Mesajı Okuyun
Old 09-05-2013, 18:25   #4
olgu

 
Varsayılan

Karar usul ekonomisine aykırı gözükse de, ben hakkaniyet gereği doğru buluyorum. Zamanında sunamadığı ödemeye ilişkin evraklar sebebiyle mükerrer ödemeye sebebiyet vermek adalete uygun düşmeyeceğini düşünüyorum.

Alıntı:
YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/11138
Karar: 2012/11032

Karar Tarihi: 02.04.2012

Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi D. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Yargıtay Kararı:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, haksız ve bildirimsiz olarak işten çıkarıldığını belirterek, kıdem-ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil, son 48 günlük ücret alacaklarını istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı, bir kısım ödeme belgeleri sunarak takas definde bulunmuş ve davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, hafta tatili ücreti talebi reddedilmiş, diğer talepler kabul edilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- İşçi ücretlerinin ödenmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 37 inci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur. Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.

Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.

4857 sayılı yasanın 32 inci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.

Uzun süre ücretlerinin ödenmediği iddiası karşısında, işverence cevap dilekçesinde dayanılmak kaydıyla yemin teklifi hakkının olduğu hatırlatılmalı ve gerekirse bu yönde usulü işlemler tamamlandıktan sonra sonuca gidilmelidir. Dairemizce, çok uzun süre ücret ödenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu belirtilerek, hâkimce resen yemin teklifinde bulunulabileceği de kabul edilmektedir (Yargıtay 9. HD. 18.10.2004 gün 2004/7006 E. 2004/23275 K).

Somut olayda davacı, 2009 yılı Ocak-şubat aylarına ilişkin 48 günlük ücret alacağını istemiştir.

Davalı, 2009 Ocak ayı ücretin ödendiğini belirterek, 624 TL tutarında ve 18.02.2009' daki fesihten sonraki tarihe ait 27.02.2009 tarihli banka dekontunu sunmuş ve bu konuda ek rapor alınmasını istemiştir.

Mahkemece, davalının tüm itirazları konusunda ek rapor aldırılmış, ancak bilirkişi, ek raporunda davalının ödeme itirazını ve banka dekontunu değerlendirmemiş ve mahkemece de bu husus göz ardı edilerek hesaplanan 48 günlük ücrete hükmedilmiştir.

Ödeme itirazı mahkemece her zaman re'sen dikkate alınması gereken bir itiraz olup davalının ödeme iddiasına karşı davacının beyanının alınması, gerekirse ilgili bankaya yazı yazılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu itirazın mahkemece değerlendirilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.