Mesajı Okuyun
Old 24-10-2008, 14:11   #38
üye15184

 
Varsayılan Şehper Hanım,

Şehper Hanım,

İnsan Hakları Mahkemesine gittim.Çünkü bu tip olaylardaki Türk Yargısının bakış açısına göre Avukatlık Kimliğinin, bankalarca resmi kimlik sayılmamasında bir hukuka aykırılık görmediğini belirttim. ( Danıştay'ın ilgili iki kararında belirtildiği gibi)

Ben bu tip bir bakış açısının yanlış olduğunu, çünkü Avukatlık Kimliğinin resmi kimlik olduğu bilgisinin Avukatlık Kanununda açık olarak belirtildiğini, bankaların Karaparanın Aklanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili hükmüne göre işlem yaptıklarını, Danıştay'ın da bu durumda bir hukuka aykırılık görmediğini, fakat bu durumun, kanunla verilen bir hakkın, daha alt bir norm olan yönetmelikle kaldırılması anlamına geldiğini, Avukatlık Kimliğinin Nüfus Cüzdanına göre daha zor şartlarda alınabildiğini, bu tip olaylarda emsal kararlar bulunduğunu belirtip adalale uygun Adil Yargılanma Hakkımın ihlal edileceğini belirterek İnsan Hakları Mahkemesine başvurdum.

Devam eden hak ihlallerinde, Mahkeme'nin, yargı sürecinin bitmesi gerekmediği yönünde bir içtihadının olduğu, bize İnsan Hakları Mahkemesi seminerlerinde belirtilmişti. Bu sebeple de, davayı hemen açtım.

Ayrıca bu durumun avukatlık mesleğinin prestij ve statüsünü sarsdığını, Avukatlık Kimliğimin ordaki görevllilerce masaya fırlatıldığını, beraat etmelirinin büyük bir ihtimal olduğunu, çünkü olayla ilgili tek kanıtımın banka güvenlik kamera görüntüleri olduğunu, ilgili kişiler cezalandırılsa bile ilgili ceza yasaları uyarınca çok büyük bir yaptırımla karşılaşmadan bu olaydan kurtulacaklarını ve yaptıklarının yanlarına kar kalacağını dile getirdim.

Zaten adil bir yargılamanın olması için her şeyden önce adil bir soruşturmanın yapılması gerekiyor.

Savcılık, bu kuralı şimdiden bir kaç kez ihlal etti;

1- İlgili banka güvenlik kamera görüntülerini ben, daha 14.05.2008 tarihli şikayet dilekçemde delil olarak belirtmiştim. İfade sırasında bu kayıtların getirtilmesini istedim. 04.08.2008 tarihinde özel bir dilekçeyle tekrar istediğim halde, bu kayıtlar 01.09.2008'de istendi ve gelen cevapta görüntülerin periyodik olarak silindiğinden savcılığa sunulamadığı yazıyordu.

2- Soruşturma 6 ay civarı sürdü. Bence çok uzun bir süre. ( Manisa'da yaşanan olayda, sanırım bir ay içinde soruşturma tamamlanıp savcılık bir karar vermişti.) Bu süre zarfında da ifade alınması, uzlaşma tutanakları ve görüntü kaydı istendi sadece. 04.08.2008 tarihli dilekçemin gerekleri yerine getirilmedi.

Aşama kaydedildikçe bunları burada sizlerle paylaşacağım.

Not: Olayı bu kadar çok önemsememim nedeni, fakültede öğretilen bilgilerle, gündelik uygulanan hukukun arasında çok çok ciddi bir farkın olması. Hiç kimsenin, hiç kimseye bir haksızlık yapmaya hakkı olmadığı halde, neye güvenerek haksızlık yaptıklarını çözememem, bu durumun da hukuk düzenince ve hukuk uygulayıcılarınca görmezden gelinmesi. Bu durumu kabullenemiyorum.

Cidden ben bu olayda, kendi kendimi tekrar tekrar sorguya çektim. Ne ben o bankaya kavga çıkarmaya gittim. Ne de orda bir tartışma ortamı olması için çaba gösterdim. Tam tersine ordaki görevlileri, inanın en az 4 kez, işlem yapmaları, yapmamaları halinde şikayet, tazminat davaları açacağımı söyedim. Onlarsa benimle dalga geçtiler. Bi tanesi kimliğimi fırlattı. Bu yüzden zaten olayla ilgili en tarafsız kanıt olan güvenlik kamera görüntülerini ısrarla istedim.

O gün o bankanın içinden para çekmek istememin sebebi de,paramı toptan alıp, başta kira ve sigorta borçları olmak üzere borçlarımı kapatıp, vicdanen rahat bir uyku uyumaktı. Yemin ederim tek istediğim buydu.


Zaten bu olaydan sonra da ilgili bankayla ilgili hiçbir şekilde karşılaşmamak için azami gayret gösterdim. Ne o bankaya gittim, ne de herhangi bir bankacılık işlemini o bankayla yaptım.

Belkide kaderin garip bir cilvesi, o banka, Adliyenin tam çapraz köşesindeki yeni bir binaya taşındı.

Baronun CMK hesabı da hala o bankada. Hatta birkaç gün içinde 4.000-YTL civarı CMK alcağım, yine o hesaba girecek ve ben yine günlük 1.000-YTL limitiyle, bankamatiğimle alacağım. Tabi banka, haklarında dava açılacağını ya da açıldığını öğrenip bankamatik kartımı haberim olmaksızın artniyetle iptal etmezse!


Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 6 ay kuralını salt uygular ve davayı kabul edilebilir bulmazsa, savcılık aşamasında geriye dönülmez bir şekilde yapılan hataları ve eğer olursa yargılama sırasında yapılan hatalarla birlikte, AİHM'de tekrar dava konusu yapacağım.

Benim asıl merak ettiğim, Barolar Birliğinin bu davaya ve olaya göstereceği tepki. Çünkü orda fırlatılan kimlik, Barolar Birliğinin verdiği kimlikti. Bu, terbiyesizliğin onlara da yapılmış olduğunu gösterir.
Davaya müdahil olacaklarını, bir mektupla bana bildirmişlerdi. Dava açılması halinde, esas numarasını kendilerine bildirmemi de istemişlerdi. Bildireceğim.

Ama sadece davaya müdahil olmaları yeterli değil bence! Daha fazla şey yapmaları gerekiyor.