Mesajı Okuyun
Old 16-05-2007, 16:47   #5
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Arkadaşlar,

Açılacak davanın, poliçeyi düzenleyen acenteye değil sigorta şirketine açılması gerekir. Çünkü olayda acentenin TTK 119. md. gereğince acentelik ettiği sözleşme nedeniyle doğan ihtilaf değil haksız fiilden kaynaklanan ihtilaf söz konusudur.


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/5874
K. 2002/10562
T. 18.11.2002
• MALİK OLMAYAN SÜRÜCÜNÜN DAVACI OLMASI ( Malik Olmayan Sürücünün Araçta Oluşan Hasar Bedelini İstemekte Aktif Dava Ehliyetinin Olmaması )
• HASAR BEDELİNDEN TAZMİNAT ( Davacıların Maliki ve Sürücüsü Bulundukları Araçta Oluşan Hasar Bedelinin Zarar İlgililerinden Tahsili Talebi )
• ACENTANIN PASİF DAVA EHLİYETİ ( Acentenin Akteddiği Ya Da Aracılık Ettiği Sözleşmelerden Doğan İhtilaflar Hakkında Acentaya Karşı Dava Açılabilmesi )
• SİGORTA ŞİRKETİ NAMINA ACENTAYA DAVA AÇILMASI ( Acentenin Akteddiği Ya Da Aracılık Ettiği Sözleşmelerden Doğan İhtilaflar Hakkında Acentaya Karşı Dava Açılabilmesi )
6762/m.119
2918/m.96,97,98
ÖZET : Malik olmayan sürücünün araçta oluşan hasar bedelini istemekte aktif dava ehliyeti yoktur. TTK'nun 119'uncu maddesine göre; acentanın akdettiği veya akdinde aracılık ettiği sözleşmelerden dolayı müvekkile izafeten acentaya yöneltilebilmesi için her şeyden önce sözleşmenin temsilen aktedilmesi veya kuruluşuna aracılık etmesi gerekir, dolayısıyla müvekkilin akit dışı sorumluluğuna dayalı dava acentaya değil asıl davalı sigorta şirketine açılmalıdır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye 5.Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14.12.2001 tarih ve 2001/172 2001/862 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ahmet Susoy tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların, maliki, sürücüsü ve sigortacısı oldukları aracın, müvekkillerinin sürücüsü ve maliki oldukları vasıtaya çarparak hasarlanmasına neden olduğunu ileri sürerek, ( 588.555.000.- ) TL maddi tazminat ile ( 57.050.000.- ) TL hasar tespit masrafı toplamı olan ( 645.550.000.- ) TL:nın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı acente vekili, davanın Ş... Sigorta A.Ş. aleyhine açılması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Davalı Ali Ö. vekili, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, ( 588.555.000.- ) TL.nın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe teminatıyla sınırlı olması kaydıyla davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

Karar, Ş... Sigorta A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dava, davacıların maliki ve sürücüsü bulundukları araçta oluşan hasar bedelinin zarar ilgililerinden tahsili istemine ilişkin olup, davacı Tuncay’ın sadece aracın sürücüsü olması ve araçta oluşan hasar bedelini talep etmekte menfaatinin bulunmaması nedeniyle, onun tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde onun tarafından açılan davanın dahi kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2-TTK.nun 119 ncu maddesi uyarınca, acentenin akdettiği veya akdinde aracılık yaptığı sözleşmelerden doğan ihtilaflardan dolayı müvekkili namına acenteye karşı dava açılabilir. Anılan, yasa hükmünün açık söyleminden anlaşılacağı üzere, müvekkil aleyhine açılan davanın müvekkile izafeten acenteye yöneltilebilmesi için dava konusu uyuşmazlığın her şeyden önce bir sözleşmeyi temsilen akdetmesi veya sözleşmenin kuruluşuna aracılık etmesi gerekir. Diğer bir deyişle, müvekkilin akit dışı sorumluluğuna dayalı bir dava müvekkile izafeten acenteye karşı açılamaz. Bu durum karşısında mahkemece, asıl davalı olan sigorta şirketine dava dilekçesini tebliğ ettirmesi için davacı tarafa mehil verilerek, hasıl olacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken, bu yönde verilen ara kararı gereği hatalı yerine getirildiği halde, yargılamaya devamla hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı sigortacı yararına BOZULMASINA, ( 3 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.