Mesajı Okuyun
Old 08-08-2017, 12:00   #19
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C
ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMESİ
Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi

KARAR

DOSYA NO : 2009/109
KARAR NO : 2009/159
C.SAVCILIĞI ESAS NO : 2001/3240

BAŞKAN : 25113
ÜYE : 30956
ÜYE : 39723
C. SAVCISI : 23847
KATİP : 116465

DAVACI : K.H.
MÜŞTEKİ :M. A, ADANA
MÜDAFİİ : Av. B. Y, Adana Barosu Avukatı
SANIK :H. B.
MÜDAFİİ : Av. H. O,
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
SUÇ TARİHİ : 01/06/1999
SUÇ YERİ : ADANA
KARAR TARİHİ : 06/04/2009

Sanık hakkında açılan kamu davasının, yapılan yargılaması sonunda:
G.M.OLUNDU : T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı 28/02/2001 tarihli iddianame ile sanık H B'ın, ciro ederek müşteki M A'a verdiği 01/06/1999 tarihli çekte keşideci imzasının A B a ait olmadığından, sanığın sahtecilik suçunu işlediği ve müşteki M A'ı dolandırdığı iddiasıyla kamu davası açmış. Mahkememiz 08/06/2004 tarihinde sanığın her iki suçtan mahkumiyetine karar vermiş. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyarlama talep ettiğinden yeniden duruşma açılarak 17/10/2005 tarihinde sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş. Yargıtay nitelikli dolandırıcılık suçundan davayı ortadan kaldırarak sanık hakkında sahtecilik suçundan CMK' un 231 maddesi uygulanabileceğinden bozmuş ve bozma kararına uyulmuş. Esas hakkında mütala da; sanığın sahtecilik suçundan eylemine uyan ve lehine olan 765 Sayılı TCK' un 342/1, 31, 33 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında: Sanık H B; oğlu olan A B'ın 1998 yılında şeker imalatı işi yaptığını, bankadan çek karnesi aldığını, daha sonra iş yerini kapattığını, oğluna ait çek karnesinden bir kaçını iş yerine bıraktığından alıp keşide ederek kullandığını, suç konusu çeki A A'a çay alım satımı nedeniyle verdiğini, bu şahsın müştekinin babası olduğunu, suç işleme kastının bulunmadığını savunmuş. Müşteki M A sanığın 1999 yılında alım satım karşılığı suç konusu çeki verdiğini, çekin sahteliği nedeniyle zarara uğradığını ve şikayetinden vazgeçtiğini söylemiş. Soruşturma sırasında düzenlenen tutanaklardan; sanık H B'ın şirketi ile suç konusu çekte keşideci A B'ın şirketinin farklı olduğu, sanık H B'ın ekonomik kriz nedeniyle aleyhine icra talep ve takipleri olduğu, çek hesabı açtıramadığı, A B'ın hesap açtırarak çek karnesi aldığı, sanığın bu çek karnesinden suç konusu çeki tanzim ederek ciro edip müştekiye verdiği, müşteki M A'ın çeki bankaya ibraz ettiğinde karşılığının bulunmadığı, keşideci A B hakkında Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı, Adana 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 1999/1092 Esas sayılı dosyanın tetkikinde; suç konusu çekte keşideci imzasının A B'a ait olmadığı tespit edildiğinden karşılıksız çek düzenleme suçundan beraatına karar verildiği tespit olunmuştur.
Yargılama sonunda: Sanık oğlu olan A B'ın çek karnesinde birkaç yaprak aldığı, suç konusu çeki sahte olarak keşide edip müşteki M A'ın babasına ciro edip verdiğinden bu suretle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinden savunmasının reddine karar verilmiş. Sanık H B'ın oğlu olan A B'ın Halk Bankasından aldığı çek karnesinde birkaç boş çek yaprağını almış. Sanık H6453927 numaralı çeki 2.000,00 TL bedelli tanzim ederek keşide yeri ve tarihini belirterek hamiline tazmin ettiği ve sahte olarak düzenlediği, müştekiden alım-satım yapması sonucu ciro ederek sahte çekin sahteliğini bilerek vermiş. Sanık bu suretle sahtecilik suçunu işlediği kanaatine varıldığından mahkumiyetine karar verilmiş. Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan dava Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış. 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9 maddesi uyarınca 01 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirleneceğinden, sanığın sahtecilik suçundan yürürlükteki 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu 204/1 maddesi uyarınca 2 sene hapis cezası tayin edilip 62 maddesi uyarınca taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak 1 sene 8 ay hapis cezası ile birlikte 53 maddesi uyarınca güvenlik tedbirine karar verilmesi karşısında, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun 342/1 maddesi uyarınca 2 sene ağır hapis cezası tayin edilip 5252 Sayılı Yasa uyarınca hapis cezasına dönüşütrüldükten sonra 59 maddesi uyarınca taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak 1 sene 8 ay hapis cezası verileceğinden sonuç ceza sanık lehine olduğundan ve derhal uygulanması gerektiğinden, sanığın aşağıdaki gibi cezalandırılmasına karar verilmiş. Sanığın kovuşturma aşamasında heyete karşı saygılı tutum ve davranışları lehine hafifletici neden sayıldığından TCK' un 59 maddesi uygulanarak taktiren 1/6 oranında indirim yapılmıştır. Sabıkalı olan sanığın tespit edilen kimliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecindeki savunmaları ve davranışlarından hükmün tefhiminin geri bırakılması durumunda cezanın caydırıcı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK.un 5728 Sayılı Yasa ile değişik 231 maddesinin tatbik edilmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda yazılı olduğu üzere,
Sanık H B’ın sahtecilik suçundan eylemine uyan ve lehine olan 765 Sayılı TCK’ un 342/1 maddesi uyarınca suçun işleniş şekli, yeri, zamanı v.s. hususlar nazara alındığında teşdit nedeni bulunamadığından takdir en 2 sene ağır hapis cezası, 5252 Sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 6 maddesi uyarınca kanunlarda öngörülen ağır hapis cezaları, hapis cezasına dönüştürüldüğünden, sanığın 2 sene hapis cezası, TCK’ un 59 maddesi uyarınca takdir en 1/6 oranında indirilerek neticeden 1 sene 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında başka teşdit ve tahfif nedeni bulunmadığından artırma ve eksiltmeye yer olmadığına,
Sonuç ceza uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza olduğundan 647 Sayılı Yasanın değişik 4 maddesinin tatbik talebinin reddine, hapis cezasının tedbir veya paraya çevrilmesine yer olmadığına,
Sanığın tespit edilen kimliği, adli sicil kaydı ve duruşma tutanakları incelendiğinde pişmanlık duymadığı ve ileride suç işlemekten çekinmeyeceği kanaatine varıldığından, 647 Sayılı Yasanın 6 maddesinin uygulanmamasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına,
Sanığın tespit edilen kimliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecindeki savunmaları ve davranışlarından hükmün tefhiminin geri bırakılması durumunda cezanın caydırıcı olmayacağı kanaatine varıldığından CMK.un 5728 Sayılı Yasa ile değişik 231 maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş. Sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanması gerekmiş.
Adli Yargı Emanetinin 2002/2429 sırasında kayıtlı bulunan çekin dosyada delil olarak saklanmasına,
Mahkeme masrafı olarak bozmadan önce yapılan posta gideri 16,50 TL, müzekkere masrafı 6,00 TL, bozmadan sonra davetiye gideri 9,00 TL, posta gideri 1,00 TL, toplam 32,50 TL’ ın CMK’ un 325 maddesi uyarınca sanıktan tahsiline,
Yapılan duruşma sonunda, sanık . sanık müdafii Av. H O’in huzurunda, talep gibi, tefhimden itibaren 7 gün içinde Yüksek Yargıtay’da inceleme istemek suretiyle, temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen tefhim edildi. 06/04/2009


Başkan 25113

Üye 30956

Üye 39723

Katip 116465