Mesajı Okuyun
Old 24-03-2011, 17:33   #2
Av. Hilal Ceren HATİPOĞLU

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım aşağıdaki kararda işaretlediğim yerleri yorumladığımda işçi daha sonradan aynı iş yerinde çalışsa dahi kıdem ve ihbar tazminatına yönelik haklarının kayba uğramadığını anlıyorum. Ancak kendi mantığımla olayı değerlendirdiğimde ise bence SGK'ya yapılan işe giriş çıkış bildirgelerinin ne suretle yapıldığı, işten çıkışının görünüp görünmediği, keşide ettiğiniz ihtarnameye yazılı cevap verilip verilmediği, verildiyse yeniden çalışılacağının mı, çalışmaya devam edileceğinin mi ifade edildiği gibi tamamen somut olayın şartları değerlendirilmeli, mümkün olduğunca ikinci çalışmanın bağımsız bir iş akdi olduğu ileri sürülmeli ve ihbar tazminatı da talep edilmelidir. Feshin varmakla hüküm doğurduğu ve bu nedenle işverenin iş akdini feshettiği ileri sürülebilir.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/36114
Karar: 2005/40001
Karar Tarihi: 19.12.2005

İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - FESHİN GEÇERSİZLİĞİ - DAVA AÇMA SÜRESİNİN GEÇMESİ - İŞÇİNİN TEKRAR İŞE ALINMASI - İŞVERENİN FESHİN GEÇERSİZLİĞİNİ KABUL ETMİŞ SAYILMAMASI

ÖZET : Feshin geçersizliğine karar verilebilmesi için ise bir aylık hak düşürücü süre içinde dava açılmalıdır. Somut olayda yasal süre içinde dava açılmadığından feshin geçersizliğine karar verilmesi hatalıdır. Yasal süresi içinde dava açmayan işçiyi tekrar işe alan işveren feshin geçersizliğini kabul etmiş sayılamaz.

(4857 S. K. m. 20, 21)

Dava: Davacı, iş sözleşmesinin haklı ve geçerli neden olmadan feshedilmesi nedeniyle boşta kaldığı süre içinde oluşan zararının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı işçi, iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak 18.07.2003 tarihinde feshedildiğini, bilahare feshin geçersizliğini anlayan işverenin kendisini 17.11.2003 tarihinde tekrar işe başlattığını, ancak bu süre zarfında boşta kaldığını ve gelir elde edemediğini, sigorta primlerinin de yatırılmadığını, bu nedenle oluşan zararının davalı işverenden tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

Davalı işveren, davacının feshin geçersizliğine karar verilmesi talebi ile bir aylık hak düşürücü süre içinde dava açmadığı için İş Kanunu'nun 21. maddesinde belirtilen ücret ve diğer hakları talep edemeyeceğini, davacının isteminin yasal dayanağı bulunmadığını, haksız feshin dahi işçiye böyle bir hakkı vermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

Mahkemece, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinin 3 ve 5. fıkralarına göre boşta geçen süre ücreti feshin geçersizliğine ilişkin karar verilmesi ve işe başlatılmak için işverene süresinde başvurulmak şartına bağlı olduğu, davacı işçinin işverence işe başlatılması ile boşta geçen süre ücretine ilişkin şartın gerçekleştiği, feshin haklı ve geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine, davacının geçersiz sayılan fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 4 aylık ücret alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

Davacının iş sözleşmesinin 18.07.2003 tarihinde davalı işverence feshedildiği ve davacının 17.11.2003 tarihi itibariyle tekrar işe başlatıldığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, fesihten itibaren bir aylık süre içinde dava açmayan davacı işçiyi daha sonra işe başlatan işverenin bu davranışının feshin geçersizliğini kabul ettiği anlamına gelip gelmeyeceği ve bu durumda davacı işçinin çalıştırılmadığı süreye ilişkin ücret ve diğer haklarını talep edip etmeyeceği noktasındadır.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 20. maddesine göre iş sözleşmesi feshedilen işçinin feshin geçerli nedene dayanmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde veya şartları varsa özel hakemde dava açabilir. Aynı kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işverenin işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olduğu, işçiyi başvurusu üzerine işe başlatmayan işverenin en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Sözü edilen maddenin 3. fıkrasında; kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının da işçiye ödeneceği, 5. fıkrasında ise; işçinin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlatmak için işverene başvuruda bulunmak zorunda olduğu, aksi halde işverence yapılmış olan feshin geçerli bir fesih sayılacağı ve işverenin sadece bunun hukuki neticeleri ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Buna göre, işverenin iş sözleşmesini feshettikten sonra işçinin çalıştırılmadığı süre için doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarından sorumlu tutulabilmesi için mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması ve işçinin feshin geçersizliğine ilişkin kesinleşen kararın kendisine tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvurması gerekir. Feshin geçersizliğine ilişkin karar verilmesi ise her şeyden önce buna yönelik bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış bulunan bir davanın bulunmasına bağlıdır.

Somut olayda, fesih bildiriminin davacıya ulaştığı tarihten itibaren bir aylık süre içinde açılmış bir dava bulunmadığından mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması doğru değildir. Bu durumda, işverence yapılan fesh in geçerli bir fesih olduğu kabul edilmeli ve işveren sadece geçerli feshin hukuki sonuçlarından sorumlu tutulmalıdır. Bundan başka, geçerli bir fesihten sonra işverence işçinin tekrar işe başlatılmış olması da kural olarak, feshin geçerli bir nedene dayanmadığını işverenin kabul ettiği şeklinde değerlendirilmemelidir. Somut olayda olduğu gibi geçerli bir fesih söz konusu olduğuna göre işçinin çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer haklarından işverenin sorumlu tutulması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatı dışında salt feshin haksız olması nedeniyle davacının boşta kaldığı süreden dolayı maddi tazminat isteme hakkı da bulunmamaktadır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)