Mesajı Okuyun
Old 03-02-2012, 14:26   #39
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Peki bu karara istinaden bir sual sormak istiyorum ? Hakime veya savcıya keşif veya otopsi esnasında tehditle direnme eylemleri olduğu zaman bu durum nasıl değerlendirilir ? Fikri olan var mı ?

Öncelikle meslektaşımıza geçmiş olsun diyorum,

Hakim ve Savcılara ilişkin benzer suçun vuku bulması durumunda ise olacakları tahmin bile edemiyorum. Zira bu şahıslar kolluk kuvveti kullanma yetkisi barındıran kişilerdir. Polis memuru bu kişilerin emirlerini uygulamakla yükümlü olduğundan mutlak suretle caydırıcılığı vardır.

Bir ikinci konu ise avukatlık mesleğinin artık eskisi kadar ağır bir meslek olmadığıdır. Kesinlikle yanlış anlaşılmak istemem ama bir karış kirli sakalı, jöleli bir tuhaf saç modeli olan, kirli ütüsüz pantolon ve gömlek yahut bir karışı geçmeyen etek giyen, dikkat çekecek kadar dekolte giyen meslektaşlarımızı görmüyormuyuz?

Bir insana karşı ilk fikrimizin gördüğümüzden itibaren 3 saniyede yerleştiği var sayımından yola çıkarak mesleki ağırlığımızın zayıfladığını söyleyemez miyiz?

Tüm bu saydıklarıma avukatları her anlamda ezen yasaların peşi sıra çıkmasını ekleyemez miyiz (örneğin 3 sene öncesine kadar her kurumda görüldüğünde "teşekkür ederim avukat bey" denen kimlik kartımızın artık bankacılık işlemlerinde dahi geçerli kabul edilmediği)...

Ayrıca yılda bir kaç bin dolar ödeyerek 4 yılda hukuk fakültesi mezunu olunan şu ülkede baronun sağ kapısından stajyer girip sol kapısından cübbeli çıkarsak o cübbenin ağırlığı kalırmı sizce.

Karakolda, bankada, adliyede, icra kaleminde, haciz mahallinde, duruşmada hatta baro kaleminde itilip kakılan bir meslek mensubu olmaktan hiç bir şekilde gurur duymuyorum. Ama önümdeki dosyalara bakıyorum ve esasen hak aramanın ne kadar kutsal bir iş olduğunu hatırlıyorum.

Not: Saldırıya uğrayan meslektaşım benim gözümde bu mesleğin bir gazisidir ve döktüğü her damla kan benim için kutsaldır. Yazdıklarım genel manada bir öz eleştiridir. Lütfen üzerine alınmasın.