Mesajı Okuyun
Old 28-08-2009, 14:40   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Bir de yanlış görüşü kışkırtan bir karar örneği sunuyorum:
(Kararın sonunda koyu harflerle işaretli gerekçesinin eleştirisi de görüşlerinize sunulmuştur.)


BÖLGE İDARE MAHKEMESİ

Yd itiraz no:2008/...

Y/D İSTEMİ HAKKINDA VERİLEN
KARARA İTİRAZ EDEN (DAVALI) :

KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :

İSTEMİN ÖZETİ : Muğla İli, Bodrum İlçesinde faaliyet gösteren davacı şirketin, gürültü kirliliğine sebebiyet verdiğinden bahisle, 2872 sayılı Çevre Kanununun 5491 sayılı Kanunla değiştirilen 20. maddesinin (h) bendi uyarınca 12.000,00- YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile tebligatına ilişkin 27.09.2006 tarih ve 3143 sayılı işlemin; Kanun ve usule uygun olarak düzenlenmediği, haksız olduğu, objektif ölçülere uyularak hesaplanmadığı, miktarının fahiş olduğu ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, 5326 sayılı yasanın 15/3. maddesi uyarınca bir fiil hem kabahat hemde suç oluşturuyor ise sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği, nitekim gürültüye sebeb olmanın T.C.K. 183. maddesi kapsamında da suç teşkil ettiği, bu durumda kabahatler kanunu uyarınca yaptırım uygulanabilmesi için T.C.K. uyarınca işlem yapılmamış olması gerektiği gerekçesiyle işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesine ilişkin Muğla 1. İdare Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/2544 sayılı kararının; cezanın 2872 sayılı çevre kanunu uyarınca verildiği, anılan yasanın 27. maddesinin "bu kanunda yazılı fiiller hakkında verilecek idari nitelikteki cezalar bu fiiller için diğer kanunlarda yazılı cezaların uygulanmasına engel olmaz" hükmünü içerdiği, ayrıca konuyla ilgili T.C.K. hükümleri uyarınca işlem yapıldığına dair bilgi de bulunmadığı, dolayısıyla işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA



Hüküm veren Aydın Bölge İdare Mahkemesi'nce işin gereği görüşüldü:

İstem, davacı şirkete çevre kanunu uyarınca para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada yürütmenin durdurulması verilmesine dair Muğla 1. İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkindir.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde Kabahat deyiminden; Kanun’un, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşılacağı, 3. maddesinde; Bu Kanunun;

a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümlerinin ise, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı öngörülmüş olup, aynı Kanun’un yaptırım türleri başlıklı 16. maddesinde; Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu belirtilerek, idari tedbirlerin de, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olduğu, 27. maddenin 1. fıkrasında ise, İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı Kanun’un “İçtima” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında; Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan; 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 5491 sayılı Kanunla değişik 14. maddesinde; Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasak olduğu, ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirlerin alınacağı, aynı Kanun’un 20. maddesinin (h) fıkrasında; bu Kanunun 14. maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idarî para cezası verileceği, hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin, Muğla İli, Bodrum İlçesi'nde bulunan işyerinde 06.09.2006 tarihinde saat 01:42 sularında yapılan kontroller neticesinde; işletmenin açık alanda faaliyet gösterdiği, en yakın evlere yaklaşık olarak 50 metre uzaklıkta olduğu, açık alanda 3 adet hoparlörle elektronik olarak yükseltilmiş müzik yayını yapılan anılan işyerinde, arka plan gürültüsünün yasal limit olan Leq:5 dBA’dan fazla olarak 5,3 dBA olarak tespit edilmesi nedeniyle, çevreye gürültü açısından rahatsızlık verdiği hususunun tespit edilerek dava konusu işlemin tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davacının açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari Mahkemesince; dava konusu işlemde; anılan fiilin T.C.K. kapsamında da suç teşkil ettiği, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceğinden idari para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmiştir.

Oysa gerek çevre kanununda, gerekse kabahatler kanunda, idari para cezası verilebilmesi için idarenin bu tür bir araştırma yapma yükümlülüğü getirilmemiştir. Dolayısıyla bunun aksini davacının ortaya koyması veya mahkemenin araştırması ve aynı fiil sebebiyle T.C.K. göre müeyyide uygulandığını ortaya koyması gerekir. İdareye, yasa öngörmediği halde T.C.K. kapsamındaki fiillerle ilgili araştırma yapma görevi yüklenmesi hatta mueyyide uygulama yasağı getirilmesi hem idareye yasanın öngörmediği bir yükümlülük yükleme hemde fiilin tamamen müeyyidesiz kalması sonucunu doğurur.

Nitekim anılan hükmün idari müeyyide uygulamaya engel olmadığı Danıştay kararlarında da vurgulanmaktadır. Danıştay 6. Dairesinin 11.9.2007 gün ve E:2007/4440, K:2007/4744 sayılı kararında; "çevre kanununda öngörülen hükümler uyarınca verilen para cezasının iptali istemiyle açılan davanın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken kabahatler kanunu kapsamına girmediği açık olan bir konuda kabahatler kanunun 15. maddesine atıf yapılmak suretiyle karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı" şeklinde hüküm kurulmuştur.

Sonuç olarak dava konusu işlemin esası hakkında araştırma yapmadan verilen yürütmenin durdurulması kararında hukuki isabet bulunmamıştır.

Öte yandan dosyada bulunan belge ve bilgilerin değerlendirilmesinden 2577 sayılı yasanın 27/2. maddesinde belirtilen koşullar gerçekleşmediğinden davacının yürütmenin durdurulması talebinin reddi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle itirazı kabulüne, itiraz konusu Muğla 1. İdare Mahkemesinin 6.3.2008 gün ve E:2007/2544 sayılı kararının kaldırılmasına, işlem hakkında yürütmenin durdurulması talebinin reddine, 28.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

*******





Kararın koyu harflerle işaretli bölümünde "idarenin ceza soruşturması açılıp açılmadığını inceleme yükümlülüğü bulunmadığı" ifade edilmektedir. Halbuki idarenin görevi ceza soruşturması açılıp açılmadığını araştırmak değil; bizzat şikayet ederek ceza soruşturmasını açtırmaktır. İdare önce cesa soruşturmasında müşteki sıfatıyla yer alacak, açılacak ceza davasında katılan sıfatıyla yer alacak ve sonucundan da kendiliğinden haberdar olacaktır.

Bu aşamaları geçirmeden idare kanuna aykırı olarak idari para cezası veremez.