Mesajı Okuyun
Old 28-04-2008, 23:41   #14
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
Ceza yargılamasında hakimlerin susması gerektiğinİ düşünüyorum. Yargılamanın taraflarına karşı tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık için soru sormaması gerekiyor. Soru soranın tarafsız kalması kolay mı?

Orada olaya tepeden bakacağı yerde bakmalı. Tüm detayları ile birlikte aynı zamanda bir bütün olarak görebilmeli olayı. sanık, tanık, mağdur, katılan, avukat, savcı, bilirkişi ne dedi dinlemeli yalnızca. Sadece sorular konusunda -bir itiraz varsa- sorunun sorulup sorulmayacağına karar vermeli ve duruşmayı yönetmeli. ama taraflara soru sormaya başladığı anda son tahlilde kendisinden bağımsız değil ki hakim.

Hakim susmalı. vakarı bilgisi ve donanımı ile dinlemeli sadece. Ve dinledikleri ile vermeli kararını. Kararı ile konuşmalı.
Yeni cmk'da buna izin vermiyor ama doğrunun bu olduğuna inanıyorum.


Tarafsızlığına halel geleceği, yahut kendisinden de bağımsız olmayacağı düşüncesiyle değilse de, özellikle ikinci paragraftaki anlatım içeriği nedeniyle, "Hakimler susmalı" önerisine, yürekten katılıyorum.

Bir yandan konuşurken, sorarken, yorumunu farkında olmaksızın yansıtırken, o an dikkatinin hangi noktada olduğu konusunda taraflara farkında olmaksızın ipucu vermekte iken, yargılamanın seyri tarafların yönlendirmesi tehlikesine düçar olmakta.

Konuşurken, aynı anda sanığı, aynı anda yakınanı/katılanı/mağdurları, aynı anda tanıkları (ve hatta salonda oturan izleyicileri) ve tümünün -hiç abartmıyorum- mimiklerini izleme, denetleme, anlamlandırma olasılığı var mı?

Anlam ve amacı maddi gerçeği bulmak olan ceza yargılamasında, hakimin susması kadar , suçlu yan açısından tehlikeli olabilecek bir soru, bir başka seçenek ve duruş olmadığı inancındayım.

Bazen öyle anlar yaşanmakta ki, sözgelimi sanık, taraf vekilinin sorulmasını istediği bir soru karşısında agresif yapısına yenilebilmekte, yahut bir sonra sorulacak soruyla çelişkisi yakalanabilecek ve başlangıç için masum görünen bir soruya kolaylıkla yanıt vererek, değiştiremeyeceği ilk sorunun yanıtından sonra sorulacak gerçek soruda konu aydınlığa kavuşabilecek iken, zaten kurulmaması gereken bağlantı ilk soruda yargıç tarafından da kurulamadığı için "Bu soruya ne gerek var" benzeri bir kararla, yahut aradaki avukat-hakim diyaloğu esnasında durumu kavramakta ve hazırlanmakta. Yani bazen salt susmamak, maddi gerçeği gizlemek için sanığa avantaj dahi sağlamakta.

Üstelik ceza yargılamasında hakimler sustuğunda, avukatlar daha çok çalışmak zorunda kalacaktır. "Eksiklikler tamamlansın", "Bu aşamada bir diyeceğimiz yoktur" vb. söylenmese de olur cümleleri tarihe karışacak, dahası ceza yargılamasında avukatlar ne yapıyor, ne gerek var ki zihniyeti de kırılacaktır.

Gerçekte tüm bu gelişmeler, yargıcı daha da bağımsız ve vakaya hakim kılacaktır. Kürsüde konuya yukarıdan bakmak, ancak bu şekilde sağlanabilir.

Saygılarımla...