Mesajı Okuyun
Old 12-12-2006, 14:46   #4
av.semire nergiz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan asiyeöngü
25 Kasım 1981 yılı şiddetle mücadele günü kabul edilmiş. Şiddeti evde yaratan kim biz değilmiyiz. O zaman yılın hergünü mücadele günü ilan edilse ne yazar... Kocaman bir hiç. Bizler bunun mücadelesi için daha çoook koştururuz.
-Evde şiddet uygulayan erkeği kim yetiştiriyor...Biz değilmiyiz?
Şiddet erkeğin içinde doğuştan varolan bir şeyse bunun için yapılabilecek bir şey yok; fakat sonradan edinilen bir şeyse..önce neye karşı savaştığımızı bilelim.
-Şiddete baskıya boyun eğen kızlarımız; peki onları kim yetiştiriyor...Yine biz
O zaman öncelikle ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi, henüz küçükken kızımızın erkek kardeşleriyle lafta degil gerçektende eşitlenmesi gerekir. Üç beş senenin degil yüzlerce senenin getirdiği bir güdümlenme var. Erkek reistir, baştır; kadında anadır, erkeğin yardımcısıdır, asli görevi erkeğe hizmettir. Yüzlerce senedir insanın nüvesine kazınmış rolleri bizlerde çocuklarımıza öğrete öğrete bu günlere geldik.
Kadının maruz kaldığı şiddet çok büyük bir sorundur. Fakat sanırım bunun tek çözümü kızlarla erkeklerin arasında açtığımız uçurumları onları büyütürken yok etmektir.
Şiddeti evde yaratanın kadın olduğu şeklindeki görüşünüze katılmıyorum.zira yaşamın her alanında kadın zaten suçlanıyor,dışlanıyor biz de bu ağır yükümlülüğü kadının sırtına yüklersek sanırım biz de toplumsal cinsiyet rollerinin etkisinde kalmış oluruz ki bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır.Çoukların yetiştirilmesinden neden sadece anneleri sorumlu tutuyoruz.Bu çocukların bir de babaları var bunu unutmayalım lütfen.Çocukların yetiştirilmesinde hem annenin hem babanın rolü çok büyüktür ve biri diğerinden daha önemli değildir.Bu konu bence çok hassastır.Aksini düşünmek her ne kadar istemediğimiz bir sonuç olsa bile maksadımızı aşmamıza yol açar ve Kadının zaten çok ağır olan toplumsal konumunu daha da ağırlaştırmış oluruz.sevgiler