Mesajı Okuyun
Old 28-01-2010, 18:06   #8
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan TAAHHÜT nedeniyle hapis tazyikinde süreler ve hapsin mahiyeti

Alıntı:
Yazan Av.Hasan Doğan Silifke
İcrada taahhüt, bilindiği üzere tarafların bir sözleşme ile kararlaştırdıkları özel hukuka ilişkin bir işlemdir. Dolayısıyla taraflar, borcun ödenmesi konusunda istedikleri miktarlarda ve sürelerde birini sona erdirip diğerini hayata geçirecek şekilde peşpeşe diledikleri kadar taahhüt sözleşmesi yapabilirler. Taahhüdü ihlal cezası ise, bu taahüdünü yerine getirmeyen borçluya yasa tarafından konulmuş bir yaptırımdır. Her bir taahhüdü sona erdirip diğerini yaptığın sürece her birisi için taahhüdü ihlal suçu da bir yaptırım olarak var olacaktır. Selamlar.

Sevgili meslektaşıma katılıyorum. Arkadaşlar, İİK'nundan doğan, mal beyanında bulunmama, taahhüdü ihlal, nafaka borcunun yerine getirilmemesi gibi suçlar, kamu düzeniyle de ilgili olduğu için yaptırıma bağlanılmış suçlardandır.
Yani kişiler, borçlarını ödemedi diye hürriyetinden yoksun bırakılmıyorlar.
Her ne kadar taraflar sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca karşılıklı olarak anlaşarak borcun tamamının anlaşılan sürede ve miktarlarda ödenmesine karar vermiş iseler de, bu akte noterlik vazifesi olmadığı halde alacaklı ile borçlu arasındaki anlaşmayı düzenleyerek kamu düzeninin sağlanması pahasına, icra daireleri devleti taraf etmektedirler. Buradaki taraf olma, borca kefalet değil ancak devlet kurumu karşısında vaadin yerine getirilmesinin teminatı olarak görülmelidir. Alacaklıyı devlet kurumlarını alet ederek oyalamayı ve hakka kavuşmayı geciktirmek isteme kötü niyetinin önünün kesilmesidir.
Yani borçlu, bana müsade etmeniz halinde borcum olan ....... miktarı ........ tarih/ler/inde ödeyeceğim diyor. Burada yasa koyucunun,
Borçlunun taahhüt ile verdiği ödeme sözü, devletin noter olmayan ancak yasa gereği zabıt altına almak görevini yüklediği icra dairesinde yapıldığından, alacaklı da haklarını yasal olmayan değil fakat yasal yollar ile takip etmeyi seçtiğinden, alacaklıyı koruyan, borçlunun da suistimalini önlemek isteyen bir eğilimde olduğunu görüyoruz.
Borcunu inkar etmeyen borçlunun bir takip dosyasında vermiş olduğu her taahhüt ayrı bir sözleşmedir. Her birisi de ayrı ayrı hukuki işlemdir. Bir alacaktan dolayı değil yukarıda belirttiğimiz biçimde gerçekleşen vaadin yerine getirilmemesi nedeniyle doğan ve yasa gereği yaptırım gerektiren suçlar olarak görülür.
Yukarıda sayın meslektaşlarımdan Sayın Dikici'nin de ifade ettiği gibi İİK ' nun 340. maddesinin son cümlesi gereği (uygulama bu yöndedir) yasa bir borçtan dolayı kelimesini (bu ifadenin hatalı olduğu kanaatindeyim) kullandığı için, sanki ceza borçtan dolayı veriliyormuş gibi bir anlam çıkmakta ve dolayısıyla bir takip dosyası nedeniyle yapılan işlemlerden ötürü verilecek cezalar toplamı 3 ayı geçemeyecektir. Dolayısıyla 3 kez geçerli olan gerek karşılıklı anlaşmaya bağlanmış taahhüt veya gerekse İİK'nun 111. maddesindeki tek taraflı taahhüt nedeniyle yapılacak şikayetlerden doğacak şikayet ve sonuçta verilen cezalar toplamının 3 ayı geçemeyeceğini anlamak gerektiğini düşünmekteyim. Selam ve saygılar.