Mesajı Okuyun
Old 14-10-2006, 20:21   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Işıl Yılmaz

Tartışmak istediğinizi yazdığınız için yazıyorum:

Asıl sözleşme hükümleri geçersizken, ikincil konulardaki hükümlerin geçerli sayılması bana adaletli gelmiyor :

Birinci örnek açısından bakıldığında, sözleşmesi zaten geçersiz olan alıcının ödediği parayı hemen alması gerekir. Alamıyorsa, geçecek sürenin niteliği nedir ? Bu koşul adeta bir cayma akçesi niteliğine döner. Asıl sözleşme usulüne uygun değilken ve geçersizken, cayma akçesi ödenmesi vicdanları yaralar. Çünkü bu durumda CAYMA yoktur; ortada cayılacak bir sözleşme yoktur.

İkinci örnek açısından bakıldığında, tüketiciyi korumak gerekir. Kötüniyetli satıcı uzun bir mal teslim süresi belirleyerek, cayan alıcıların ödedikleri parayı bir finansman aracı olarak kullanmayı düşünebilir.

Her iki halde de irade serbestisine saygı gösterilmemeli kanısındayım : alıcının iradesi her zaman satıcının iradesine göre zayıftır ve satıcı tarafından yönlendirilir. Bu nedenle tacir-kişi ve kişi-kişi arasında düşündüğünüz bilek güreşini SATICI-ALICI arasında düşünün: Satıcının altın künyeli bileği karşısında alıcının bileği karanfil dalı gibi kalır.

Sebebsiz zenginleşme konusunda önceden sözleşme yaparak özel hükümler koymak adetten değildir. Sebebsiz zenginleşmenin kurallarına göre, alan aldığını faiziyle birlikte hemen geri vermekle yükümlüdür. Bunun aksine düzenlenmiş sözleşme hükümlerini geçerli saymak açıkgözlere prim vermektir.

Özetle, sözleşmelerde 'asıl hüküm yoksa başka hüküm de yok' formülü adalete uygundur. Sebebsiz zenginleşme hükümleri çözüm için yeterlidir kanısındayım.

Saygılarımla