi bu yüreği
Ancak
bu volkan handiyse patladı
patlayacak

Sen, ey düşlerimin perisi
bir bakışınla sinemi yakan
sen
Beni halden hale koyan
Mecnun edip çölü gezdiren
Ferhat olup dağı deldiren
sen
Bilmez misin ey sevgili
ilk gördüğümde
seni
sapladığını okunu Eros’un
bu göğsümdeki volkana
Patlayan bu volkandan
fışkıran aşk lavlarının
beni
nasıl yakıp kül ettiğini

Bilmez misin
dostun evinde
o gece içtiğimi
elinden senin
aşkın meyini

Ey sevgili,
diyorlar ki
“Bir kez görmeyinen aşık olunmaz
Tanınmayınca maşuk sevilmez”
Fakat ben
İstanbul sokaklarını birlikte
arşınlamış
bir eski arkadaşın
Oturduğun eve
her akşam gelmiş
misafirin gibiyim
Hayatının her sayfasını
hatim indirir gibi
ezberlemiş biriyim
Velhasıl
İzzeti diyenliğin
bir kerece bakıp geçen
kaşlarını yıkıp geçen
Leylamın mecnunuyum

S.N.Ö.
03.04.2004 – 13:10