Mesajı Okuyun
Old 06-10-2006, 00:40   #46
devran

 
Varsayılan çocukların çoğu gözaltında işkence ve cinsel tacize uğruyor

Hacettepe Üniversitesi’nin çocuk tutukevlerinde yaptığı bir araştırmaya göre, çocukların çoğu gözaltında işkence ve cinsel tacize uğruyor.



Hacettepe Üniversitesi tarafından Ankara’daki çocuk tutukevlerinde yapılan araştırma ilginç bulguları ortaya koydu. Araştırmaya göre, çocukların bir çoğu gözaltındayken polis tarafından cinsel tacize uğrarken, çocukların bazıları ise elektrikli işkenceye maruz kaldı. Çocuklar sorgulandıkları yeri ‘yıkım yeri, ezim yeri’ olarak adlandırırken, çoğu çocuk polisi öldürmek istediğini söyledi. “Tutuklu çocukların gözüyle çocuk adalet sistemi” araştırması, 40 çocukla tek tek görüşülerek, 6 ay boyunca sürdü.
Uzun soluklu bu araştırmada, tutukevinde en fazla sayıda 17 yaş grubu en az sayıda ise 14 yaş grubundan çocuk bulunuyor. Çocukların suç türlerinde ise ilk sırada yüzde 74,5 oranla hırsızlık yer alıyor.

Göçzede çocuklar

Ankara cezaevlerinde kalan çocukların çoğunluğunun ailesinde Türkçe konuşuluyor. Tamamına yakınının ailesi İç Anadolu Bölgesi’nden göç eden çocuklar, Ankara’nın gecekondu bölgelerinde yaşıyor. Cezaevlerinde çocuklarının babaları çalışmıyor, anneleri ise evlere temizlik işlerine giderek çalışıyor.

Ekonomik durum bu çocukları da çok küçük yaşlardan itibaren çalışmaya itmiş. Ağırlıkla mobilya iş kolunda çalışan çocuklar oto sanayinde ya da hizmet sektörünün diğer dallarında çırak statüsünde çalışıyor. Çocukların 8’i ise sokakta yaşıyor. Genellikle ilk öğretimden terk olan çocukların anne babaları da en fazla ilkokul mezunu.

Polis cezalandıran, korkulan kişi

Araştrmada, ‘Tutuklu çocuklar için polis, bir yandan kaybolduklarnda, aç kaldıklarında yardım istedikleri bir kişi olarak yer alırken diğer yandan daha çok cezalandıran ve korkulan bir kişidir’ ifadesine yer veriliyor. Araştırmanın değerlendirmeleri çocuk suçluların bir çoğuna kelepçe takıldığını da gözler önüne serdi. Araştırmada, çocukların kelepçelenmesi ile ilgili şu değerlendirme yapılıyor:

“Çocukların gözaltı süreçlerinin ayrıntılarına bakıldığında polisin çocukların hepsine kelepçe taktığı söylenebilir. Çocuklar özellikle işyerlerinden ya da evlerinden alındıklarında polis arabasına bindirildikten sonra kelepçe takıldığını belirtmişlerdir. Kelepçe çocukların çok rahatsız oldukları bir semboldür. Kelepçe bir kötü muamele aracı olarak da kullanılmaktadır. Gözaltına alınan çocuklar eğer karakol polisi tarafından gözaltına alınmış ise karakola getirilmektedir.”

Elektrik, cop, ıslatma

Tutukevine kalan çocukların işkence anlatımları ise tüyler ürpertici. Çocuklar, su, cinsel taciz ve elektrikle işkenceye uğradığını anlatıyor. Polisin davranışlarının suç türleri açısından değiştiği de dikkat çekici. Hırsızlık ve özellikle gasp nedeni ile yakalanan çocukların polis tarafından kötü muameleye maruz kaldığına işaret edilen araştırmada, “Çocukların sıklıkla belirttikleri işkence fiziksel işkencedir. Bunun yanısıra psikolojik işkence de yer almaktadır. Kaba dayak, soğuk suyla ıslatma en çok sözü edilen sorgulamada kullanılan işkence yöntemlerinden birisidir” denilirken, bir çocuk ise yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Polis ‘seninle konuşalım’ dedi. Üstünü çıkart dediler. Televizyonun sesini açıp hortumla dövüyorlar, emniyet sarayında ‘konuşmazsan kafana silahla vururum’ dedi. Beyaz gömleği gözüme bağladılar. Isladılar bir iki dakika geçti testislerimi sıkıyor, kafama tas gibi bir şey indi, kafamın tepesi yandı benim gözümün önünde arkadaşımı dövdüler. Bu olaylardan sonra polislere gıcık oluyorduk, dövüp küfür ettikleri için onları öldürmek istiyordum.”

Elektrikle işkence

Elektrik işkencesinin ise eğer çocuk suçunu itiraf etmemişse son noktada kullanıldığı dikkat çekiyor. Araştırmaya katılan çocukların bir çoğu da elektrik işkencesini dile getiriyor: “İlk gözümü bağladılar dövdüler anlat dediler anlattık. B..., dedi siz iki olay daha yapmışsınız. Bu yapmadığımız olaydı.

Ondan sonra gözlerimizi şeyle bağladılar, ayakkabı keçesi gibi bir şeyle. Eğ kafanı dedi, eğdik bam bum bam bum hep dövdüler. Ondan sonra üst kata çıkardılar. Üst katta halıfleks gibi bir şeyler var. Ortada bir tane masa var. Oraya yatırdılar. Yat dedi, elimi falan bağladılar, dedi söylüyor musun. Efendim biz yapmadık, söyle dedi. Yoksa sana elektrik vereceğiz. Dedim yapmadık efendim. Ondan sonra orda kablo vardı. Kabloya elimize değdirmeye başladı, göbeğimize ondan sonra o işkencelerden sonra yaptık dedik.”

Araştırmaya katılan tutuklu çocuklar işkence ile yapmadıkları suçları da kabullendiklerini belirtiliyor: “Karakolu önce o. İlk karakol muydu neydi ismi... Oraya götürdüler. Ondan sonra başka yere, sonunda şubeye götürdüler. Şubede bizim zaten iki suçumuz vardı. İki tane daha yıktılar, yapmadığımız iki suçu. İşkence zoruyla, elektrik zoruyla onlardan aldık.”

Cinsel işkence

Cinsel işkence de çocuklara uygulanan yaygın işkencenin başında geliyor. Cinsel işkence özellikle sabıkalı ve gasp suçu ile yakalanan çocuklara uygulanıyor. Haya sıkmanın çoklukla kullanıldığını bir çocuk utanarak dile getiriyor: “16 yaşımdaydım. Anlatılmayacak şeyler yaptılar. … Ne bileyim söylenmeyecek artık anlatıyım. Anadan doğma çırılçıplak soydular, daha sonra eline bir eldiven geçirdi söylemesi ayıp benim hayalarımı sıktı böyle yani yani böyle beş gün yattım ben buralarım (karnını gösteriyor) ağrıdı.” Araştırmada cinsel işkencenin diğerlerine göre daha zor anlatılabilecek işkence türlerinden olduğu belirtilirken, sadece birkaç çocuğun cinsel işkenceye uğradığını anlattığı belirtiliyor. Araştırmada, “Bir çocuk haya sıkmanın hırsızlık ve gasp nedeni ile gözaltına alınan herkese yapıldığını belirtmiştir” denildi.

Anlatamıyorlar

Çocuklara gözaltı sürecinden sonra mutlaka Adli Tıp raporu alınıyor. Ancak araştırmaya göre, çocukların bir çoğu Adli Tıbba götürülürken, polislerin tehdidine maruz kalıyor. Araştırmada, “Çocukların hemen hepsi kendilerine işkence yapıldığını ancak bunu adli tıp doktoruna söyleyemediklerini belirtmişlerdir. Bunun nedeni polis tarafından tehdit edilmeleridir” denilirken, bir çocuk da olayı “Bir şeyiniz var mı diyor polis gözümün içine bakıyor. Var desek on katı daha fazlasını yiyeceğiz mecbur geri gidiyoruz emniyet sarayına” diye anlatıyor. Araştırmaya göre, çocuklar polis ile adli tıp doktoru arasında bir ilişki olduğuna inanıyor.

Tutukluluk, işkence çocukların psikolojisini bozuyor

Araştırmada, çocukların ruh durumlarına ilişkin yapılan tespit dikkat çekici: “Tutuklu tüm çocukların uykusuzluk sorunu olduğu görülüyor. Bunun polis sürecinde yaşadıklarıyla ilgili olduğu kadar, kaldıkları koğuşta kendilerini güvende hissetmemeleriyle ilgil olduğu da düşünülebilir. Bazı çocuklar, gözaltı sürecinde yaşadıkları işkencenin etkileriyle ilgili olarak rüyalarında polisin kendilerini ya da arkadaşlarını öldürdüklerini belirtmişlerdir.”

Çocuklar suçu ‘öğreniyor’

Araştırmada tutukevinin çocuklar için bir yandan da yeni suç öyküleri öğrendikleri yeni arkadaş edindikleri bir okul olarak da işlev gördüğü belirtiliyor. “Böylece suç zincirinin en önemli halkalarından birisinin de kapalı bir kurum olan tutukevi olduğu söylenebilir” derken, bu çocuğun anlatımları da görüşü destekliyor: “Arkadaşlarımı kıskanarak bazı toplumun kabul etmediği suçları işlediğim için hırsızlık olaylarına karıştım. Yani onların her şeyi var benim niye olmasın diye bazı arkadaşlarla tanışıp onlarla yukarıda belirttiğim gibi hırsızlık olaylarına karıştım. … Sonra cezaevinde değişik suçlardan yatan arkadaşlarla tanışıp değişik suçları onlardan öğrendik örneğin araba çalmayı çelik kasa açmayı ve bunun gibi…”

Suç kronikleşiyor

Araştırma, tutuksuz yargılanmalarına karar verilen çocuklar için sistemde çok büyük bir boşluğun bulunduğuna da işaret ediyor. “Tutuksuz yargılanan çocuklar, suç davranışına zemin oluşturan ortama yeniden dönmektedirler. Böylece çocuk bir yandan yargılanırken diğer yandan suç davranışını göstermeye devam etmektedir. Bu aşamada çocuğa uygun önleyici sosyal hizmetlerin oluşturulmamış olması, çocukların suç davranışının kronikleşmesine neden olmaktadır” deniyor.

Çocuklar sorgulandıkları yeri “Yıkım yeri, ezim yeri” olarak adlandırıyor. “Burada Allah yok Peygamber izinde” yazdığını anlatan çocuklar, polisler için de sık sık “Ayıdan post, polisten dost olmaz”, “Aç gözlü, bebeleri ezen kişiler” diye bahsediyor...”

ANF/ANKARA

Uzmanlar ne diyor?

Bu ürkütücü sonuçlar, uzmanların da ağır eleştirilerine neden oldu: Uzmanların görüşü şöyle: “Bugün çocukların İnsan Hakları Anayasası olan Çocuk Hakları Sözleşmesi suça itilen çocukların haklarını koruyan bir anlayışla düzenlenmiş bir çocuk adalet sistemi kurmayı zorunlu hale getirmektedir. Öyleyse bu sistemin polisten başlayarak kapalı bir kurum olan tutukevine kadar nasıl işlediğini çocukların değerlendirmesiyle ele alan bu çalışmanın sonuçları ön soruşturma süreci ve yargılama sürecini yeniden yasal örgütsel düzeyde yapılandırmayı gerektirmektedir. Bugün var olan sistemin çocukları kronik suç işleyen kişiler haline dönüştürdüğü görülmektedir. Polisten başlayarak hakları ihlal edilen çocuklar bu süreçte bir ezme ezilme döngüsü içinde sıkışıp kalmışlardır. Bu döngüde var olabilmenin ilk şartı şiddet kullanmaktır. Suç davranışı bu süreçte son nokta olan tutukevinde kendini yenilemekte ve yeni suç davranışları üretmektedir.