Mesajı Okuyun
Old 01-10-2013, 10:22   #54
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Doc.Dr.Şükran ŞIPKA
Mal reiminin tasfiyesi ve Katılma alacağı davalarının yeni HMK.m.107 kapsamında BELİRSİZ ALACAK DAVASI olduğu kanaatindeyim.
Bu görüşümü Ekim 2011'den sonra katıldığım eğitimlerde (TBB. ile çeşitli baro bölgelerinde yaptığımız Aile Hukuku eğitimlerinde) dile getirdim. Bazı Usul Hukuku öğretim üyelerinin de aynı yorumda bulunduğunu duydum.
Bana göre özellikle KATILMA ALACAĞI, eşlerin tüm malvarlıklarının tasfiyesine dayandığından ve borçlar da düşeceğinden dolayı BELİRSİZ BİR ALACAK DAVASIDIR.

Ancak katılma alacağı için söylediklerimi 2002 öncesi KATKI PAYI ALACAĞI için söyleyemeyeceğim. Zira bu dava mal rejimi tasfiyesi değildir, sadece bir katkının varlığı ve bugünkü değerinin talep edilmesidir. Bu nedenle belirsiz alacak olmamalı. Zaten bu tür davalarda zamanaşımı da 10 yıl olduğundan bir hak kaybı sözkonusu olamayacaktır.
Bu konudaki yorumlarını bekliyorum.
Saygılarımla.

Değerli Hocam,
Katılma alacağının belirsiz alacak türünde olduğu fikrinize tamamen katılmakla birlikte, katkı payı alacaklarının bundan farklı düşünülmemesi gerektiği kanaatindeyim. Zira belirsiz alacak davası malumunuz olduğu üzere, alacağın miktar yahut değerinin davanın açıldığı tarihte belirlenmesinin objektif veya sübjektif olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı durumlar için düzenlenmiştir. Katkı payı alacağı davalarının, bir katkının varlığı ve bunun bugünkü değerinin talep edilmesi olduğunu belirtmişsiniz ki meselenin bu noktasında sıkıntı yok.
Fakat, katkı payı davalarında, davacının yaptığı katkının çoğu kez, dava açıldığı anda belirlenebilir olmadığı görüşündeyim. Zira genellikle her iki eşin evliliğin başından beri elde ettikleri gelirlerinin özellikle bu gelirlerinden yapacakları tasarruf oranının, varsa başkaca ziynet vs. gibi katkılarının tutarının belirlenebilmesi için teknik uzmanlığa (bilirkişi incelemesine) gerek duyulmaktadır. Bu anlamda katkı payı davalarının da belirsiz alacak davası olarak görülebilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Böyle bir ön kabulden yola çıkarak, katkı payı alacağı davalarının belirsiz alacak davası olarak asgari bir değer üzerinden açılabilmesi imkanı olduğunu düşünürsek; asgari bir değer üzerinden açılan belirsiz alacak davası niteliğindeki katkı payı davasında, yargılama esnasında alacağın miktarının belirlenebilir olduğu ve davacı tarafça bu değere artırıldığı durumlarda zamanaşımı artırılan kısım için de dava tarihinde kesilmiş olacak mıdır?