Mesajı Okuyun
Old 30-10-2011, 17:04   #3
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ayrıntıcı
Değerli meslektaşlarım; bir davada kısıtlıya vasi olarak tayin edildim ve tarafıma yıllık olarak 1.000 TL ücret ödenmesine karar verildi. Ancak vesayet mahkemesi , ücreti şuanda ödemiyor,ancak vasilik göreviniz 1 yılı doldurunca ödeyebiliriz diyor.Daha öncede benzer bir dosyada vasilik ücretimi, karar verilir verilmez almıştım (yani 1 yılın sonunu beklememiştim) ama hakim onu yanlışlıkla ödemişiz diyor.
Yaptığım araştırmalar neticesinde, vasiye ücretin , görevine başlarken mi yoksa görev sonunda mı ödeneceği konusunda hiçbir yargıtay kararı bulamadım. Bu konuya ilişkin bilgi verebilecek veya yargıtay kararı sunabilecek arkadaşlardan cevaplarını ACİLLL olarak bekliyorum. Şimdiden teşekkürler iyi çalışmalar...

Ben de Sayın Av.Cengiz Aladağ gibi düşünüyorum.

Mahkemenin uygulamasını (ücretin miktarını peşinen takdir etmesi hariç) doğru buluyorum.

Yürülükteki M.K. ve Tüzüğün 29. maddesinde vasinin ücretinin ne zaman ödeneceği açıkça düzenlenmemiş.

Yürülükten kaldırılan M.K. ile ilgili Tüzüğün 24. maddesi ise ücretin ödenme zamanı ile ilgili bir çıkarıma varılabilir şekilde düzenlenmiş.

Yine de, "vasinin ücretinin hesap dönemi sonunda belirlenmesi gerektiği" şeklindeki kanun ve tüzükteki maddelerin lafzından çıkan sonuç; ücretin de hesap dönemi sonunda raporun sunulmasından sonra ödenmesi gerektiğidir.

Sayın Av.Cengiz Aladağ'ın "vasinin ücretle ilgili dava açması da sözkonusu olamayacağından konu Yargıtay'ın önüne de gelemez." görüşü, vasinin ücreti ve ücretin ödenme zamanı konularında yol gösterici olabilecek bir Yargıtay kararı:

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi
2005/15488 - K: 2006/2035 - T: 21.02.2006

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen murafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 14.02.2006 günü temyiz eden ……….. ve ………. vekili Av. ……… ve Av. …………..ve karşı taraf vekili Av. ……….. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahcur ………… 24.01.2001'de ölmüş, onun terekesi mirasçılarına intikal etmiştir. Vasinin görevi de ölümle sona ermiştir. (MK. md. 479) Davacı dört yıllık vasilik ücretini istemektedir. (MK. md. 457) Mahkemece husumetin, ölen mahcurun diğer mirasçılar …………ve ……….'ye yöneltilmesi, gösterdiği takdirde bu kişilerin de delillerinin toplanması, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu yön üzerinde durulmadan eksik hasımla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 450 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 21.02.2006

Karşı Oy Yazısı

4722 Sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkindaki Kanunun 1. maddesi gereğince; Davada, kısıtlının ölüm tarihine göre Türk Kanunu Medenisinin 397, 400 ve 433. maddeleri ve Velayet, Vasiyet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına Dair Tüzüğün 24. maddesi uygulanacaktır.Vasinin ücretini belirleme görevi vesayet makamı Sulh Mahkemesine aittir (TKM. md. 400 , Tüzük md. 24 ) …………..3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/390 esas 2004/381 karar sayılı dosyasından davacının 16.01.1997 tarihinde kısıtlı kardeşine vasi atandığı ve vasinin her yıl rapor vermesine de karar verildiği görülmüştür. Vesayet makamınca karara ve Türk Kanunu Medenisinin 397. Maddesine uygun raporların alınıp alınmadığı yine aynı Kanunun 433. maddesi gereğince kesin hesap verilip verilmediği araştırılmadığı gibi bu maddeler koşullarına uygun incelemeler de yapılmamıştır. Hükmün bu gerekçe ile de bozulması kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Başkan

Karşı Oy Yazısı

Davacı vasinin, vesayet makamından "vasilik ücreti" istediği ve kısıtlının mirasçısı tarafından vasiye takdir edilen vasilik ücretinin çok olduğundan bahisle vesayet makamının verdiği karara karşı temyiz isteminde bulunulduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.
Çekişme nedir?
Vesayet makamının vasilik ücretine ilişkin kararına karşı "temyiz yolu" kapalı olup bu karara karşı denetim makamına itiraz edilmesi gerektiğinden farklı düşünen değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. Değerli çoğunluk vesayet makamının vasilik ücretine ilişkin kararına karşı açılan temyiz davasını inceleyerek husumetin ölen kısıtlının mirasçılarına yöneltilmesi gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş olup "kabul şekli bakımından da" değerli çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum. Vasi, kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir. Vesayet makamı vasiye ödenecek ücreti yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının gelirini dikkate alarak her hesap dönemi belirler. Vasinin ücreti kural olarak vesayet altındaki kişinin malvarlığından karşılanır. Vasinin ücretinin vesayet altındaki kişinin malvarlığından karşılanmasına olanak bulunmadığı takdirde bu ücret Hazine tarafından karşılanır. İlgililer (=temyiz davasının davacısı olan kısıtlının mirasçısı da bir ilgilidir) vesayet makamının kararına (=vesayet makamının vasilik ücretine ilişkin kararına), tebliğ gününden başlayarak on gün içinde "denetim makamına" itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar. Vesayet makamının vasilik ücretine ilişkin kararı "itirazı olanaklı" bir karar olmakla temyiz isteminin bu sebeple reddine karar vermek gerekirken işin esasının incelenmesine yönelik değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.
Kabul şekli bakımından;
Vesayet makamı vasiye ödenecek ücreti yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının gelirini dikkate alarak her hesap dönemi "belirler". Bu sebeple vasinin ücretinin belirlenmesinin "duruşma yapılarak" karara bağlaması zorunluluğundan söz edilemez. O halde vasinin ücret istemesinde husumetin ölen kısıtlının mirasçılarına yöneltilmesinde bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye
.............