Mesajı Okuyun
Old 01-02-2010, 17:47   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Yargıtay eski kararlarında mirasçıları 3. kişi olarak kabul edip, sürücü tam kusurlu olsa dahi Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasından yararlanacaklarını ve sigorta limiti kadar tazminat talep edebileceklerini kabul etmekte idi.

Yargıtay son kararlarında, mirasçıların 3. kişi durumunda oldukları kabul edilerek kazadan yansıma suretiyle zarar gördükleri benmsenmekle beraber, sigorta şirketinin sürücünün kusuru oranında indirim talebinde bulunabileceğine karar verilmektedir.
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2008/2415
Karar Numarası: 2008/4515

ÖZETİ: Dikkat edilmesi gereken husus, sürücünün kendi kusurundan yararlanmaması ilkesidir. Sürücünün, haksız eylem nedeni ile işletene karşı açtığı davada işleten, zararın oluşumunda sürücünün kusurlu olduğunu ileri sürerek, B.K’nun 44/1’nci maddesi gereğince tazminatın sürücünün kusuru oranında indirilmesini isteyebilecektir.Sürücünün, trafik sigortacısından talep edebileceği tazminat da ancak işletene karşı talep edebileceği kadar olması gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, davalı sigorta şirketinin savunması üzerinde durulmalı, sürücünün kusuru dikkate alınmalı sonucuna göre sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığına karar verilmelidir.

DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, müvekkilinin eşinin davalı tarafından sigortalanan araçta geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini ileri sürerek, ıslah ile 60.000,00 YTL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, süresinde yetki itirazında bulunmuş, talep edilen tazminatın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, yetki itirazının reddi ile, dava konusu tazminatın sigorta teminatı dahilinde olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1.2918 sayılı K.T.K’nun 110’uncu maddesinde sigortacının merkez veya şubesinde ya da sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde dava açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de dava açılabileceği düzenlenmiştir. Dava konusu sigorta poliçesi Ankara’da düzenlenmiş bulunmasına göre davalı vekilinin yetkiye ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.Dava destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.

Trafik sigortası, (Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) bir motorlu aracın kara yolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin zarara uğramasına neden olması halinde aracı işletenin zarara uğrayan kişilere karşı sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve de yapılması zorunlu sigorta türüdür.

Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi, poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, sürücünün kendi kusurundan yararlanmaması ilkesidir. Sürücünün, haksız eylem nedeni ile işletene karşı açtığı davada işleten, zararın oluşumunda sürücünün kusurlu olduğunu ileri sürerek, B.K’nun 44/1’nci maddesi gereğince tazminatın sürücünün kusuru oranında indirilmesini isteyebilecektir.

Sürücünün, trafik sigortacısından talep edebileceği tazminat da ancak işletene karşı talep edebileceği kadar olması gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, davalı sigorta şirketinin savunması üzerinde durulmalı, sürücünün kusuru dikkate alınmalı sonucuna göre sigorta şirketinin sorumlu olup olmadığına karar verilmelidir. Yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir.

3-Bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.